Rönesans sanatçılarının kullandığı algı illüzyonu ’anamorfik tekniğin’ çağdaş yorumcusu Istvan Orosz, Türkiye’de. Macar sanatçının 30’dan fazla çalışmasının yer aldığı sergi, izleyiciyi perspektif oyunlarıyla karşı karşıya bırakıyor.
Algı illüzyonları akımın en önemli temsilcilerinden kabul edilen Istvan Orosz’un, gravür, yağlıboya ve üç boyutlu ahşap çalışmalarının yanı sıra baskı, animasyon filmleri ve karakalem işleri de bulunuyor. Uluslararası pek çok müze ve koleksiyonda eserleri bulunan Istvan Orosz aynı zamanda Pannónia Film Studio’da yönetmen, University of West Hungary’ da öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürüyor.
Güler Sanat’ın düzenlediği sergi ile izleyici, sanatçının eserlerinde kullandığı geometrik ve matematiksel unsurlar sayesinde, görsel algısının perspektifle nasıl değiştiğini gözlemleme fırsatı buluyor. Istvan Orosz, sergide yer alan anamorfik çalışmalarında, Yunancada yeniden dönüşüm anlamına gelen ’Anamorphosis’ kavramını yorumluyor. Perspektif ile oynayarak yarattığı imajları, kavisli bir ayna yardımı ile sadece bir açıdan bakıldığında görünür kılan Orosz, izleyiciyi saklı gerçek olgusu ile karşı karşıya bırakıyor.
Istvan Orosz’a eserlerinde uyguladığı anamorfoz ve Ankara Güler Sanat’taki sergisini ve Türk sanatseverinden beklentisini sorduk.
Siz Anamorfoz tekniğini çağdaş sanatta yorumlayan sanatçılardan birisiniz. Bize biraz bu teknikten söz eder misiniz?
Anamorfoz genellikle perspektif ile uğraşırken ortaya çıkan bir teknik. Aslında perspektifin abartılması ya da hızlandırılması. Görüntünün büyük bir çarpıtmaya uğrayarak ve ancak özel bir metotla, belirli bir açıdan ya da yansıtıcı yüzeylerin yardımıyla anlaşılabileceği bir teknik. Bu teknikte benim geliştirmeye çalıştığım çarpıtılan görüntüye bağımsız bir anlam kazandırmak ve birbirini tamamlayan ya da birbirinin tamamen zıttı olan iki görüntü ortaya çıkarmak oldu. Ben aslında perspektif okudum. Aynı zamanda bunların Fransa’da örneklerini gördüm. Ve kullanmaya başladım. Anamorfoz için tarihle ve felsefeyle ilgilendim.
Tarih ve felsefeyi nasıl kullandınız?
Benim annem ve babam da öğretmendiler. Biri edebiyat ve tarih öğretmenidir. Özellikle tarihe konuya ilgim buradan geliyor. Bir çalışmaya başladığım zaman ve konusun tarihi bir konu teşkil ediyorsa okuma yapıyorum. Bir eser hazırlarken çok sayıda taslak hazırlıyorum, araştırma yapıyorum. Ben matematikçi değilim ama bu noktada matematik bilmek de gerekli. Anamorfoz kullanma çok eski bir tarz, 17. yüzyıldan bu yana kullanılıyor. Ama ben hem silindirik aynalar kullanıyorum hem de farklı açılardan bakarak anlaşılabilecek bir konuyu ele alıyorum. Silindirik aynaları ilk kez ben kullanmıyorum ama benim yeniliğim silindirik ayna olmadan da anlamlı bir eser koymam. Marcel Duchamp’ın bir sözü var: “Bir eserin her zaman iki sahibi vardır. Biri yapan bir de izleyen kişi” der. Ben izleyen kişiye özellikle vurgu yapıyorum. Arasın bulsun istiyorum benim vermek istediğimi. Esere farklı açılardan bakıldığında farklı anlamlar bulabilsinler istiyorum. Ancak bulamasalar bile ekstra anlamı, önlerindeki çalışmam da bir eser olarak anlamlı olsun. Ben sanata başladığımda Macaristan’da yasaklar vardı. Belki de bilinçsiz olarak çalışmalarımda hep bir ikinci veya gizli anlam vermeye çalıştım. İzleyiciyi zorlamaktan keyif almaya başladım.
Çalışmalarınızda Edgar Allan Poe, Dürer, Einstein, M.C Escher, Shakespeare, Velazquez gibi ünlü sanatçı, yazar ve bilim adamlarının isimlerini görüyoruz. Bunun nedeni nedir?
Bu isimlerin dünya görüşleri, felsefeleri beni çok cezbetti. Yaptıkları, ortaya koydukları işlerden çok etkilendim. Hatta onlara ait bazı fikir ve düşüncelerin benim olmasını isterdim. Bu durum zaman zaman canımı sıkmıyor değil…
1989’da Macaristan’da rejim değişikliğine anlatan ’Yoldaşlar bitti’ adlı poster çalışmanız bütün ülkeye yayıldı ve bir gecede tüm Macaristan sokaklarına asıldı. Sembol oldu. Bu sizin için sürpriz miydi?
Ben bu sürece katkıda bulunmak istemiştim ama aslında eserimin kullanılacağını bilmiyordum. Ama çok sevindirici oldu. Aslında o dönem için böyle bir tasarım çok riskliydi. Bir gecede eserimin ünlü olacağını tahmin etmemiştim. Sovyet ordusu mesajı almış diye düşünüyorum, çıktılar bizim ülkemizden. 1956 devrimindeki “Ruslar Evinize Gidin” sloganını çağrıştırdığı için posterin etkisinin arttığını düşünüyorum. İnsanlara 1956 yılında gaddarca bastırılan devrim ile 1989 yılında bir bağ kurmasını sağladı. Bu poster Amerika’da Time dergisinde yayımladı.
Türk sanatseveri anamorfoz tekniğini beğenecek mi?
Türkiye ’ye daha önce birkaç kez gelmiştim. Grafik tasarımcı olarak sergilerim olmuştu. Ve ilgi gösterilmişti. Bu kez de ilgi bekliyorum. Anamorfoz kaynak olarak Hıristiyanlıkla ilgili olarak görünse de bence Türk sanatseverinin de ilgisini çekebilecek bir teknik. Bence anamorfozun Avrupa’dan tüm dünyaya yayılması, örneğin ta 17. yüzyılda Çin’de ortaya çıkması tesadüf değil. Misyonerler, seyyahlar gittikleri yerlere taşıyorlar. Yine Osmanlı sultanlarından biri, sanırım Sultan Ahmed ciddi bir sanat koleksiyoneriydi. Koleksiyonunda anamorfoz örnekleri de vardı. Şunu da eklemeliyim: Türk sanatının önemli parçalarından hat sanatında geometri ve saklı anlamlar kullanılıyor. Bazen bir insan figürü veya başka figürler yazının içine gizleniyor. Bunlar da beni çok etkiliyor ve duygulandırıyor.”
Orosz’un, anamorfik tekniğin yanı sıra optik illüzyonları, var olmayan objeleri, imkansız mimariler ile çift anlamlı imgeleri kullandığı farklı çalışmalarının yer aldığı ’Master of Deception’ sergisi 20 Şubat’a kadar Ankara Güler Sanat’ta izlenebilecek.
2014-01-04
radikal