Doğum adı: Béla Ferenc Dezső Blaskó Diğer adları: Arisztid Olt Doğum tarihi: 20 Ekim 1882 Doğum yeri: Lugos Avusturya-Macaristan (şimdiki Lugoj Romanya) Ölüm tarihi: 16 Ağustos 1956 (73 yaşında) Ölüm yeri: Los Angeles California ABD Önemli rolleri: * Kont Dracula – Dracula * Dr. Vitus Werdegast – The Black Cat * Ygor – Son of Frankenstein Béla Lugosi (d. 20 Ekim 1882 – ö. 16 Ağustos 1956)Macar tiyatro oyuncusu ve korku filmi aktörüdür. Bram Stoker’ın klasikleşmiş vampir öyküsü Dracula’nın 1927 tarihli Broadway prodüksiyonunda ve ardından çevrilen 1931 tarihli film versiyonunda oynadığı Kont Dracula rolü ile ün kazanmış sonraki kariyeriyle sembolleşmiştir.
Gençliği Lugosi Paula de Vojnich ile fırıncı olan István Blasko’nun dört çocuğunun en küçüğü olarak o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içindeki Lugos’da (şimdi Romanya’daki Lugoj) doğdu. Asıl adı Béla Ferenc Dezső Blaskó idi. Katolik bir aile içinde büyüdü. Lugosi oyunculuk kariyerine tiyatroda başladı Shakespeare oyunlarında ve başka önemli rollerde oynadı. Macar sessiz filmlerinde Arisztid Olt takma adıyla rol aldı. I. Dünya Savaşı sırasında Avusturya-Macaristan ordusunda piyade teğmen olarak görev aldı. 1917’de Ilona Szmick ile evlendi ancak eşinin ailesiyle yaşadığı siyasi fikir ayrılıkları sebebiyle 1920’de boşandı. İlk Filmleri Lugosi ilk olarak 1917 tarihli Az ezredes (İngilizce ismi The Colonel (Albay)) isimli filmde rol aldı. Almanya’ya gitmeden önce Macaristan’da 1917 ile 1918 arasında on iki filmde oynadı. Béla Kun’un kurduğu Macar Sovyet Cumhuriyeti’nin 1919’da yıkılmasının ardından sol görüşlü kişiler ile sendikacılar korumasız hale gelmişti. Bir oyuncu sendikasının kuruluşunda yer almış olan Lugosi’nin de filmlerde oynaması yasaklandı. Almanya’da sürgündeyken az sayıda ancak iyi tepkiler alan filmlerde oynadı. Bunların arasında kötü şöhretli Yahudi aktrist Dora Gerson ile birlikte oyadığı Karl May’ın romanlarından uyarlanmış Auf den Trümmern des Paradieses (Cennetin Eşiğinde) ve Die Todeskarawane (Ölüler Kervanı) gibi filmler de vardı. Lugosi Ekim 1920’de Amerika’ya yerleşmek amacıyla Almanya’yı terk etti ve aralık ayında yasa dışı yollardan New Orleans’a girdi. Mart 1921’de Ellis Island’da yasal kontrole tabi tutuldu. Amerika’ya vardığında boyu 185 m. ağırlığı 82 kg. olan Lugosi bir süre işçi olarak çalıştı. Daha sonra New York’taki Macar göçmenlerinin kurduğu tiyatroya girdi.
Amerika’daki ilk önemli rolünü 1923’te J. Gordon Edwards’ın yönettiği The Silent Command (Sessiz Emir) melodramında Edmund Lowe ve Carl Harbaugh ile birlikte oynadı. Lugosi 1929’da San Francisco’lu zengin bir dul olan Beatrice Weeks ile evlenip üç gün sonra boşanınca Hollywood sosyetesinde ve skandallarında yer buldu. Weeks’e göre Lugosi’nin Clara Bow ile ilişkisi vardı. Bram Stoker’ın Dracula romanından Hamilton Deane ve John L. Balderston tarafından yapılan tiyatro uyarlamasında Lugosi başrolü aldı. Horace Liveright’ın yapımcılığını üstlendiği oyun başarılı oldu. Sahnedeki eleştirel övgü alan oyunculuğuna rağmen Lugosi Universal Pictures oyunun haklarını satın alıp 1930’da bir film prodüksiyonu üzerinde çalışmaya başladığında Drakula rolü için ilk düşünülen aktör değildi. Sürüp giden söylentilere göre Universal’in Drakula rolü için ilk tercihi sessiz film aktörü Lon Chaney’di ancak Chaney’in yapımdan hemen önce ölmesi sebebiyle rolü Lugosi aldı. Aslında Chaney’in Metro-Goldwyn-Mayer ile 1925’ten beri devam eden uzun süreli bir sözleşmesi vardı ve stüdyo aktörün Universal’in yapımında rol almasına olumlu bakmıyordu.
Filmi yöneten Browning Chaney ile pek çok projede birlikte çalışmıştı hatta Chaney’in son beş filminin dördünü yönetmişti. Bu durum da Universal’in ilk tercihinin Chaney olduğu iddiasını destekliyordu. Ancak Browning filmi çekmesi düşünülen asıl yönetmen olan Paul Leni’nin ölümü üzerine son anda verilen bir kararla yönetmen seçilmişti. Gerçekte Universal’in rol için ilk tercihi muhtemelen stüdyonun 1928 tarihli filmi The Man Who Laughs’daki rolüyle beğeni toplayan Conrad Veidt’ti. Dracula filminin 1931’deki başarısının ardından Lugosi Universal ile sözleşme imzaladı. 26 Haziran 1931’de de Amerikan vatandaşlığını elde etti. 1933’te üçüncü eşi Lillian Arch ile evlendi. Bela G. Lugosi adında bir oğulları olan çift 20 sene sonra 1953’te boşandı. Tek Rip Roller Lugosi Dracula ile aynı yıl çekilen Frankenstein filminde oynamayı kabul etmedi. Ağır makyaj ile oynanacak olan ve çok az diyaloğa sahip canavar rolünde oynamak istemediği için filmin yönetmeni James Whale tıpkı daha sonra Bride of Frankenstein filmindeki Dr. Pretorius rolünde olacağı gibi Lugosi’nin rolünü Boris Karloff’a verdi. Söylentilere göre aktör ile yönetmen arasında canavarın nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin görüş ayrılığı vardı. Lugosi canavarın Shelley’nin kitabındakine daha yakın bir çizgide diyaloğa sahip olacak şekilde yorumlanması gerektiğini düşünüyordu.
Son dönemde ortaya çıkarılan bir kupür albümünde Lugosi’nin filmde Boris Karloff ile birlikte rol alacağı belirtiliyordu. Bu durum Lugosi’nin filmde canavarı değil Dr. Frankenstein’ı canlandıracağını düşündürmektedir. Ancak yine aynı albümden anlaşıldığı üzere canavarı oynayacak olan Lugosi kendinde yeterli fiziksel kuvveti bulamadı ve stüdyodan başka bir rol istedi. Böylece Frankenstein canavarı rolü Karloff’a verilirken Lugosi de Murders in the Rue Morgue filminde rol aldı. Frankenstein rolü ile bir anda yıldızlaşan Karloff ileriki yıllarda Lugosi’nin en büyük rakibi olacaktı. İkili The Black Cat (1934) The Raven (1935) Son of Frankenstein (1939) (ve ufak cameo rolleriyle yer aldıkları Gift of Gab (1935) gibi pek çok Universal filminde birlikte rol aldı. Rollerinin büyüklüğünden bağımsız olarak afişlerde Lugosi’nin ismi her zaman Karloff’un ardından ikinci sırada yer aldı.
Lugosi’nin Karloff’a karşı tavrı hakkında çeşitli söylentiler vardır. Kimine göre Lugosi Karloff’un uzun süreli başarısını ve korku filmleri haricinde de roller alabilmesini kıskanıyordu. Başka söylentilere göre ise iki aktör en azından bir süre için iyi arkadaş olmuşlardı. Karloff’un bir röportajında belirttiğine göre Lugosi birlikte oynamaya başladıkları ilk dönemde ona güvenmiyordu. Ancak zaman geçtikçe araları düzeldi ve birlikte dostça çalışmaya başladılar. Çok az makyajla ve ağır aksanlı doğal sesiyle canlandırdığı Drakula rolünün ardından Frankenstein rolünü oynayamayan Lugosi daha sonraki kariyerinde Murders in the Rue Morgue The Raven ve Son of Frankenstein gibi Universal yapımı filmler ile White Zombie gibi bağımsız korku filmlerindeki kötü adam karakterlerinden ibaret olan birbirine benzer rollerde oynadı. İmajının bir parçası haline gelen aksanı aynı zamanda oynayabileceği rolleri de kısıtlamaktaydı.
Lugosi’ye The Black Cat (1934) ve The Invisible Ray (1936) filmlerinde kahraman rolleri ile bir macera serisi olan The Return of Chandu’da romantik bir rol verildi ancak üzerindeki tek tip karakter etkisi bu rollerde başarılı olmasını engelledi. Kendisi gibi Macar asıllı olan Peter Lorre ve Paul Lukas’ın aksine Lugosi’nin aksanı oldukça belirgindi ve bu durum da ona çok çeşitli rollerin teklif edilmesini engelliyordu. Kariyer Gelişimi 1930’ların ortasında Lugosi’nin kariyeri birkaç sebepten dolayı kötüye gitti. 1936’da Universal’ın yönetimi değişti ve İngiltere’de korku filmlerine getirilen bir yasaklama sonucunda stüdyo bu filmleri prodüksiyon takviminden çıkardı. Lugosi kendini korku harici filmlerin çekildiği B filmi departmanında buldu. Burada sadece isminin popülerliği için kendisine verilen ufak rollerde oynadı. Universal’ın büyük filmlerde daima rakibi Karloff’u seçmesi sebebiyle Lugosi kariyerindeki düşüşü durdurabilmek ve başrol oynayabilmek için Nat Levine Sol Lesser ve Sam Katzman gibi bağımsız yapımcıların tekliflerini kabul etmek zorunda kaldı. Bu düşük bütçeli korku filmlerinde rol alması Lugosi’nin o dönemde oynadığı roller bakımından Karloff kadar seçici davranamadığını göstermekteydi. Kendsine sanatsal olarak bir fayda sağlamayan bu filmler aktörün en azından maddi açıdan daha rahat etmesini sağlıyordu.
Yine de 1938’de tek çocuğu Bela George Lugosi doğduğunda o sırada tiyatroda çalışmakta olan Lugosi hastane masraflarını ödeyebilmek için Aktörler Fonu’ndan borç almak zorunda kalmıştı. 1939’da Universal’ın Son of Frankenstein filmiyle birlikte kariyerindeki ikinci önemli şansı yakaladı. Bu filmde ağır makyajlı ve sakallı olarak kurnaz kambur Ygor rolünde oynadı. Lugosi aynı yıl büyük bir yapımda da rol alma şansını elde etti. Greta Garbo’nun rol aldığı MGM tarafından çekilen komedi filmi Ninotchka’da düz bir karakter rolü olan sert bir komiseri canlandırdı. Bu küçük ama prestijli rol aktörün kariyerinde bir dönüm noktası olabilirdi ancak Lugosi aradan daha bir yıl geçmeden yeniden Hollywood’un Sefalet Sokağı’na dönmüştü ve Sam Katzman’ın filmlerindeki başrolleri oynamaya başlamıştı.
Korku komedi gerilim ya da gizem türlerindeki bu B filmleri Monogram Pictures tarafından gösterime sürülmekteydi. Universal’da ise Lugosi yardımcı rollerde yer alıyor ve bu tür roller için verilen en yüksek ücreti alıyordu. Örneğin The Gorilla filminde Patsy Kelly’nin komedi ortağı olarak rol aldı. Lugosi muhtemelen askerlik görevi sırasındaki yaralanmalarının sonucu olarak ağır ve kronik siyatik hastalığına yakalandı. Önceleri kuşkonmaz suyu gibi doğal ağrı kesicilerle idare edebilirken daha sonraları doktorlarının verdiği afyonlu ilaçları kullanmak zorunda kaldı. Ağrı kesici ilaçlara özellikle de morfin ve metadona olan bağımlılığı arttıkça kendisine yapılan rol teklifleri de azalmaya başladı. Lugosi 1943’te Universal yapımı Frankenstein Meets the Wolfman filminde sonunda Frankenstein canavarı rolünü oynadı (serinin bir önceki filmi olan The Ghost of Frankenstein’da canavarı oynayan Lon Chaney Jr’ın seslendirmesini Lugosi yapmıştı çünkü bu filmde Ygor’un beyni canavara aktarılmıştı).
Lugosi filmde artık diyaloğu olan Ygor’un aklına sahip ama kör olduğu için el yordamıyla hareket eden canavarı canlandırdı. Ancak filmin gösterime giren halinde canavarın tüm konuşmaları ve kör olduğuna dair bölümler çıkartılmıştı. Bu yüzden filmde canavar bir sakat gibi hareket etmek ve ses çıkaramamasına rağmen dudaklarını oynatmak gibi anlamsız hareketler yapıyordu. Lugosi bu filmin ardından 1948’de Abbott and Costello Meet Frankenstein filminde yeniden Drakula’yı canlandırdı. Bu filmin çekileceği dönemde Lugosi’nin ilaç bağımlılığı o kadar yayılmıştı ki yapımcılar onun hayatta olup olmadığından emin değillerdi ve bu rol için ilk önce Ian Keith ile anlaşmışlardı. Abbott and Costello Meet Frankenstein Béla Lugosi’nin son “A” filmi oldu. Bundan sonra Lugosi az bilinen düşük bütçeli filmlerde gittikçe daha da azalan sıklıkta rol aldı. 1950’lerin başında bazı özel gösterilerde yer aldı ve İngiltere’deki bir oyundaki rolü de dahil olmak üzere çeşitli sahne çalışmaları yaptı. İngiltere’de bayağı bir komedi olan Mother Riley Meets the Vampire(diğer adlarıylaVampire over London ya da My Son the Vampire) isimli filmde de rol aldı. Amerika’ya döndükten sonra verdiği bir televizyon röportajında Lugosi “Artık korkunç adam benim” sözleriyle birlikte daha fazla komedi filminde yer almak istediğini açıkladı.
Bu sözler üzerine bağımsız yapımcı Jack Broder Lugosi’ye bir cengelde geçen Bela Lugosi Meets a Brooklyn Gorilla filminde rol verdi. Bir başka komedi rolü ihtimali de Red Skelton’ın CBS’deki programında yayınlanacak bir skece Lugosi’yi davet etmesiyle ortaya çıktı. Lugosi bu skeç için rolünü ezberlemişti ama canlı yayın sırasında Skelton doğaçlama yapmaya başlayınca kafası karıştı. Bu olaya Martin Landau’nun Lugosi’yi canlandırdığı Tim Burton’ın Ed Wood filminde de yer verildi. Filmde olayın hangi komedyenin programında geçtiği belirtilmedi ama olaylar gerçekleştiği şekilde akratıldı. Lugosi hayranı olan film yapımcısı Ed Wood fakirlik sınırında yaşayan unutulmuş Lugosi’yi hayatının sonlarına doğru yeniden buldu ve Glen or Glenda ya da Dr. Frankenstein benzeri deli bir bilim adamını canlandırdığı Bride of the Monster gibi filmlerde başrol oynamasını sağladı.
İkinci filmin yapım sonrası çalışmaları devam ederken Lugosi bağımlılığından kurtulmak için tedavi olmaya karar verdi ve filmin Page Rankömiyer gelirinin onun hastane masraflarını karşılamak için kullanılacağı söylendi. Kitty Kelley’nin yazdığı Frank Sinatra biyografisine göre Sinatra Lugosi’nin sağlık sorunlarını öğrenince ona maddi destek sağladı ve aktörü hastanede ziyaret etti. Sinatra’yı tanımayan Lugosi bu olay karşısında oldukça şaşırmıştı. Plan 9 from Outer Space filminin ilk DVD’lerinde yer alan doğaçlama bir söyleşide Lugosi 1955’te tedavi merkezinden nasıl çıktığını anlatır. Lugosi bu söyleşide ayrıca The Ghoul Goes West isimli yeni bir Ed Wood filminde rol alacağından bahseder. Bu film Wood’un The Phantom Ghoul ve Dr. Acula gibi gerçekleşmeyen pek çok projesinden biriydi . Wood bu proje için ünlü Drakula kostümünü giymiş olan Lugosi’nin bir banliyö mezarlığında ve Tor Johnson’ın evi önünde doğaçlama görüntülerini kaydetti. Bu görüntüler daha sonra Plan 9 from Outer Space filminde kullanıldı.
Lugosi 1955’te beşinci eşi Hope Linninger ile evlendi. Tedavisinin ardından son filmini 1955’te çevirdi. Bel-Air Pictures tarafından çekilen The Black Sleep isimli bu film 1956 yazında Lugosi’nin de katıldığı pek çok özel tanıtım gösterimleriyle United Artists tarafından gösterime sokuldu. Lugosi bu filmde de hiç diyaloğu olmayan dilsiz bir adamı canlandırıyordu. Ölümü ve Ölüm Sonrası Rolleri Lugosi 73 yaşındayken 16 Ağustos 1956’da Los Angeles’daki evinde bir kanepede yatarken öldü. Söylentilere göre öldüğü anda elinde Ed Wood’unfilm projelerinden biri olan The Final Curtain’ın senaryosu vardı. Lugosi oğlunun ve beşinci eşinin isteği üzerine ünlü Drakula kostümlerinden birini giymiş olarak Culver City California’daki Holy Cross Mezarlığı’na gömüldü. Genel kanının aksine Lugosi bu elbise içinde gömülmeyi vasiyet etmemişti. Béla Lugosi Jr daha sonra defalarca bu fikrin kendisine ve annesi Lillian’a ait olduğunu belirtti. Lugosi’nin rollerinden biri de ölümünden sonra gösterime giren Ed Wood filmi Plan 9 from Outer Space’deydi. Bu filmde Lugosi’nin daha önce çekilmiş görüntüleri bir dublörün görüntüleriyle birleştirilerek kullanıdı. Ed Wood bu görüntüleri finansal destek bulamadığı için iptal ettiği bir film projesi için çekmişti.
Wood Plan 9’ı çekerken senaryoyu Lugosi’nin bu görüntülerini içerecek şekilde yazdı ve gerekli ek görüntüler için bir dublör kullandı. Lugosi’den daha zayıf olan bu dublör göründüğü her sahnede Lugosi’nin Abbott and Costello Meet Frankenstein filminde yaptığı gibi gözlerinden aşağısını peleriniyle kapattı. Etkileri 1979’da Lugosi – Universal Pictures Davası’nın sonucunda Kaliforniya Yüksek Mahkemesi Bela Lugosi’nin kişilik haklarının telif hakları gibi mirasçılarına aktarılamayacağına hükmetti. Mahkeme bir ünlünün şöhretinden ve görsel imajından kaynaklanan hakların kişinin ölümüyle birlikte sona ermiş olacağına karar verdi. Tim Burton’ın 1994 yapımı biyografik filmi Ed Wood’da Lugosi ile Wood’un ilişkisi de anlatıldı. Filmde Lugosi’yi canlandıran Martin Landau yardımcı erkek oyuncu dalında Akademi Ödülü kazandı. Lugosi’nin oğlu Bela G. Lugosi filmi daha görmeden babasının filmdeki varlığına itiraz etti. Ancak Landau ile yaptığı uzun görüşmeler sonrasında Landau’nun şirketinde filmi izledi ve Landau’nun filmdeki oyunculuğuyla babasını onurlandırdığını söyledi.
Lugosi aslında filmde canlandırıldığı kadar çok küfretmiyordu ve Plan 9 filminin afişinde ilk sırada değil konuk yıldız olarak Tor Johnson ve Vampira’nın ardında yer almıştı. Yine Ed Wood hakkındaki The Worst (En Kötüsü) isimli müzikal için Amerikalı mizahçı şarkı yazarı ve yazar Josh Allan Friedman Bela Lugosi ve Bela’s Funeral Dirge (Bela’nın Cenaze Ayini) isimli iki şarkı hazırlandı. Lugosi’nin adı ayrıca The Kinks’in Celluloid Heroes isimli şarkısında da yer aldı. 1979’da gothic rock grubu Bauhaus Bela Lugosi’s Dead isimli bir şarkı yaptı. Voltaire’in Vampire Club isimli şarkısında “Bela Lugosi yaşan bir ölüdür” sözleri yer aldı. Alman müzisyen Bela B. de sahne ismini Lugosi’den ilhamla seçti. Sanal bir müzik grubu olan Mistula’nın bir üyesine Bella Lugosi adı verildi. 2006’da İngiliz rock grubu The Jalapeños “Go Ape!” isimli albümde “For Bela” ve (Ed Wood filmleri hakkındaki) “Hubcaps Over Hollywood” isimli şarkılara yer verdi. Bu albümün kapağında aktörün bir resmini kullanmak için Lugosi Jr.’a başvuran grup bunun için ödeme yapılması gerektiği cevabını aldı. Hollandalı müzik grubu Outerspace Overdose da Pull the string albümlerindeki Disco Bloodbath isimli şarkıda Lugosi’nin Glen or Glenda filmindeki repliklerini kullandı.
Lugosi’nin üç filminden parçalar kült televizyon dizisi Mystery Science Theater 3000’da yer aldı. The Corpse Vanishes 105. bölümde The Phantom Creeps serisi programın 2. sezonu boyunca Ed Wood yapımı Bride of the Monster 423. bölümde kullanıldı. Sledge Hammer dizisinin de Last of the Red Hot Vampires isimli bölümü Béla Lugosi’ye saygı bölümü olarak hazırlandı. Bölümün sonuna Mr. Blaskó’ya adandığı yazıldı. Lugosi’nin Dracula tasviri Susam Sokağı’ndaki Count von Count karakterinin esin kaynağı oldu. 2001’de BBC Radyo 4’te Lugosi’nin üzerine yapışmış olan tek tip rollerden kurtulma çabasını anlatan There Are Such Things isimli bir radyo oyunu yayınlandı. Oyuna Dracula Cemiyeti tarafından en iyi dramatik sahneleme dalında Hamilton Dean Ödülü verildi. Lugosi’nin 1931 tarihli Dracula filminde giydiği pelerinlerden biri Universal Stüdyoları’nda halen saklanmaktdır. Aktör Hollywood Yıldızlar Geçidi’nde bir yıldıza sahiptir (6340 Hollywood Bulvarı). Ayrıca bir heykeli Budapeşte’deki Vajdahunyad Kalesi’ne dikilmiştir.