Aldılar elimizden güzeller güzeli nazlı Budin’i. Yakın tarihimizde derin izler bırakan, travmatik bir ayrılık hikâyesi yaşayıp, türkülerle uğurladığımız o güzel diyarlardan biri: Macaristan. Orta Avrupa rotasının, büyüleyici mimarisi, köklü tarihi, sokakları, köprüleri, insanları ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken en turistik noktası. Başkent Budapeşte’den başlayarak gezilmeye değer şehirler barındıran Macaristan, Tuna Nehri’yle hayat bulmuştur. Tuna sanki yüzyıllar boyunca Macaristan’ı emziren bir anne gibi çağıldamış durmuş.
Macaristan’ı adımlamaya doğal olarak Budapeşte’den başlıyoruz. Yeryüzünün en güzel şehirlerinden biri burası. Buda su, Peşte ateş. Su ve ateşin birleştiği eşsiz bir dengenin ortasındayız. Budapeşte’ye kaçıncı gelişiniz olursa olsun, bu şehir her seferinde başka bir sırrını açmaya hazır olarak bekliyor misafirlerini. Öyleyse Buda Kalesi’ni (Buda Palace) gezip, terasından uzun uzun Budapeşte manzarasına bakmalıyız öncelikle. Ardından uzaktan Tuna’yı izleyen, o göz kamaştırıcı ihtişamıyla Parlamento Binası’nı ve Tuna Nehri’nin üzerinde uzanan Chain Bridge’i (Zincir Köprü) ziyaret ederek, bir günbatımının ayrıntılarını yakalayabiliriz. Balıkçı Tabyası’ndan Budapeşte’nin ışıklı gece manzarasının görülesi bir güzelliğe sahip olduğunu söylemeye gerek yok. Kahramanlar Meydanı, Terör Evi Müzesi, Gellert Tepesi ve Opera Evi’ni görmeden zaten Budapeşte gezisi tamamlanmış olmaz. Ve bu güzel kadronun ileri uçtaki ikilisi; Şehir Parkı Varosliget ve Gül Baba Türbesi’dir. Bu ikiliyi görmeden nazlı Budin’den dönülmez.
Terör Evi (Macarca: Terror Háza), Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de bulunan bir tarih müzesi. Müze, 24 Şubat 2002 tarihinde kurulmuş olup 20. yüzyılda Macaristan’daki faşist ve komünist rejimlerle ilgili sergiler içeriyor. Aynı zamanda müze, binada gözaltına alınan, sorgulanan, işkence gören veya öldürülenler de dahil olmak üzere bu rejimlerin kurbanları için bir anıt işlevi görmekte.
Macaristan Elleri
Başkent’in ihtişamlı güzelliğinden ayrılıp, bir Macar masalına kırıyoruz direksiyonu, tarihi dokusuyla dikkat çeken Debrecen’deyiz. Macaristan’ın ikinci büyük şehri burası. Kossuth Meydanı, Büyük Reform Kilisesi ve Deri Müzesi görülmesi elzem üçlü Debrecen triosu. Ülkenin kuzey sınırındaki, Macar Krallığı ile Osmanlı izlerinin baskın olduğu Estergon şehrine, yalnızca Estergon Kalesi ve Estergon Bazilikasını görmek için bile gelinir aslında ve bir Tuna kasabası olan kalesiyle meşhur Vişegrad’a uğramadan olmaz. Barok şehir Eger ise, tarihi, kültürü ve kaplıcalarıyla turistlerin uğrak noktası. Eger’de Torok Kori Minaret (Osmanlıdan kalma minare) gibi güzel bir sürpriz bekliyor bizi.
Macaristan’ın en eski üniversitesinin kurulduğu Pecs şehrini, Yakovalı Hasan Paşa Camii ve Gazi Kasım Paşa Camii gibi iki simge mekândan başlayarak gezmek mümkün. Çiçeklerin şehri unvanıyla anılan Kapoşvar, Macar rotalarında çok bahsedilmeyen, sakin, küçük, güzel bir yer. Anıtlar şehri Sopron ise, en farklı havaya sahip Macar şehri sayılır. Ve bunlar Macaristan’ın adımlamakla bitmeyen güzelliklerinden bir kesit yalnızca.