2025. Aralık 9.
Türkinfo Blog Oldal 650

Sofranın yıldızları, gulaş, paprika, tokay

tokaji_kepDünyaca ünlü “gulaş”, Macarların millî yemeği ve ülkenin her yerinde sofraları süslüyor. “Paprika” ise, bir çok Macar yemeğinin vazgeçilmez baharatı; her yemeğe lezzet katıyor. Bu yemeklere de, en iyi “Tokay” (Tokaji) şarabı eşlik ediyor.
Macar mutfağı, çeşitli et yemeklerine, mevsim sebze ve meyvelerine, süt ürünlerine ve taze ekmeğe çok yer veren zengin bir gelenek sergiliyor. Aslında, Macar mutfağının gelişim süreci, Macarların uzun tarihleri kadar eski. Önceleri, göçebe Macar kabilelerinin kısıtlı imkânlarına göre şekillenen yemek geleneği, 9.yüzyıl sonlarında Macarların Karpat havzasına yerleşmelerinin ardından komşu halklardan gelen yeniliklerle tanışmış ve giderek bugünkü çeşit zenginliğine ulaşmış.

Tencere yemekleri

Macar mutfağında tencere yemeklerinin özel bir yeri var. Zaten, tencere, bakraç ve kazan gibi yemek pişirme gereçleri, göçler sırasında Asya’dan buralara kadar Macarlarla birlikte gelen malzemeler arasında bulunuyor. Çünkü, bunlar hayatı kolaylaştıran aletler: et, sebze, baharat gibi çeşitli malzemeyi içine koyduğunuz tencereyi, bakraçı ya da kazanı, açık havada yaktığınız ateşin üzerine koyuyorsunuz, birkaç saat sonra yemeğiniz hazır.

Örneğin, ünlü Macar yemeği “gulaş” bu geleneğin ürünü. Genellikle, içinde et ve sebze oluyor, paprika ve başka baharatlarla da lezzeti arttırılıyor. Gulaş için, dana, koyun veya domuz eti kullanılabilir ama en hakikisi sığır etinden yapılıyor. Sebze olarak da havuç, kereviz ve patates eklenmeli. Paprika ve soğan mutlaka olacak; ayrıca sarmısak ya da başka aromatik otlar eklemek isteğe bağlı. Pişirme sırasında biraz sirke eklemek de adetten, ama bazıları şarap koymayı tercih ediyor.

Gulaş, küçük değişikliklerle ülkenin her bölgesinde yapılıyor. Bazı farklılıklar ise yeni bir marka gibi ün kazanmış. Örneğin, içine makarna ve patates koymak yerine, pirinç ve lahana konularak yapılana “Csango Gulaşı” deniyor. “Likocsi Gulaşı” ise, domuz etinden yapılan ve içinde makarna ve patates yerine sadece şehriye olanı. En bilinen bir başkası da, “Szekely Gulaşı”: içinde patates yok, lahana ve ekşi krema var. “Birkagulaş” ise koyun etinden yapılıyor ve kırmızı şarap ekleniyor.

Elbette ki, Macar yemekleri ülkedeki gulaş çeşitleri ile sınırlı değil. Bir çoğu Türk damak tadına hiç de yabancı olmayan pek çok yemek, Macar sofralarından eksik olmuyor. Mesela, nefis bir kıymalı lahana sarması, biber dolması, etli-sebzeli güveç ya da bildiğimiz kapuska, her an karşımıza çıkabilir.

Ama pek aşina olmadığımız yeni lezzetler denemek istiyorsanız, örneğin “Fözelek” ile başlayabilirsiniz. Fözelek, bir nevi sebzeli güveç. Sulu yemek sayılıyor ama aslında pelte kıvamında oluyor. Çeşitli sebzelerin kısık ateşte bir arada pişirilmesi, içine de paprika, soğan, sarmısak ve sirke gibi lezzet verici maddeler katılması şeklinde yapılıyor, köfte veya sosis eşliğinde servis ediliyor. “Pörkölt” ise gulaş’a benziyor ama içinde bol paprika var, patates yok.

Av etlerinin ve balık yemeklerinin de revaçta olduğu Macaristan’ın en ünlü balık çorbası “Halaszle”ye bol acı paprika ekleniyor. “Husleves” ise, sebzeli ve tavuk etli bir çorba. Başta Viyana usulü Şnitzel olmak üzere, Orta Avrupa’ya has bir çok yemeği Macaristan’da da bulmak mümkün. Genellikle sofrada ekmek çok önemli. Ekmeğin buradaki adı “Kenyer”; mutlaka taze olmalı. Ay çöreği ya da krep gibi un mamulleri de çok seviliyor ama en popüler olanının adı, tıpkı Türkiye’deki gibi: “Poğaça”.
Paprika

Macar mutfağına özel bir lezzet veren “paprika”, aslında herkesin bildiği kırmızı biber. Amerika’nın keşfinden sonra, İspanyollar tarafından Avrupa’ya getirilmiş. 16.yüzyıldan beri Avrupa Saraylarında ve seçkin mutfaklarda kullanıldığı biliniyor. Zaten, Macaristan’a da saray mutfakları aracılığıyla girmiş. Önceleri, sadece elit sınıflar tarafından tüketilirken, 19.yüzyılda bütün ülkeye yayılmış, bütün mutfakların gözdesi olmuş.

Kelime anlamı “bibercik” olan Paprika, pişmiş yemeğin üzerine ekilen bir baharat olarak kullanılmıyor. Sıcak ayçiçeği yağına veya hayvansal yağların içine konuluyor ve yemek pişerken aroması her yanı sarıyor. Ama dikkatli olmak lâzım, eğer çok sıcak yağda uzun süre kalırsa, tadı çok acı olabilir.

Bugün, Szeged ve Kalocsa, paprikanın üretim merkezi sayılıyor. Üretimde bir yandan geleneksel yöntemlerin kullanılmasına özen gösterilirken, bir yandan modern makinalar da kullanılıyor. Paprikaların acılık dereceleri hep aynı düzeyde değil. Tatlı paprikadan, çok acı olana kadar çeşitli ürünler var. Renkleri de değişebiliyor. Koyu kırmızı paprika en acı olanı ama, sarı paprika da gözlerinizi yaşartabilir.

Macar şarapları

Macaristan’da şarap kültürü eski bir gelenek. Karpat havzasındaki şarap bölgelerinde, dünyanın en özgün ve kaliteli şarapları üretiliyor. Şarap meraklısı olup da ünlü Tokay (Tokaji) şarabını duymamış olan var mıdır? Bu meyve aromalı, tatlı beyaz şarabın yanında, kırmızı Eğri Bikaver’in (Boğa Kanı) ünü de sınırları aşmış bulunuyor.

Macaristan’da başlıca 7 şarap bölgesi var. Bu bölgeler ayrıca 27 alt bölgeye bölünmüş. Balaton gölünü çevreleyen “Balaton Şarap Bölgesi”, Budapeşte yakınlarındaki “Etyek” alt bölgesi, ülkenin kuzeyindeki “Eğri (Eger) Şarap bölgesi” ve tabii ki, kuzey- doğudaki “Tokay Şarap Bölgesi”, en güzel şarapların üretildiği alanlar.

Bu şarap ülkesinde, doğal olarak, şarap festivalleri de hiç eksik olmuyor. Her yıl düzenlenen yaklaşık 14 kadar festivale yerli ve yabancı turistler neşe içinde katılıyorlar. Yıllık festivallerin biri küçük Sopron kentinde; biri, Türkçe adı Eğri olan Eger’de; ikisi Macar şarapçılığının merkezi sayılan Tokaji’de; diğerleri ise başkent Budapeşte’de gerçekleşiyor.

2014-10-28
diplomat.com.tr

Macar mutfağı

gulyasleves_1Dünyanın en önemli mutfaklarından biri olan Macar Mutfağı renk ve çeşni olarak çok zengin bir mutfaktır. Macarlar mutfakları ile gurur duyarlar.

Mutfağın, Macarların yaşamında büyük önemi vardır. Ayrıca, mutfak, toplumda kişinin sosyal konumunu ve entelektüel düzeyini de belirler.

Macarların yüzyıllardan beri gelen geleneksel yeme alışkanlığı bölgelere göre çeşitlilik gösterir.

Macarlar günde 3 öğün yerler ve onlar 3 öğün yenmeyen bir yaşamı düşünemezler. Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği. Bu öğünlerin önemi şehir ve kırsal kesime göre değişir. Özellikle kırsal kesimde öğle yemeği en önemli öğündür. Geleneklere göre öğle yemeği tam saat 12.00’de yenir.

Şehirde ise çalışma hayatının getirdiği zorunluluklardan dolayı akşam yemeği en önemli öğün haline gelmeye başlamıştır.

Macarlarda yemek yemek bir zevktir. Bu nedenle yemeğe vakit ayırırlar. Özellikle akşamları yemeklerini dışarıda dostlarıyla “Çigan müziği” eşliğinde yerler. Macarlar genellikle bir öğünde 3 çeşit yemek yerler. Bu çeşitlerin en önemlisi çorbadır. Çorbanın Macar Mutfağı’nda çok özel bir yeri vardır. Eskiden kırsal kesimde tarlada çalışanlar yalnızca çorba içerlerdi. Zaten Macar Mutfağı’nın en ünlü çorbası “Gulaş” bu yaşam tarzının ürünü olan zengin bir çorbadır; özellikle tarlada çalışıp, üç çeşit yemek yapmaya vakti olmayanlar için doyurucu özelliğinden dolayı tercih edilir. Macarlar tarhana çorbası da içerler. Buna “Tarhonya” derler. Macarlar tarhanayı Türklerden almışlardır. Orta Avrupa’nın en büyük gölüne “Balaton”a sahip olan Macarlar çok balık yerler. Bunlar özellikle tatlı su balıklarıdır. Ayrıca Tuna Nehri’nden de çok bol miktarda balık avlarlar. Macarların 3 ayrı bölgeye göre hazırladıkları 3 ayrı balık çorbası vardır. Bunlar, Tuna, Balaton ve Orta Macaristan usulleridir. Orta Macaristan usulü yapılan balık çorbası hem en geleneksel hem de en lezzetli olanıdır.

Macarlar patates ve özellikle de taze kesilmiş ev yapımı makarnayı çok yerler. Makarna hem temel hem de yan yemek olarak hazırlanır. Macar Mutfağı ete, sebzeye ve balığa dayanır.

Macar gulaşı et, patates ve sebze, özellikle de Macar kırmızı biberi “paprika” ile hazırlanır. Koyu kırmızı çok tatlı bir rengi olan ve bu rengini yemeğe de veren “paprika” bu mutfağın en önemli baharatıdır. Çorbadan yemeğe, balıktan ete, her besin maddesi ve her yemek çeşidi ile kullanılır. Macarlarda “paprika”nın girmediği tek yemek çeşidi tatlılardır. Macarlar paprika dedikleri zaman, bu hem toz kırmızı biber hem de taze kırmızı biber olabilir. İkisinin farkı, kullanım şeklinden anlaşılır. Yani paprika Macar Mutfağı ile bütünleşmiştir.

Macaristan’da tüm Orta Avrupa Mutfaklarında yaygın olan “Palacsinta” “palaçinta” (krep) tatlı olarak çok yenir. Özellikle içine dövülmüş ceviz ve toz şeker serperek yedikleri palaçinta tüm Macaristan’da çok yaygındır. Bazen palaçintayı taze peynir, toz şeker ve cevizle hazırlayıp fırında bir iki dakika ısıtıp servis yaparlar. Bu şekilde palaçintanm içindeki taze tuzsuz beyaz peynir erir ve şeker ve cevizle karışarak nefis bir tat oluşturur.

Macarların en ünlü tatlılarından biri de “Dough nut” dır. Özellikle bir karnaval çöreği olan Donut aslında “Dough nut” yani ceviz veya fındık şeklinde hamur anlamındadır. Orijini Macar olan “Dough nut”, Macar göçmenlerle Amerika’ya gitmiş ve ünlü “Amerikan Çöreği” “Donut” haline gelmiştir.

Macaristan’da Noel Bayramı Hazırlığı

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Noel Bayramı ve yeni yıl kutlamaları için düzenlenen etkinlikler oldukça ilgi çekiyor.

Budapeşte’de Noel hazırlığı- Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Noel bayramı ve yeni yıl kutlamaları için düzenlenen etkinlikler ilgi çekiyor Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Noel Bayramı ve yeni yıl kutlamaları için düzenlenen etkinlikler oldukça ilgi çekiyor.Budapeşte Festival ve Ulusal Turizm Müdürlüğü (BFTK) ile Budapeşte Belediyesinin birlikte gerçekleştirdiği etkinliklerde, şehirdeki birçok meydan ve cadde ışıklandırıldı, Noel ağaçlarıyla süslendi ve üç büyük Noel pazarı hazırlandı. Vörösmarty Meydanı’na kurulan Noel pazarındaki 120 el sanatları standında, el yapımı seramik ve deri objeler, takılar, yerel kıyafetler sergileniyor. Bunun yanı sıra şekerleme, çikolata, sıcak içecekler ve geleneksel Macar yemeklerinin hazırlandığı yiyecek standları, yerli ve yabancı çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor. Meydanda kurulan sahnede amatör müzik grupları verdikleri konserlerde izleyicilere dünyanın çeşitli bölgelerinden derledikleri müziklerden örnekler sunuyor.Çocuklar için de konserler düzenleniyor, projeksiyon gösterisi eşliğinde Noel hikayeleri anlatılıyor, ayrıca interaktif oyunlar, kukla gösterileri ve kurulan çocuk parkı ile Noel bayramı hakkında bilgiler veriliyor.Başkentin çeşitli noktalarında kurulan bağış noktaları ile yardım gönüllüleri maddi sıkıntısı olan insanlara yardımcı olmak amacıyla bağış topluyor. .

Turistik değil imgesel

Macaristan’ın bu yılki Tüyap Kitap Fuarı’nın onur ülkesi olması dolayısıyla düzenlenen etkinlikler 7 Kasım Cuma akşamı Macar Kültür Merkezi’nde bir sergi açılışı ve konserle başladı.
Kültür Merkezi’nin giriş katı ile asma katında yer alan, küratörlüğünü Füsun İpek’in üstlendiği sergi “Büyükkentimiz Budapeşte” ve “Macar Denizi Balaton” başlıklı iki bölümden oluşuyordu. Sergi ülkenin turistik tanıtımını yapmaya değil, bir “Macaristan imgesi” yaratmaya yönelik tasarlanmıştı, sergilenen yapıtların tümünde çağdaş Macaristan’dan görünümlerin yer aldığı dikkati çekiyordu.

Macar Kültür Merkezi yetkililerinin, Macaristan’ın kitap fuarında konuk ülke olmasının iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin gelişmesi açısından önemini vurguladıkları ve bu kapsamda sergiyi de değerlendirdikleri konuşmalarının ardından başlayan konser de giriş katında, sergilenen yapıtların arasında gerçekleşti. Murat Erginol (1. keman), Yaren Budak (2. keman), Beste Tıknaz Modiri (viyola) ve Burak Ayrancı’dan (viyolonsel) oluşan Semplice Quartet gerçekten günün anlamına uygun, özel bir izlence sundu.

İlk yapıt büyük Macar bestecisi, 1940’lı yıllarda Türkiye’de Adnan Saygun’la birlikte halk müzikleri derlemesi yapmış, Türkiye’ye yerleşme isteği gerçekleşmeyince ABD’ye gidip orada ölmüş olan Bela Bartok’un (1881 – 1945) “İki Keman İçin Düetler”iydi. Murat Erginol ile Yaren Budak’ın bazı bölümlerini seslendirdikleri bu yapıtın ardından Burak Ayrancı, Adnan Saygun’un (1907 – 1991) Solo Viyolonsel İçin Partita’sının ilk iki bölümünü çaldı.

Bir başka önemli Macar bestecinin, Ernö Dohnanyi’nin Op.10 Do Majör Keman, Viyola ve Çello İçin Serenad’ından bazı bölümleri de sanatçıların üçünden dinledikten sonra konser Semplice Quartet’in dörtlü olarak seslendirdiği, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda yaşamış olan Mozart’ın K.546 Do Minör Adagio ve Füg’üyle sona erdi.

Konserin benim için en önemli yanı ise Semplice Dörtlüsü’nü tanımak oldu diyebilirim.

Recommendation Widget – powered by veeseo

2014-12-09
Cumhuriyet

16,474FansLike
639FollowersFollow