Macar kökenli Amerikalı fotoğraf sanatçısıdır. Modern fotoğrafçılığın atası olarak bilinir. Manzara ve doğa fotoğrafçılığından, Şehir ve insan fotoğraflarına, portreden anlık resimlere kadar her alanda yenilikler yaratmış, ekol oluşturmuştur. Açı tasarlayarak çekilen fotoğraflardan, hayatın önemli ve tuhaf ayrıntılarına kadar fotoğraflamadığı alan yoktur. “Önemli olan fotoğrafın çekildiği andır. O zaman neyi gördüğümüz ve göstermek istediğimiz önem kazanır. Herkes bakar, ama herkes göremez” der bir röportajında.
Budapeşte’de Yahudi kökenli bir ailede Andor Kertész adıyla doğmuştur. Babası muhasebecidir. On beş yaşında babasını kaybedince, taşradaki akrabalarının yanına taşınmıştır. Orada tavan arasındaki odasında tesadüfen eline geçen bir gravürler kitabını incelerken fotoğrafçı olmaya karar verdiğini söyler.
Liseden sonra eğitim için Budapeşte’ye geri döner ve Borsa’da çalışmaya başlar. Ama hisse senetleri ve değerli kâğıtlar onu hiç mi hiç ilgilendirmemektedir. Varsa yoksa kitap desenleri ve fotoğraflar! Biraz para biriktirdikten sonra bir fotoğraf makinesi satın alır ve ailesinin kesinlikle karşı çıkmasına rağmen şehirdeki Romanların ve kenar semtlerde yaşayan köylülerin fotoğraflarını çekmeye başlar.
Birinci Dünya Savaşı çıktığında askere yazılır. Savaşta da fotoğraflar çekmeye devam eder. Savaşan askerilerin günlük yaşantılarını kaydeder. Galiçya’daki savaşlar sırasında elinden yaralanır ve cephe gerisine gönderilir. Tedavisi sonrasında Estergon havuzundaki rehabilitasyonu esnasında çektiği “su altı” fotoğraflarıyla ün kazanır.
O dönemdeki fotoğraflarda kendisi, kardeşi Jenö ya da sevgilisi Erzsébet sık sık model olarak görünür. Silüet ve profil fotoğraflarını dener. Bazı fotoğrafları artık soyut resim tarzındadır, ama kendisi o dönem daha bunun farkında değildir.
1923’de bir fotoğraf yarışmasında bir fotoğrafı ikincilik ödülüne layık görülür, ama bunun için fotoğrafında bazı değişiklikler yapması gerekmektedir. Reddeder. Bu nedenle de sadece takdir sertifikası verilir.
O yıllar Macaristan’da Yahudilere karşı ayrımcılığın yasal destekler de kazandığı yıllardır. Yahudi yasaları nedeniyle pek çok kapının önünde artık kapalı olduğunu fark edince bir fotoğraf sanatçısı olarak serbestçe yaşayabileceği başka koşullar aramaya başlar. 1925’de Paris’e göç eder. Sokak fotoğrafçılığına başlar. Ancak fotoğraf makinesi çalınınca ancak 3 yıl sonra bir yenisini alabilir. 35 mm Lecia fotoğraf makinesi kullanır ve ölünceye kadar da bu makinesinden ayrılmaz.
Paris o yıllarda avantgard sanatın merkezidir. André Kertész bu ortamda sanatçıların günlüğünü tutan bir sanatçı haline gelir. Picasso, Piet Mondrian, Marc Chagall, Calder, Brassaï, Eisenstein ve başka bir çok sanatçı onun çektiği fotoğraflarla Avrupa basınında yer almaya başlar.
O tam anlamıyla bir sokak fotoğrafçısıdır. Sanatçıları doğal haliyle çeker ve sokaklarda anlık fotoğraflar yakalamaya çalışır. Stüdyo fotoğrafı çekmez. Bir sanatçı olarak etkisi Brassai, Robert Capa ve Cartier-Bresson gibi sanatçıların eserlerinde görülür.
İlk gençlik yıllarının sevgilisi olan Erzséber Salamon ile Paris’te evlenir. 1936’da Avrupa’da giderek güçlenen Yahudi karşıtlığı nedeniyle Birleşik Amerika’ya göç eder. Orada reklam sektöründe çalışmaya başlar. 1944 yılında Amerikan vatandaşı olur. On dört yıl boyunca Home and Garden dergisinde çalışır. Ünlülerin konutlarını görüntüler. Bu duruma bir türlü alışamamaktadır. Kendi yeteneğinden de şüphe etmeye başlamıştır.
1964’de açılan bir sergi, Amerikan sanat dünyasına bir bomba gibi düşmesine neden olur. Sergide sanatçının Macaristan ve Paris yıllarındaki çektiği fotoğrafları da sergilenmektedir. Bu serginin ardından Amerikan sanat çevresinin gözdesi haline gelir. Dünyanın pek çok yöresinde sergiler, para kazanır ve özel işler de yapmaya başlar. Siparişler üzerine özel magazin fotoğrafları da çeker. Pek çok kez Paris’e geri dönse de artık evi New York’tadır.
1948-1984 yılları arasında beş kez Macaristan’ı ziyaret eder. Son Macaristan ziyareti esnasında 120 fotoğrafını Szigetbecse kasabası Kertész Müzesine bağışlar. 1977’de karısının ölümünün ardından yalnızlığa çok tahammül edemez ve evinden hiç çıkmamaya başlar. Fotoğraf çekse de artık fotoğraflarını evinin penceresinden çekmektedir. 28 Eylül 1985’te de hayata veda eder. Vasiyetinde 100 bin negatifini ve tüm mektuplaşmalarını Fransa devletine bırakmıştır.
Eserleri Kecskemet Fotoğraf Müzesi, Amerikan Müzeleri, ve Nem York’taki André and Elizabeth Kertész Foundation tarafından sergilenmektedir.
André Kertész dünyada modern fotoğraf sanatının öncüsü olarak kabul edilir. Adı 2002 yılında keşfedilen bir gezegene ve 2008 yılında da Merkür’deki bir kratere verilmiştir.
Türkinfo
Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.