Romantizmin B’si Budapeşte…

budapestekahraman (1)‘Dünyanın en romantik kenti’ diye bilinen Budapeşte’nin biz Türkler için de yeri ayrıdır. Çünkü gezerken, yanınızdaki yabancı uyruklu turistlere bakıp bir yandan da elinizle önünüzdeki manzaraya batıdan doğuya işaret edip “Bir zamanlar tüm buraları bizimdi” diye hava atabilirsiniz.

1526’da Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilen Budin ve Peşte, bir buçuk asırlık bir Türk hakimiyetinin ardından 1686’da elden çıkmış.
Macarlar tarihçilerinin büyük bir kısmına göre Macarlar Türklerin bir boyundan, ‘onogur’ yani ‘on oğuz’ boyundan gelirler. Ve ingilizce adlarının ‘Hungary’ olmasının nedeni de bu şekilde açıklanır. Budapeşte’de dolaşırken tanışacağınız Macarlara bu konuyu açtığınızda istisnalar haricinde çoğu gülümseyerek bunu teyit eder. Macaristan lezzetli bir karışımdan oluşmuştur. Hem Avrupa’dır hem Osmanlı hem Balkan’dı hem Bolşevik. Bu çeşitlilik mimariye de yansır; baroktur, neo-klasik’tir, moderndir…

BUDA ve PEŞTE

Budapeşte, aslında Tuna Nehri’nin iki yakasındaki Budin ve Peşte şehirlerinin 17 Kasım 1873 yılında birleşimidir.
Buda’nın neredeyse tamamı tepeler üstünde kurulmuş. Peşte ise düzlük. Bu coğrafi özelliğe bakarak Budapeşte’nin hangi yakasında olduğunuzu kolaylıkla anlayabilirsiniz.
Ancak yine bu coğrafi özelliğe bakarak şunu da tahmin etmek zor değil: Bir turist olarak en ilginizi çekecek atraksiyonlar ve görülecek yerler Peşte tarafında.
Budapeşte‘ye gelip de Trinity Meydanı’nı gezmeden dönmek olmaz. Şehrin Buda tarafında, başkanlık sarayının olduğu kısımda yer alan bu kalabalık ve turistik meydanın en ilgi çeken özelliklerinden birisiyse bu meydana çok yakın bir yerde yer alan meşhur yeraltı labirenti. Meydanın yine ziyaret edilmesi gereken en önemli
yerlerinden biri Mathias Kilisesi. Kilise adını, bu kilisede iki evliliğini yapan Kral Mathias’tan almış. Ancak bu kilisenin Türk turistleri için ilginç olan tarafı, 1541 yılında Türkler tarafından ele geçirilerek
camiye çevrilmesi ve bunu yaparken içerideki sanat eserlerini tahrip etmemeleri.
Buda Kale’sinin hemen altında yer alan, yer altı mağara labirentleriyse yine Türklerin imzasını taşıyor. Askeri nedenlerle inşa edilen bu 10 kilometrelik tüneller bugün turistlerin ellerinde gaz lambalarıyla gezmekten en hoşlandığı aynı zamanda ürperdiği yerlerden biri. Allah’tan en sonunda ziyaret eden herkesi Labirent Kafe’de içebileceği sıcak ve rahatlatıcı bir bardak kahve bekliyor.

Detaylar: >>>

2014-12-15
aksam.com.tr