„Tarihin en karanlık dönemlerinde bile içimizde bir ses vardır: bu ses insan olmamızı, insan kalmamızı öğütler. Bu film işte bu ümitle hazırlandı”
Yabancı dilde en iyi film dalında Oscar ödülünü kazanan László Nemes Jeles’in konuşmasında en önemli mesaj buydu.
35 yıl sonra Macaristan’a Oscar’ı getiren film NAZİ ölüm kamplarında, gaz odalarında öldürülen Yahudileri toplayıp cesetleri yakma işinde çalıştırılan bir Yahudi’nin sıra dışı öyküsünü anlatıyor.
Nerede olursa olsun insan kalabilmenin zor, ama onurlu mücadelesini konu alan filmin bu yıl Oscar ödülüne layık görülmesi, doğal olarak Macaristan’da büyük sevinçle karşılandı.
Okullarda da gösterilmesi planlanan film, aslında anti -semitizmin ve yabancı düşmanlığının yükseldiği şu dönemde belki de toplumsal barışa hizmet eden en önemli kazanımlardan biri olacak.
Macar yönetmen László Nemes Jeles, ilk filmi olan Saul’un Oğlu’yla geçen yıl Oscar’a kadar da pek çok ödül kazanmıştı.
Türkinfo
İlginç bir film,Film Macarlarla ilgili değil, Yahudi-İbranilerle ilgili