Tarihi izlerine baktım, bugüne ve geleceği düşündüm…

PARLAMENT

Orta Avrupa’da ilk akla gelen başkentler Prag ve Viyana… Her ikisini de gezdim, gördüm… Ama dünkü gözlemimden sonra anladım ki Budapeşte de an az Prag ve Viyana kadar ilk akla gelmeyi hak ediyor. BUDAPEŞTE- Önceki gün geldiğim Budapeşte’den sizlerle paylaşmak için izlenim edinmem gerekiyordu. Dün fırsatını yakaladım ve Budapeşte’yi çabuk da olsa bir gezdim. İlk geldiğim gün bana çok sıradan bir şehir izlenimi vermişti. Önceki akşam yemeğine giderken şehri geceyi karşılarken gördüm… Otele dönerken ise karanlığın içinde aydınlatılmış tarihi dokunun şehre inanılmaz bir güzellik kattığını fark ettim. Dün de gündüz gözüyle gezdim. Tarihi izlerine baktım, bugüne ve geleceği düşündüm… İzlenimlerimi en geniş şekliyle Pazar günü sizlere aktarmak isterim. Bugün birkaç nokta ile yetinmek isterim.

Dün Budapeşte’yi gezerken eski doğu bloku ülkeleri diye tanımlana çok sayıda ülkenin Avrupa Birliği’ne hızlandırılmış bir süreçle neden aldıklarını sorguladım kendi kendime. Daha önce de bu soru aklıma gelmiş ama üzerinde çok durmamıştım. Budapeşte’de sorumn yanıtını buldum sanırım. Sovyetler Birliği ile birlikte Sosyalizm de çöktü. Ama batıdaki korkusu hala silinmedi. Rusya, ideolojik olarak Sovyetlerin mirasına talip olmadı. Ama güçlenerek ABD ve en genel anlamıyla batıya rakip olacağı kaygısı var. Rusya, eski sovyetler birliği modelinde bir büyüme hedeflemiyor. Ama etki alanını geniş tutma eğilimi çok net görülüyor. Sovyetler Birliği çöktükten sonra eski bloğun bir kısmı Avrupa’da bir kısmı ise orta asyada kaldı. Rusya elini çabuk tutmaya fırsat bulmadan, eski doğu bloku ülklerinin Ukrayna hariç neredeyse ötekilerinin tümü Avrupa Birliği genişleme alanı içine alındı. Polonya hariç ötekiler büyük ülkeler değil. Ama şurası da bir gerçek hazırlıklarının kusursuz tamamlamadan AB ailesine alındılar. Bence ana hedef bu ülkeleri AB ailesine dahil etmekten fazla Rusya’nın kontrol alanına girmelerinin önünü tıkamaktı. Avrupa’da batılı ülkeler eski doğu bloku ülkelerini kendi kamplarını çekmeyi başardı. Asya da ise batı başarısız oldu, Rusya oralarda oldukça etkili.

Budapeşte’de çok net olarak komünizm karşıtlığını gördüm. Dünyanın en görkemli parlamento binalarından biri sayılan Macaristan parlamentosunun önünde ortası yırtık bir Macaristan bayrağı dikkatimi çekti. Sordum. Yanıt: “ 1956’da komünizme karşı yapılan devrim sırasında bayrağın ortasındaki komünizm simgesi yırtılıp atılmıştı. Bu yırtık bayrak o mücadeleyi ve başarısız da olsa devrimi anımsatıyor. 1946’da komünizme geçen Macaristan o başarısız devrimde çok evladını yitirmiş, çok değerli insanlar da Macaristan dışına kaçmıştı.” Budapeşte medeniyetlerin buluşma yeridir. Dokuzuncu yüyılda orta asyadan gelenlerce kurulan Macaristan, tarihinin tüm evrelerini sahip çıkmaya çalışırken komünist dönem aynı özen ya da objektiflikle savunulmuyor.


Dün öğrendim dünyanın en büyük ikinci sinagogu Budapeşte’de. New York’taki sinagogun oturma kapasistesi 5000 dolayında, Budapeşte’dekinin ise üç bin dolayında. İkinci dünya savaşında Almanlar tarafında Macaristan’da öldürülen Yahudi kökenli Macarların sayısının 600 bin olduğu ifade edildi. Altı yüz bin kayba rağmen Yahudilerin Macaristan’daki izi sürüyor. Ünlü Sinagogları, katoliklerin çoğunlukta olduğu Macaristan’ın başkent Budapeşte’de çok dikkat çekici konumda. Sırdan bir sinagogdan öte bir misyonla kapılarını açık tuttuğu anlatıldı. … Budapeşte’ye Pioneer’in yeni ürünlerinin tanıtımı için geldim. Bir yana pioneer’in teknolojideki müthiş açılımlarıyla tanışma fırsatı bulurken her bakımdan müthiş zenginliğe sahip Budapeşte’yi görüp tanıma bakımından önemli mesafe aldım. Orta Avrupa’da ilk akla gelen başkentler Prag ve Viyana… Her ikisini de gezdim, gördüm… Ama dünkü gözlemimden sonra anladım ki Budapeşte de an az Prag ve Viyana kadar ilk akla gelmeyi hak ediyor. Günün sözü: Her uygarlık kendi imzasını eserleriyle atar.

Hasan Hastürer, Kıbrıs Gazetesi