Sovyetler Birliği’nden Macaristan’a yaptığı geziler, Nâzım Hikmet için bir ferahlama fırsatı olmuştu her zaman. Hem “Macar Toprağı”nı çok sevmiş, sanki biraz “memleket havası” bulmuştu; 1955’te bir radyo mülakatında şöyle diyordu: “Macar insanları benim insanlarıma daha benziyor. Onun için Macaristan’a geldiğim zaman, biraz da memleketimin güzelliğini, hayırlı günlerini görür gibi oluyorum.”
Sovyetler Birliği’nden Macaristan’a yaptığı geziler, Nâzım Hikmet için bir ferahlama fırsatı olmuştu her zaman. Hem “Macar Toprağı”nı çok sevmiş, sanki biraz “memleket havası” bulmuştu; 1955’te bir radyo mülakatında şöyle diyordu: “Macar insanları benim insanlarıma daha benziyor. Onun için Macaristan’a geldiğim zaman, biraz da memleketimin güzelliğini, hayırlı günlerini görür gibi oluyorum.” Hem de, Stalin rejimiyle ilgili hoşnutsuzluklarını ve sosyalizmin aslında nasıl olması gerektiğini düşünmek ve birileriyle paylaşmak için mekân bulmuştu kendisine…
Nâzım’ın “Macar Toprağı”, şairin 1952-1956 arasında Macaristan’a yaptığı bir dizi ziyaretle ilgili son derece zengin bir malzeme içeriyor. Sunahan Develioğlu, Nâzım Hikmet’in Macaristan’daki ayak izlerini takip ederek zengin bir dokümantasyon, dikkatli gözlemler ve canlı anılar derledi.
Kitapta, Nâzım Hikmet’in ilk kez yayımlanan birçok konuşması yer alıyor: Sosyalizm, toplum ve sanat üzerine, rahat bir lisanla ifade edilmiş, küçük ama güçlü gözlemleri… Ve belki de en hoş sürpriz: Daha önce yayımlanmamış, elde sadece Macarcası bulunan üç şiiri, Nâzım’ın…