Macar Kültür Merkezi’nde “Edebiyat Pikniği” düzenlendi

– Macar edebiyatı, yayıncılığı ve çeviri faaliyetlerinin tanıtıldığı “Edebiyat Pikniği” etkinliği, Liszt Enstitüsü-Macar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi-

Macar edebiyatı, yayıncılığı ve çeviri faaliyetlerinin tanıtıldığı “Edebiyat Pikniği” etkinliği, Liszt Enstitüsü-Macar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

“2024 Türk-Macar Kültür Yılı” kapsamında gerçekleştirilen etkinliğe katılan Erdelyi Szalon Yayınevi’nin sahibi Attila Zoltan Kovacs, “Macaristan’da Yayın Dünyası” başlıklı bir sunum yaptı.

Macarcadan Türkçeye çevirisi yapılan eserlerin çoğunlukla Macar klasikleri olduğunu aktaran Kovacs, bu eserler dışındaki çeviri faaliyetlerinin ise oldukça az olduğunu söyledi.

Kovacs, Macarcadan Türkçeye yapılacak çevirilerde zorunlu olarak bir seçme işlemi yapmak zorunda kaldıklarının altını çizerek, şu bilgileri verdi:

“Macar edebiyatı çok zengin bir edebiyattır. Bu eserlerin tamamını çevirmek ise tahmin edeceğiniz üzere imkansız. Burada çevirisi yapılacak eserlerden kastım, son 150 yılda yazılmış modern eserler. Daha eski tarihlere gidecek olursak mesele giderek daha fazla zorlaşacaktır. Bu eserlerin çevirisini yapmak için dönemin Macarcasını da çok iyi bilen özel çevirmenlere ihtiyaç vardır. Bu çevirmenleri bulmak çok zor. Ayrıca piyasada rağbet gören modern edebi ürünler olduğu için kendimizi son dönemle sınırlandırmak zorundayız.”

– “Şu anda Türkiye’de ne kadar Macarca eser varsa Macaristan’da o kadar Türkçe eser var”

Macar edebiyatı içinde çok az sayıda yazarın yurt dışında eserlerinin çevrildiğini sözlerine ekleyen Kovacs, “Yapılan çevirilerden dolayı yazara ne yazık ki çok iyi bir telif de ödenemiyor. Yazara kalan sadece eserinin tanıtılması oluyor. Şu anda Türkiye’de ne kadar Macarca eser varsa Macaristan’da o kadar Türkçe eser var. Macaristan’da Türk yazarlara ilişkin yapılan araştırmalarda Macar okurların Türk yazarları bilmediğini görüyoruz. En iyi bilinen Türk yazar ise Orhan Pamuk.” ifadelerini kullandı.

Attila Zoltan Kovacs, Macar edebiyatının da dahil olduğu Orta Avrupa ülkeleri arasında da çeviri faaliyetlerinin çok iyi bir durumda olmadığını vurgulayarak şunları kaydetti:

“Ne yazık ki karşımızda küçük bir piyasa var. Söz konusu ülkelerin dünya piyasasında büyük bir yere sahip olması için birlikte hareket etmesi gerekiyor. Ama bu da oldukça zor çünkü arka planda edebiyattan daha çok siyaset önemli bir rol oynuyor. Ne yazık ki devlet desteği olmazsa çeviri faaliyetini sürdürmek neredeyse imkansız.”

Türkiye’den Macar edebiyatı üzerine çalışan araştırmacı bulmakta zorlandıklarını aktaran Kovacs, sene sonuna kadar yapılacak çeviri faaliyetiyle toplam 12 eserin Türkçe’ye kazandırılacağını söyledi.

– “Bartok Anadolu’ya geldiğinde Macar folklorunun asıl mirasının burada olduğunu görmüştü”

Etkinlikte Macar besteci, etnomüzikolog, piyanist Bela Bartok’un hayatını anlatan “Bartok’un İzinde” belgeselinin Türkiye prömiyeri de gerçekleşti.

Yapımcı Csaba Farkas da AA muhabirine yaptığı açıklamada, belgesel için öncelikle Macaristan’ın ünlü folklor araştırmacısı ve “Anadolu’da Bartok’un İzinde” eserine imza atan Janos Sipos ile görüştüğünü belirterek, “Sipos’a, Bartok’un Türkiye’de geçirdiği zamanları anlatan bir belgesel yapmak istediğimi söyledim. Kendisi bu fikrime oldukça olumlu bir şekilde yaklaştı. Belgeselin draftını hazırladım. Daha sonra ise Türkiye’ye gelerek bir süre araştırma yaptım. Bartok’un asıl amacı Macar kültürünün kaynaklarına ulaşmaktı. Bunun için birçok yeri ziyaret etti. Bartok Anadolu’ya geldiğinde Macar folklorunun asıl mirasının burada olduğunu görmüştü. Bu yüzden benim de en çok merak ettiğim nokta, Bartok’un hem yaşadığı hem de ziyaret ettiği yerlerin son haliydi.” şeklinde konuştu.

Belgeselin Türkiye’deki çekimlerinin 11 gün sürdüğünü kaydeden Farkas, “Belgeselimizin Macaristan prömiyerini yaptık. Bunun yanı sıra önemli bir festivale katıldık. Her iki etkinlikte de Türkiye’den gelen misafirlerimiz vardı. Onların belgeseli izlediklerinde oldukça iyi duygular hissettiğini gördüm. Filmimizin bugün de Türkiye prömiyerini yapacağız. Umuyorum buradaki izleyiciler de benzer duyguları paylaşır.” dedi.

– “Bu hızlı çağda özellikle gençlerin Bartok’un hayatını merak etmelerini sağlayabilirsek çok mutlu olacağız”

Yönetmen Kalman Kazsmer, Bartok’un Türkiye’ye yaptığı ziyaretin çok fazla bilinmediğini ve Macar folklorunun geçmişiyle ilgili yaptığı ziyaretlerde kendisini en fazla Türkiye’de rahat hissettiğini dile getirdi.

Bartok’un Türkiye ziyaretinde buradaki halkın hayatını tüm detaylarıyla araştırdığına dikkati çeken Kazsmer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O, burada düğünlerden tarlada çalışanlara kadar insanların yaşamını görmeye ve anlamaya çalıştı. Bartok ancak bunu yapabilirse halkın kültürünü tam olarak anlayabileceğini biliyordu. Biz de onun bu önemli hayat hikayesini filmimizle tekrar gün yüzünü çıkarmak istedik. Belgeselde, birbiriyle Bartok’un eserleri üzerinden tanışan Türk ve Macar iki genç var. Onlar Bartok’un bu gezdiği rotayı 100 yıl sonra yeniden geziyor. Bu hızlı çağda özellikle gençlerin Bartok’un hayatını merak etmelerini sağlayabilirsek çok mutlu olacağız.”

Yoğun bir katılımın gözlendiği etkinlik, Erdal Şalikoğlu ve Ferda Ereren’in, Bartok’un Anadolu derlemeleri ve Macar varyantlarını seslendirdiği konserle sona erdi.