Ernö Nemecsek ya da Gezi Parkı Çocukları

Ernö Nemecsek’in tıpkı aritmetikteki 1 rakamı gibi olduğunu düşünüyorlardı. Çarpsan da, bölsen de söz konusu işlemde durumu değiştirmezdi. Gezi’nin “şaşırtan” gençleri için de bugüne kadar böyle düşünülmüyordu.

Gezi direnişinin başından beri herkes “şaşırtan” gençleri konuşuyor. Onlara şimdiye kadar nasıl baktıkları konusunda özeleştiri yapıyorlar haklı olarak. Önyargılar ve etiketler raflara kaldırılıyor. Bu durum çocuk edebiyatının unutulmaz karakteri Ernö Nemecsek’i getiriyor akıllara. Nasıl mı? 20. yüzyıl Macar edebiyatının en önemli üç eserinden biri olan Pál Sokağı Çocukları’nın mücadelesi, Gezi mücadelesiyle örtüşüyor da ondan.

Pál Sokağı’nın yoksul çocukları, arsalarını Kızıl Gömlekliler adlı zengin çocuklarına kaptırmamak için her şeylerini ortaya koyuyorlardı. Çünkü, Budapeşte çocukları için boş arsa, bozkır, çayır demekti. Binalarla çevrilen bu bir karışlık toprak onlar için sonsuzluk ve özgürlük anlamına geliyordu. Oyun oynadıkları arsayı kaybetmemek için büyük bir mücadeleyi göze alan bir grup çocuğun öyküsünde, biri, diğerlerinden öne çıkıyordu kuşkusuz: Ernö Nemecsek. Onunla ilgili fikirleri kitaptan alıntılayalım: “Nemecsek’i kimse dikkate almazdı. Tıpkı aritmetikteki 1 rakamı gibiydi! Çarpsan da, bölsen de söz konusu işlemde durumu değiştirmezdi. Kimse ona ilgi göstermezdi. Çapsız, zayıf bir oğlancıktı.” Gezi direnişinin gençleri için böyle düşünülmüyordu bugüne kadar. Oysaki Ferenc Molnár’ın ölümsüz karakteri olayların gidişatını değiştiriyor, korkusunu yeniyor, özgürlüğünü hiçbir şeye değişmiyordu, tıpkı Gezi direnişçileri gibi. Nemecsek’in gösterdiği mücadeleyi kimse ondan beklemiyordu aslında, tıpkı bugün Gezi’den beklenmediği gibi.

2013-06-14
Radikal-Burcu Aktaş