Hungarikumlar: Macar Sanat Müziği- “Eğlenirken bile ağlatan şarkılar”

Macar halk müziği hem bu müzikte kullanılan motifler ve hem de ezgileri bakımından binlerce yıllık geçmişi olan bir müzik türüdür. Bu kadar köklü bir geçmişi olan sanat dalının başka sanat dallarına da etki yapması gayet doğaldır.

 

 

XIX. Yüzyılın başlarında pek çok etnik azınlığın yaşadığı Macaristan topraklarında, ulusal bir birlik sağlayabilmenin araçlarından biri olarak da müzik öne çıkmıştır. Macar sanat müziği olarak yeni bir sanat doğmuş, ülkede yaşayan Almanlar, Yahudiler ve diğer azınlıklar, Halk Tiyatroları ile birlikte güftesi ve bestesi belli olan şarkılarla müzik alanında bir araya getirilmek istenmiştir. Böylece yeni bir ekol yaratılmıştır.

Çoğu kez insanlar Macar sanat müziğini halk müziğiyle karıştırırlar. Bu normal de. Çünkü sanat müziğinde halk müziğine benzer ezgiler de bulunabilir. Ancak temel farklılık halk türkülerinin dilden dile, kulaktan kulağa yayılarak günümüze kadar gelmesi, sanat müziğinin ise bestecilerinin ve söz yazarlarının bulunmasıdır.

XIX. yüzyılın başında bu müziğin ortaya çıkmasının bir nedeni de o yıllarda ülkede Alman müziğinin popülerliğinin artmasıdır. Halk tiyatrolarında, ulusal konuları da ele alan eserlerin sahnelenmesine paralel olarak bu etkinin dengelenmesi için bu müzik dalı da yaygınlaşmaya başlamıştır.

Şiirin de halk kökenlerine döndüğü bu dönem, sanat müziğinde de Lujza Blaha gibi ünlü sanatçıların da sahnedeki performanslarıyla kısa sürede ülke çapında tanınan şarkıların doğmasına neden olmuştur.

Bu dönem Macaristan’da “Macar olma bilincinin” güçlendiği yıllardır. Avusturya Macaristan imparatorluğu içinde Macarların bağımsızlık taleplerinin de yükseldiği dönemdir bu. Bu nedenle de doğrudan halk müziği olmayan, ama Macarca söylenen popüler şarkılarla Macar topraklarındaki azınlıkları da bir araya getirebilecek bir sanat akımı ortaya çıkmıştır.

Bu müzik XIX. yüzyılın ikinci yarısında, topraklarını ve toplumsal statülerini yitirmeye başlayan asilzadelerin müziği olmaya başladı. Bu yıllar artık kayıpların, acıların yıllarıydı. Toplumsal melankoli, duygusal ve acılarla dolu şarkıların doğmasına neden oluyordu. Macarlar için “eğlenirken bile ağlarlar” deyimi de bu dönem doğmuştu.

XIX yüzyılın sonları Macar sanat müziğinin sonunun geldiği yıllar olarak değerlendirildi. Ancak yeni eğlence türü olan sinema ilginç bir şekilde bu müziğin ikinci baharının gelmesine neden oldu. XX. Yüzyılın ilk dönemlerindeki Macar filmlerinde sanat müziği bol bol kullanılmaya başlandı. Hele ilk sesli filmlerde konuşmalar bile yokken, sürekli geri olanda şarkılar duyulurdu.

Bu dönem Macar sanat müziği şarkılarının yaygınlaşmasında Macar tiyatrolarının yanı sıra Çingene müzisyenlerin de önemli payının olduğu yadsınamaz. Sadece bu şarkıların içerik ve bestelerinin kuşaktan kuşağa geçmesinde değil, icra şekillerinin belirlenmesinde de önemli rol üstlendiler. Onlara göre bu parçaların sunumunda nota kullanılmamalıydı ve bu gerçekten de icraatta bu belirleyici oldu.

Macar sanat müziği şarkıları övgülerin yanı sıra bolca eleştiri de aldı. Mesela Macar halk müziğinin önemli derleyicilerinden Kodály Macar sanat müziği şarkılarını eleştiriyor ve bunların halk türkülerinin değerlerini geri plana ittiğini söylüyordu.

Ancak bu parçalar tüm eleştirilere rağmen direndi, bugünlere kadar geldi. Bir Macar düğününü sanat müziği parçaları olmadan hayal etmek mümkün bile değildir. Macar radyosunun tam öğle saatlerinde başlayan “şarklı yemek programı” radyonun en çok dinlenen programlarından biri olagelmiştir. Taşrada çok yerde öğle yemeği tam da bu programla başlar.

Yabancılar açısından ise çoğu kez Macar sanat müziği Macar müziğiyle özdeşleşir. Çünkü pek çok restoranda turistlerin sık sık karşılaştıkları Çingene müzik grupları bu tür müzik çalarlar.

Macar sanat müziği şarkılarının sevenleri kadar sevmeyenleri de çoktur. Ancak şurası inkâr edilemez ki, bugün artık hungarikum olan bu müzik tarzı da hayatta yeri olan Macar değerlerinden biridir.

Türkinfo

Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.