Hungarikumlar: Kalocsa nakışları – Bir düş dünyasının renkli motifleri

Kalocsa  (Kaloça diye okunur) nakış sanatı, Macaristan’ın Kalocsa şehrinde geçmişi yaklaşık yüz yıla varan bir yerel sanat ürünüdür. Bu nakışın en büyük özelliği desen ve renk dünyasının çok zengin oluşudur. 

Kalocsa nakışının ilk ortaya çıktığı yılların XIX. yüzyılın sonları olduğu bilinir. Bu yıllarda hali vakti yerinde olan ailelerin evlerinde süslü ve işlemeli eşyalar yapılmak için geliştirilen bu nakış türü, üreticiler tarafından köylü kadınlara öğretilmiş ve onlara siparişler verilmiştir.

Önceleri şehirlilerin sipariş verdiği ve nakışı öğrettiği köylü kadınlar öğrendikleri bu nakış türünü daha sonra kendileri için de yapmaya, ev eşyalarını bunlarla süslemeye başlamışlardır.

O zamanlar Kalocsa nakış beyaz iplikle işlenmekteydi. O yıllarda renkli ipliklerin üretilmesi çok daha zor ve zahmetli bir işti. Ev kadınları yatak takımlarına beyaz motifler işlerlerdi. Giysilerde kullanılan motifler ise kızıl, mavi veya siyah olurdu. I. dünya savaşından sonra ise bu motifler renklenmiştir.

İlk başlardaki desenler köylü kadınların farklı motifleriyle ve renkleriyle zenginleşerek gelişmiştir. Kalocsa kendine özgü renkler de geliştirmiştir: bunlara ilginç isimler de verilmiştir, mesela: Ateş Rengi, veya Kırlangıç Boynu Kızılı ya da Kıskançlık Sarısı gibi.

Kalocsa nakış sanatı en şaşalı dönemini iki dünya savaşı arasındaki yıllarda yaşamıştır. O yıllar bu sanatın hem yeni motiflerle ve hem de yeni yorumlarla zenginleştiği yıllardır.

Kalocsa Nakışı en bilinen Macar nakış ve el işi türü olarak dünyada haklı bir ün kazanmıştır.  Bu ün son yıllarda giderek daha da artmaktadır. Yani Kalocsa nakışı, küçük bir Macar kasabasından çıkıp tüm dünyayı fetheden bir nakış türüdür.

Bu nakışlar, yorgan, masa örtüsü, çarşaf ve havlu kenarı gibi yerlere de işleniyor olsa da, çoğunlukla ve asıl olarak giysilerde kullanılmaktadır. İlk başlarda beyaz gömleklerin üzerinde bir sıra halinde düğmeler boyunca işlenen motifler daha sonra bütün gömlek üzerine yayılmıştır.

İlk başlarda daha basit sembollerden oluşan motifler de zamanla değişmiştir. Çiçekler, doğadakilere çok benzeyen bitki motifleri nakışa girmiştir. Büyük çiçekler ikiye bölünerek de aynı rengin iki farklı tonuyla işlenir. Kır ve bahçe çiçekleri arasında, sevilerek işlenen bir başka motif de Kalocsa Biberi motifidir.

Motifler en süslü halini kadın giysilerinde bulurlar. Bluzların yaka kısımları, yeleklerin yanları, şalların dört bir yanı çok süslü olur. Erkeklerde de gömlekler böyle süslüdür.

Süsler elbette kullanan kişinin yaşına göre değişiklikler gösterir. En süslü giysiler “Yeni Gelin” giysilerine işlenir. Yaş büyüdükçe renklerin de canlılığı azalır, pastel renkler öne çıkmaya başlar.

Mavi, yeşil koyu renk ipliklerle süslenen giysiler matem kıyafeti olarak da kullanılır. Elbette nakışların en çok kullanıldığı alanlardan biri de evlenme çağına gelen kızlar için hazırlanan çeyizlerdir.

Kalocsa nakışları sadece giysilerde değil, duvar süslerinde, ya da diğer ev eşyalarında da kullanılır. Paskalya yumurta süsü olarak işlenen Kalocsa motifi de vardır.

El işi nakışın yanı sıra, zamanla makinelerin da nakış alanında kullanılmaya başlanmasıyla birlikte yeni bir alan doğmuştur. Makine işi Kalocsa nakışları birden yayınlaşmaya başlamıştır. Bu tür nakışlarla hazırlanmış eşyalar sadece Macaristan’da değil, dünyanın pek çok yöresinde büyük bir popülariteye sahiptir.

Mesela, a McLaren pilotlarından Jenson Button a 2011-de Brazilya yarışında Kalocsa süslemeli bir giysiyle aracına oturmuştu. Yine Real Madrid kalecisi, Iker Casillas da Kalocsa desenli eldiven kullanmıştı. Ve Nicole Kidman, Emma Watson ve Kesha gibi ünlüler de Kalocsa nakışlı özel kıyafetlerle davetlere katılmışlardı.

 Türkinfo

Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.