2025. Eylül 11.
Türkinfo Blog Oldal 623

Amerikan Rapsodisi

amerikanrapGenç bir kızın kendisini keşfettiği unutulmaz bir yolculuğu anlatan gerçek bir hayat öyküsü. Özgürlüğe doğru kaçan genç bir çift.Kaçış başarılı olmuştur ancak çiftin kızları Suzanne Macaristan’da 6 yıl kalmıştır.Daha sonra California ya ailesinin yanına gelen genç kız modern hayatla temas edince bunalıma girmiştir. Yönetmen : Éva Gárdos Senaryo : Éva Gárdos Oyuncular : Scarlett Johansson, Nastassja Kinski, Raffaella Bánsági, Ágnes Bánfalvy, Zoltán Seress Filmin Türü : Drama Orijinal Adı : An American Rhapsody Yapımcı Firma : Fireworks Pictures Yapım Yılı : 2001 Yapım Ülkesi : ABD, Macaristan Orijinal Dili : İngilizce, Macarca Filmin Süresi : 106 dakika

2011-02-09

Angelina Jolie’nin Bosna filmine tepki

angelina-jolieBosna’daki savaş yıllarında (1992-1995) geçen bir aşk hikayesini konu alan film çeken Oscar ödüllü Amerikalı oyuncu Angelina Jolie’nin, filme tepki gösteren Tecavüz Mağduru Kadınlar Derneği üyeleriyle Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de görüşmek istediği, ancak bu teklifin savaş kurbanı kadınlarca kabul edilmediği öğrenildi.

Jolie’nin filminin senaryosuna tepki gösteren, kurduğu dernekle 25 bine yakın tecavüz kurbanı kadının ifadesini toplayarak Lahey’deki savaş suçları mahkemesine gönderen Tecavüze Uğramış Savaş Mağduru Kadınlar Derneği Başkanı Bakira Haseçiç, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Untitled Love Story” (Adsız Bir Aşk Hikayesi) filmin çekimlerini geçen hafta tamamlayan Oscar ödüllü Ameikalı oyuncu Angelina Jolie’ye kırgın olduklarını açıkladı. Angelina Jolie’nin “iyi niyet elçisi” olduğu BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Bosna-Hersek yetkililerine mektup gönderdiklerini ifade eden Haseçiç, mektupta filmin senaryosunda geçtiği iddia edilen “Boşnak kadının tecavüzcüsüne aşık olmasının” kendilerini çok incittiğine yer verdiklerini kaydetti.

Bakira Haseçiç, Angelina Jolie’nin kendilerini Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye davet ettiğini ve orada görüşmek istediğini ifade ederek, “Ama biz bu teklifi kabul etmedik. Kendisiyle ancak burada, soykırımın yapıldığı Bosna’da görüşmemiz anlamlı olurdu” dedi. Budapeşte’deki bir film stüdyosunda 29 Eylülde çekimlerine başlanan ve Jolie’nin ilk yönetmenlik denemesi olan, yaklaşık 12,5 milyon avroya mal olan filmde, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’dan çok sayıda ünlü oyuncu rol aldı.

Filmin Bosna-Hersek’teki çekimleriyle ilgili 17 Ekimde Saraybosna’ya gelen Jolie’nin asistanları, filmin sahnelerinin figüranlarla olan kısımlarını, dört gün boyunca Saraybosna ve Vareş kentlerinde çekti. Filmin Bosna-Hersek’teki çekim izni, Tecavüze Uğramış Savaş Mağduru Kadınlar Derneği Başkanı Bakira Haseçiç’in şikayeti üzerine iptal edilmiş, ancak eksik evrakın tamamlanması ve filmde Boşnak kadınlara hakaret tespit edilmemesi üzerine tekrar izin verilmişti.

2010-12-01

Adıyaman Üniversitesi Film Festivali Nemrut’ta başladı

nemrutAdıyaman Üniversitesi, Adıyaman Nemrut Uluslararası Film Günleri için Nemrut’a gezi düzenledi. Adıyaman Üniversitesi’nden öğretim üyeleri ve öğrencilerden oluşan bir grup Nemrut’tan önce Karakuş Tepesi’ni, ünlü Cendere Köprüsü’nü ve Arsemia’yı gezdikten sonra Nemrut Dağı’nda güneşin batışını izledi. Burada açıklama yapan Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Gündüz, kedilerine destek veren herkese teşekkür ettiğini belirtti.

“Adıyaman Nemrut Uluslararası Film Günleri, Amerika Büyükelçiliği ve Adana Başkonsolosluğu ile Macaristan Kültür Ateşeliği ve İtalyan Kültür Ateşeliği destekleri ve Kültür Bakanlığının himayelerinde başlıyor” diyen Rektör Gündüz, Adıyaman İl Jandarma Komutanlığı ile İl Emniyet Müdürlüğü ile ortaklaşa Adıyaman Nemrut’tan başlayan ve bütün kasabalardan ilçelere kadar yansıyan film festivalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını kaydetti.

Adıyaman Üniversitesi olarak, sinema kültürünün Adıyaman’da yaygınlaşması ve özellikle Türk filmleriyle, destekleyen ülkelerin filmleri aracılığıyla burada sinema kültürünü yaygınlaştırmak çabası içinde olduklarının altını çizen Gündüz, sinema severler ile sinemayı hem gezici düzende hem de salonlarda buluşturma gayreti içerinde olduklarını belirtti. Programa Adıyaman Milletvekili Şevket Gürsoy, Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Gündüz, Macaristan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Ateşesi Viktor Matis, öğretim üyeleri, öğrenciler katıldı.

2010-09-21

Béla Bartók’u sinemadan önce Isabelle Faust’un kemanında görün

bartok-belaBüyük şehirlerin kilometrelerce uzağındaki köylerde, dağ kovuklarında, yaylalarda ne tür hazinelerin saklandığını bilemez kentlerde doğup büyüyen insanlar. O hazineler, aynı toprağın metrelerce altındaki maden cevherleri gibi birileri gelip onları ortaya çıkarıncaya kadar gizlendikleri yerde durur. Bir kadının savaşta kaybettiği sevdiğinin arkasından yaktığı ağıt, binlerce yıl önce kimbilir kimin okuduğu bir destan, kaynağını yaşamın bizzat kendisinden alan türküler vardır uzak köylerdeki hazine sandıklarının içinde. Her sandığın içinde ayrı bir gökkuşağı kapak açılsın da boynunu gökyüzüne uzatabilsin diye bekler durur. Uzun yıllar önce o hazinelerin çağrısına kulak veren biri Macaristan’dan yola çıkıp Anadolu’ya gelmişti. Heyecan ve merak içinde geleneksel yaşantısını sürdüren köylülerin yanına gidip onların müziklerini keşfetmeyi ve dünyaya tanıtmayı bekliyordu.

Bestelerinde, Macar ve Orta Avrupa halk müziğine özgü renkli ışıkların denizin üzerindeki yakamozlar gibi kaynaştığı Macar besteci, piyanist, müzik araştırmacısı ve eğitmen Béla Bartók’tan söz ediyorum. Adını ve bestelerini tüm dünyanın bildiği, Macaristan denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Béla Bartók, adını müzik tarihine aşınmaz harflerle yazdıran diğer besteci ve müzisyenler gibi, çok küçük yaşta tanıştı müzikle. Ona seslerin altın kapısını, amatör bir piyanist olan annesi açtı. Tabii ki anne kucağındayken çıktığı müzik yolculuğu, 64 yaşında, ülkesi Macaristan’dan binlerce kilometre uzaktaki New York’ta hayatını kaybettiği âna kadar devam etti. Béla Bartók beyazperdede Béla Bartók, 1936’da konferans vermek ve etnik müzik araştırması yapmak için Halkevi’nin Ankara şubesi tarafından Türkiye’ye davet edilmişti.

İstanbul ve Ankara’dan sonra, müzik tarihinde Türk Beşleri olarak anılan bestecilerin en önemlilerinden biri olan Ahmet Adnan Saygun’un da dahil olduğu bir ekiple birlikte Adana’ya gitti Béla Bartók. Bu kenti seçmesinin nedeni geleneklerini ve kültürlerini o güne dek muhafaza etmeyi başaran Yörük boylarının özellikle Osmaniye çevresinde yoğun olmasıydı. Yazları Toros Dağları’nın kucağındaki serin yaylalarda konaklayan konar-göçer Yörükler, kışın ise Akdeniz kıyılarına iniyorlardı. Türkiye’de, Béla Bartók’un Anadolu’da yaptığı derleme çalışmalarından haberdar olan kaç kişi vardır bilinmez ama olasılıkla önümüzdeki kış, bu konuda bilgi sahibi olan insanların sayısında kaydadeğer bir artış olacak. Zira geçtiğimiz günlerde bazı gazetelerde, Ali Özgentürk’ün, Béla Bartók’un Adana günlerine odaklanan son filminin çekimlerine başladığı haberi yer aldı. Senaryosunu da Ali Özgentürk’ün kaleme aldığı, çekimleri İzmir’in Seferihisar İlçesi ve çevresindeki köylerde devam eden filmin adı Görünmeyen olacakmış. 17 Aralık 2010’da gösterime girmesi planlanan filmde Béla Bartók’u, ünlü Alman oyuncu Udo Kier canlandıracakmış.

Ben de Béla Bartók’un eserlerini her daim severek dinleyen biri olarak Halil Ergün ve Ahmet Mekin’in de oyuncuları arasında yer aldığı filmi, heyecanla bekliyorum. Yörük köyünde Macar ezgileri Béla Bartók, Anadolu’da yaptığı derleme çalışmalarından bazı yazılarında söz etmişti. Bunlardan anlaşıldığı kadarıyla gerçekten de Béla Bartók’un Adana günleri bir filme konu edilmeye değer. Kendisiyle hemen hemen aynı yaşta olan vatandaşı Zoltán Kodály gibi Orta Avrupa halk ezgilerinin üzerindeki örtüleri kaldıran Béla Bartók’un Anadolu yollarında ilerlerken ve yeni ezgiler keşfederken yaşadığı heyecanı bu yazılarda okumak hiç de zor değil.

Çukurova’da kasım ayında bile sıcaktır hava. Ilıman iklime özgü meyveler, çiçekler, ağaçlarla doludur Akdeniz’in kıyı şeridi. Ülkesinde soğuk havaların başlangıcı olan bir tarihte Adana’ya giden Béla Bartók da konar-göçer Yörüklerin renkli çadırlarıyla çevrelenen Akdeniz kıyıları ve Torosları sevmişti. Ancak doğal güzelliklerden ziyade, keşfedilmeyi bekleyen Türkmen ezgileri heyecanlandırıyordu onu. Adana ve Mersin’de biraz zaman geçirdikten sonra Osmaniye’ye gitmiş ve orada 70 yaşındaki Ali Bekir Oğlu Bekir’le karşılaşmıştı. Beyaz sakallı bir Yörük dedesi olan Ali Bekir Oğlu Bekir, Béla Bartók’un türkü söylemesi yönündeki isteğini nazlanmadan kabul etti. Aldı kemençesini eline ve başladı bir savaş şarkısı söylemeye.

Béla Bartók, bir yandan bu Yörük ezgisini kaydediyor bir yandan da türkünün Macar halk müziğine bu kadar çok benzediğini görmenin şaşkınlığını yaşıyordu. Yörük Bekir, Macar halk ezgilerine çok benzeyen bir türkü daha söyledi Béla Bartók’a. Ahmet Adnan Saygun’la birlikte çevredeki başka köylerde de dolaşan Béla Bartók’un en büyük sıkıntısı türkü söyleyecek bir kadın bulamamasıydı. Zira kadınların yabancıların yanında şarkı, türkü söylemesi pek yakışık almıyordu o çevrede. Ses kayıt cihazında kayda değer bir bölümü Macar ezgilerini çağrıştıran Yörük türküleri ve ağıtlarıyla Anadolu’dan ayrılan Béla Bartók, kuşkusuz Anadolu müziği için ne kadar önemli bir çalışma yaptığının farkındaydı. Almanya’nın ünlü kemanı 20. yüzyılın en önemli bestecilerinden biri olan Béla Bartók’un eserleri, bugüne kadar dünyanın en önemli solist ve orkestraları tarafından defalarca seslendirildi.

Bu dünyaca ünlü solistler arasında 1972 doğumlu Alman kemancı Isabelle Faust da var. Faust’un 2 CD’den oluşan Béla Bartók Violin Sonatas adlı albümü kısa süre önce Avrupa’da yayınlandı. Bu albümde Béla Bartók’un keman sonatlarının yanında keman ve piyano için yazdığı rapsodileri de seslendiriyor sanatçı. Daha önce de Bartók’un eserlerinden oluşan albümleri yayınlanan Isabelle Faust, aslında Türkiyeli dinleyicilere çok da yabancı değil. Isabelle Faust, geçen mart ayında İstanbul’a gelmiş ve Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Filarmoni Orkestrası’yla birlikte Beethoven’ın Keman Konçertosu’nu yorumlamıştı. 15 yaşındayken Leopold Mozart Yarışması’nda birinci olan, 1997’de ise Gramophone Yılın Genç Sanatçısı ödülüne layık bulunan Isabelle Faust, kusursuz tekniği ve sınırları aşan içgüdüsel yorumuyla tanınıyor, seviliyor. Isabelle Faust’un Béla Bartók yorumunu dinlemek, müziğe âşık kulaklar için kelimenin tam anlamıyla bir şölen gibi. Bu arada piyanistler Ewa Kupiec ve Florent Boffard’ın Isabelle Faust’a eşlik ettiğini de belirtmek lazım. Bu güzel albümü amazon.com’dan edinmeniz mümkün. Halk ezgileriyle dolu nice hazine sandığını emek ve zaman harcayarak aralayan Béla Bartók’u beyazperdede izlemeden önce Isabelle Faust’un albümünü dinleyin bence.

2010-09-06
Özlem Ertan -Taraf

Macar dansçılarından Türk müziğinin de eşlik ettiği dans şöleni -video-

naplegendaKoreografisi Gábor Mihály tarafından hazırlanan ve Macar halk danslarının en karakteristik özelliklerini de içeren dans şöleni, dans ve müzik yardımıyla balkanlardan Orta Avrupa’ya halkların kültürlerinin bir sentezini sunuyor.

2010-08-25

SDÜ TBMYO AB Projesi Kapsamında Macaristan’daydı

Süleyman Demirel Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulunun yürütmekte olduğu ve proje koordinatörlüğünü Öğr. Gör. Hakan Yüksel’ in yaptığı “LDV- Leonardo da Vinci – Hayat Boyu Öğrenme Programı – 2013-1-TR1-LEO04-48031-1, “Modeling Cultural Sewing Techniques” başlıklı projenin Macaristan-Szeghalom çalıştayı gerçekleştirildi.

Türkiye’den SDÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Demirci Kız Meslek Lisesinin yanı sıra Portekiz, İtalya, Litvanya, Macaristan ve Romanya’dan da ortakların bulunduğu projenin hareketliliğine, Süleyman Demirel Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Sivri ve öğretim görevlileri Hakan Yüksel ile Selim Bacak katıldı. Belde Belediye Başkanının yanı sıra öğrencilerle de buluşarak proje hakkında bilgiler veren akademisyenler, Türkiye ve SDÜ’yü de katılımcılara anlattı. Toplantıda, bir sonraki toplantı için projenin yaygınlaştırılmasında etkili olacak bilgisayar programının nasıl hazırlanması gerektiğiyle ilgili fikir alışverişinde bulunuldu.

“Modeling Cultural Sewing Techniques” isimli projenin bir sonraki toplantısı, 2015 Mart ayında İtalya da gerçekleşecek.

2014-10-24
sdu.edu.tr

Kocaeli’nin Dilovası Belediyesi, Macaristan’ın Szentgotthárd Belediyesi ile kardeş şehir protokolü imzaladı

Kocaeli’nin Dilovası Belediyesi, Macaristan’ın Szentgotthárd Belediyesi ile kardeş şehir protokolü imzaladı. İmza töreninde Szentgotthárd Belediye Başkanı Huszár Gábor, Dilovası Belediye Başkanı Ali Toltar adına Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ayhan Akbulut, Macaristan Fahri Konsolosu ve MMG Başkan Yardımcısı Osman Şahbaz ile birlikte Szentgotthárd şehri protokolü hazır bulundu.

Szentgotthárd Belediye Başkanı Huszár Gábor, batıdan kardeş şehirleri olduğunu, şimdi de doğudan dost ve kardeş Türkiye’nin Kocaeli’den Dilovası ile kardeş kent olduklarını belirtip, ”Bizler sadece kağıt üzerinde bir kardeşlik değil, işleyen, organizasyonlar yapan, projeler üretip çalışan kardeşliklere imza atıyoruz. Şimdi attığımız imzamız da böyle olacaktır. Önümüzdeki ekim ayında belediye başkanlık seçimlerimiz olacak. Sonrasında seçilmem durumunda Dilovası’na heyetimle birlikte resmi ziyarette bulunmak isterim.” dedi.

Dilovası Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ayhan Akbulut da konuşmasında, ‘günümüzde işbirliklerinin gelişmesinde, dinine, milliyetine ve ırkına bakmadıklarını vurgulayıp, ”Üretmiş olduğu değerlere bakıyor ona göre değerlendiriyoruz. Biraz evvel kardeş kent olmak için attığımız imzamızın hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Sizleri de en kısa zamanda Dilovası ilçemize bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

Fahri Konsolos ve MMG Başkan Yardımcısı Osman Şahbaz ise yurt dışında bulunan her Türk vatandaşının Türkiye’nin büyükelçisi olduğunu vurgulayıp, ”Bizler de bu düşünce ile Dilovası ve Szentgotthárd kentlerinin kardeş şehir olmalarına katkıda bulunmaktan büyük bir onur duyuyoruz. Ticari ve ekonomi işbirliğimizi artırmanın yanında sosyal ve kültürel ilişkilerimize de destek vermeye gayret ediyoruz. Daha önce de bir çok kardeş kent oluşumunda katkımız olmuştu. Her iki ülkeyi de çok yakından tanıyoruz. Bundan sonra da bu tür katkıları vermeye devam edeceğiz. Karşılıklı olarak atılan bu dostluk köprüsünün kısa süre içerisinde karşılıklı yatırımlara dönüşmesini ümit ediyorum.” dedi.

Kardeş şehir protokolü ile birlikte üç gün festival, etkinlik, şenlik, yarışlar ve eğlendirici ve eğitici gösteriler yapıldı.
Festival kapsamında Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker’in katkıları Mehteran Bölüğü Başkanı Taşkın Kardeş’in öncülüğünde 21 kişiden oluşan Mehter Takımı iki gün katılımcılara unutamayacakları gösteriler sundu.

Szentgotthárd, Macaristan’ın en batısında Budapeşte’ye 278 km mesafede, 11 bin kişinin ikamet ettiği, Macaristan’daki Sloven azınlığın en çok yaşadığı, Slovenya’nın Konsolosluğunun bulunduğu, 1183 yılında kurulmuş küçük şirin bir şehir

2014-08-07

Başkan Dalgıç’a Macaristan Üstün Hizmet Madalyası Verildi

Tekirdağ Belediye Başkanı Op.Dr.Adem Dalgıç, Macaristan Cumhuriyeti tarafından devlet üstün hizmet madalyası ile ödüllendirildi.49.Kiraz Festivali etkinlikleri çerçevesinde sahil festival alanında kurulan sahnede gerçekleştirilen törende Tekirdağ Belediye Başkanı Op. Dr. Adem Dalgıç, Macaristan Cumhuriyeti tarafından devlet üstün hizmet madalyası ile ödüllendirildi.

49. Kiraz Festivali etkinlikleri çerçevesinde sahil festival alanında kurulan sahnede gerçekleştirilen törende, Macaristan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Gabor Kıss tarafından Macaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Janos Ader adına Devlet Üstün Hizmet Madalyası Başkan Dalgıç’a takdim edildi.

Başkonsolos Kiss yaptığı konuşmada, Başkan Dalgıç’ın göreve geldiğinden bu yana Türk-Macar ilişkilerinin gelişmesi ve iki ülke halkları arasındaki dostluğun pekişmesi için yaptığı çalışmalardan bahsetti ve bu onuru hak ettiğini söyledi.

Macaristan Devlet Üstün Hizmet Madalyası ile ödüllendirilen Tekirdağ Belediye Başkanı Op. Dr. Adem Dalgıç ise yaptığı konuşmada, Türk-Macar dostluğunu daha da ilerilere götürme adına elinden gelen gayreti gösterdiğini belirterek, “Rakoczi ve Kelemen uzun yıllar Tekirdağ’da yaşadılar. Belki çok acı çektiler o dönemde ama 300 yıla yakın bir dostluk bağını bize hediye ettiler. Bize düşen görevde bu dostluk daha da güçlendirerek devam ettirmek olmalıydı. 4 senedir görevdeyim ve 4 senedir bu dostluk bağının gelişmesi için elimden ne geliyorsa yapmak için çalıştım. Ama bu çalışmalarımı yaparak özellikle Tekirdağ Belediyesi çalışanları en önemlisi de Türk-Macar Dostluk Derneği Başkanı Güneş Gürseler ve Yönetim Kurulu üyeleri ile Macaristan Fahri Konsolosu Erdoğan Erken’le hep birlikte çalıştık. ve bu ödüle layık görüldük. ben Macaristan Hükümetine ve Cumhurbaşkanına çok teşekkür ediyorum. Bu madalyayı Tekirdağ halkı adına alıyorum” dedi.

Törende Macaristan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Hovari Janos’ta hazır bulundu.

2013-06-17
www.haberler.com/

Kayseri-Miskolc Kardeş Şehir Oldu

Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Macaristan’ın 3. Büyük kenti Miskolc ile kardeş şehir protokolü Macaristan’ın Miskolc şehrinde düzenlenen törenle imza altına alındı.

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki Başkanlığında Belediye meclis üyeleri,iş adamları ve basın mensuplarını Budapeşte havalimanında Macaristan İstanbul Başkonsolos’u Gabor Kiss ve Türk Macar İş adamları Derneği Başkanı Osman Şahbaz tarafından çiçeklerle karşılandı.

Yapılan Karşılama töreninin ardından Miskolc Belediye binasındaki tören alanına geçildi.

Gerçekleştirilen törende konuşan Miskolc Belediye Başkanı Dr. Kriza Akos kardeş şehir protokolünü imzalamanın gururu içerisinde olduklarını belirterek ” Heyetler aralarında komisyonlar kurarak şehirler arasında hangi dallarda iş birliği sağlanacaksa o yönde çalışmalara bir an önce başlamalıyız. Finansımız,bilgimiz ve genç nüfusumuz var Kayseri’ den gelen arkadaşlar döndüklerinde şehrimizi anlatsınlar.Sık sık bir araya gelip görüşülsün ki yatırımlar yapabilelim ‘dedi.

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ise yaptığı sunum ile Kayseri Büyükşehir Belediyesinin son yıllarda yaptığı hizmetleri ve yeni yapılan yatırımlar hakkında bilgiler verdi.

Burada açıklamalarda bulunan Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki konuşmasında dostluğun pekiştirilmesi gerektiğini belirterek ‘Önümüzdeki günlerde biz bu imkanları karşılıklı olarak değerlendirmemiz ve toplantılar yapmamız gerekiyor. Burada tohum atmak önemli. Bir müddet sonra o tohum mutlak suretle bize meyve olarak geri döner. Biz burada akraba olduğuna inandıklarımızla yeniden buluşuyoruz. Bu bizim için önemli. Misafir on rızıkla gelir birini kendi yer dokuzunu ev sahibine bırakırmış. Biz buna inanan insanlarız. Karşılıklı olarak atılan bu dostluk köprüsünün kısa süre içerisinde karşılıklı yatırımlara dönüşmesini ümit ediyorum” dedi.

2013-05-22
http://www.sondakika.com

Ferenc II Rakoczy Yarabsan Çamurunda ne buldu?

Tekirdağ, ihmalkarlık ya da değerinin iyi anlaşılamamasından kaynaklanan hareketsiz bir sağlık turizmi potansiyeline sahiptir. Oysa, insanlar şifa bulmak amacıyla, yüzyıllardır ilin sağlık ve şifa nedeni olan yerlerine yönelmektedir. Bu alanlara en iyi örnek, Avşar içmeleri, Yarabsan çamuru ve Tepeköy maden su kaynağıdır. Bu şifalı suların bulunduğu yerlerden özellikle Yarabsan Çamuru, Türk Macar ilişkileri bakımından önemlidir. Her fırsatta bizim için önemli olduğunu belirttiğimiz Macar dostlarımızın buralarda hatıraları vardır.

Yıllar öncesinde, Macar dostlarımızdan, buraların önemli şifa kaynağı olduğunu dedelerinden duyduklarını öğrenince şaşkınlığımı gizleyememiştim. Benim kimseden duymadıklarımı anlatmışlardı. Araştırmasını yaptığımda, bu merkezdeki suların daha çok şifalı su adıyla bilinen “ Oligometalik “ su grubuna girdiğini öğrenmiştim. Killi Çamurun oluşturduğu Yarapsan çamur alanı diğer çamur alanları gibi yüzyıllardır kullanılmaktaydı. Ama, biz elimizdeki bu hazinenin farkında değildik.

Sürgün yıllarını Tekirdağ’da geçiren Macar Prensi Ferenc II. Rakoczy , 1720 yılında geldiği Tekirdağ’da, üç ay gibi kısa süre içinde çamurunun yararını duymuş ve bundan yararlanmıştı. Romatizma ağrılarından çok ızdırap çeken Prens, en sadık adamı ve kalem müdürü, Macar Edebiyatı’nın Goethe’si sayılan, Rodosto’nun sosyal yaşamı hakkında bize ayrıntılı bilgiler veren, “ Türkiye Mektupları “ adlı eserin yazarı Mikes Kelemen’le birlikte on yıl kadar Yarabsan çamuruna giderek acılarını dindirmiştir. Her dönemde, bir çok ziyaretçisi bulunan çamur alanı , Grek papazlarının iyi bir geçim kaynağıydı da. Bu alanlarda bulunan papazlar, para kazanmak amacıyla once suyu okurlar, daha sonra da çamura yatılırdı.

Günümüzde bile, çevre köylerden buralara gelip, sağlık amacıyla yararlanan kişilere rastlanmaktadır. Bilindiği gibi, magnezyumlu, sülfatlı ve bikarbonatlı radyoaktivitesi bulunan sular, böbrek, bağırsak tembelliği, eklem ve romatizmal rahatsızlıklara iyi gelmektedir. Yarapsan çamur alanı da bu tür özelliklere sahiptir. Çamur banyolarında, deriden emilen mineral ve elementlerin vücutta gereken etkiyi gösterdikleri bilinmektedir. Bu özellikleri dikkat çeken çamur ve su bilimadamları tarafından incelenmiş, bilim dünyasına tanıtılmıştır. Kimyasal analizleri labaratuvar koşullarında yapılan Yarabsan çamuru’na bir çok insanın ve Tekirdağ için ayrı bir yeri olan Ferenc II Rakoczy’nin sağlık amacıyla gitmesinin nedenlerini yapılan araştırmalar teyit etmektedir. Radyoakitivtesi son derece düşük olan çamur, dermatolojik koruyucue, kozmetik dejeneratif romatizmal tedavi amaçlı kullanılabilecek Peloid çamur,mineral açısından çok zengindir. İnsan sağlığı bakımından sayısız yararları olan çamur alanı aynı zamanda Türk Macar ilişkilerinde Rakoczy’nin anılarını taşıyan bir yer olarak da ayrı bir önem arzetmektedir. Bu alanlarda yapılacak, projesini düşündüğümüz düzenlemelerle, hem sağlık turizminin canlandırılması, hem de Macar dostlarımızın anılarının yaşatılması giderek önemli hale gelmektedir.

30.04.2009 tarihinde “Yarabsan Çamuru projesini hayata geçireceğiz “ diye söz veren Sayın Belediye Başkanımızın verdiği sözün gerçekleşmesini diliyoruz… Çok yakında, Macaristan’dan aldığım davet üzerine konferans vermek amacıyla Macaristan’a gideceğim, Macarlar’ın bu alanlarda yatırım yapmak istediklerini yakınen bilmekteyim. Bu nedenle, yarabsanı da içeren konferansımda, bu konuya özellikle değineceğim. Bundan sonraki yazımda, Macar Dostlarımıza bir Tekirdağ’lı olarak duyduğum bağlılığın göstergesi olan kültürel çalışmalarımı sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

2011-07-11
Ibrahim Uzun

16,474FansLike
639FollowersFollow