2024. Kasım 23.
Türkinfo Blog Oldal 619

10 Mayıs 2012 – Antalya’da Macar kültür günü yapıldı

Macaristan Büyükelçisi István Szabó ve Avrupa Birliği Delegasyonu Misyon Şefi Yardımcısı Tibor Varadi’nin de katıldığı “Macaristan Kültür Günü” etkinliği Kepez Belediyesi’nin ev sahipliğinde Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Etkinlik ilk olarak Resim Sanatçısı Nijat Ayvaz’ın “Macaristan’daki Türk İzleri” konulu ve Macaristan Büyükelciliginin “Macaristan’a Bakış” baslikli resim sergisinin açılışı ile başladı

Macaristan Antalya Fahri Konsolosu Bekir Bülend Özsoy’un açılış konuşmasını yaptığı etkinlikte, Macaristan Büyükelçisi István Szabó ve Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü de birer konuşma yaptılar. Büyükelçi István Szabó Türkçe olarak yaptığı konuşmada, iki farklı kültürün aslında tarih boyunca her zaman bir olduğunu ve “Macaristan Kültür Günü“ etkinliğinin bu ortak noktaları ortaya çıkarma fırsatı yarattığını söyledi.

Devamı ve fotograflar>>>

2012-05-17
http://www.turkmacar.org.tr /Haber: Hungarolog Onur Şahin

Attila József: Benim için hava hoş

Benim için hava hoş

Benim için hava hoş, tanrı var ya da yok
Tanrı inandırsın ki inanırdım ona,
Ama o denli boş vaktim de yok.

Eğer yardımcı oluyorsa, yalnızca onun için daha iyi
Eğer yardımcı olmuyorsa daha kötü de olmayacak.
Eğer varsa, daha ne olsun ki şimdikinden
Nasıl olsa daha kötü olamaz,
Eğer varsa. Köpek kadar tenezül etmiyorlar,
Eğer yoksa. Köpek kadar tenezzül etmiyorlar,
Daha iyi de değil, daha kötü de.

Ergeç yoksulun
Yine de delirmesi gerek,
Veya astırması herhangi bir dala,
Eğer aklını başına almazsa
Çünki yoksul burada tanrı,
Dünyayı-yaratan tanrı,
Zengin yalnızca melek
Vah çekişlerimiz vermekte kanat
Ve kıvranan yaradılışta
Neye lazım melek

Sonbahar 1924

Çeviri: Salih Çardak

2014-12-03

Budapeşte

Aylar Ağustos’u gösterip Sziget köyü Obudai adası üzerine kurulunca bir kez daha Budapeşte’nin yolunu tuttuk. Bu sefer #cokgezenlerkulubu olarak şehri, mahallelerini, en trendi ve çekici bölgelerini geçen seneden tanıdığımızdan çok daha efektif gezme şansımız oldu.

IMG_9327

Yazıya girmeden hemen kısa bilgiler vereyim: 

fotoğraf-5

Dil Macarca. Almanca, İngilizce, Latince, İspanyolca, Türkçe bilen biri olarak bildiğim hiçbir dile benzetemiyorum ve kelimeler çok komik anlamsız geliyor. Sabahlara kadar Viragüzlet takıldığınız bir ülke düşünün.

Kur: HUF. Hungarian Forint ya da Macar Forinti. 100 Forint 1 Liradan biraz az gibi bir hesap yapabilirsiniz. (2014 Ağustos) Türkiye’den yola çıkmadan önce Euro alıp orada HUF satın alabilirsiniz. (Orada havaalanıda pasaporttan geçer geçmez %0 komisyon bir dövizci var, şehirdekilerden farklı değil kuru)

Vize: Schengen gerekiyor. Nasıl alınacağıyla ilgili bilgileri için sizi şöyle alacağım.

Taksi ucuz. Taksiye standart gelmiş. Hepsi BKK’ye bağlı. Taksi dergileri bile var. Kapıların üzerinde zaten tarife yazıyor. 15 dakikadan kısa yolculuklarda dakika başına 270, üstünde km başına 480 Forint. Taksiciler de şaşılacak derecede iyi İngilizce biliyorlar. Hatta genelde çok sempatiklerdi özellikle değişik kostümlerle Sziget’e gidip geldiğimiz taksilerde çok eğlendik.

Yerel içki: Palinka ye Fröccs Fröccs içine soda konan beyaz ya da roze şarap. Ben rozesine hastayım. Çok ferahlatıcı. Palinka ise alkol oranı epey yüksek shot olarak içilen bir meyve likörü. Andrassy Utca’dan Liberty Bridge’e yol üstünde önümüze çıkan her barda Palinka shot atarak yürümüşlüğümüz var. Sonuç: epey tatlı bir sarhoşluk.

IMG_9495

IMG_9371

Ben Budapeşte’yi geçen seneye oranla bir yıl içinde çok daha gelişmiş güzelleşmiş gördüm. Gün geçtikçe çirkinleşen, yaşanmaz hale gelen tek şehir İstanbul sanırım. İstanbul’dan ne zaman uzaklaşsam daha rahat nefes alabiliyormuş gibi hissediyorum. Budapeşte’de akşamları Sziget festivale giderek çok güzen 4 gün daha geçirdim.

IMG_9334

Budapeşte’de bu sene daha çok bisiklet yolu olduğunu hissettim. Bir de artık çopu Avrupa şehrinde standart haline gelen belli bir saate kadar ücretsiz bisiklet kiralama istasyonları çok yaygın bir şekilde her yere kurulmuş. Kredi kartından belli bir miktar bloke etme sistemiyle çalışan bu pay as you go tarzı bisikletler yerine Hazal ve Ecemen gibi gidip günlük bisiklet kiralamak da mümkün. Onlar bar olarak da hastası olduğumuz mekan Szimpla’dan kiraladılar. Ama tabii ki 7. bölgede başka kiralamacılar da mevcut.

Processed with VSCOcam with c2 preset

Bizim artık beton yığını olan Taksim meydanı ve bir zamanların ortasında nostaljik tramvayı ve kaldırım taşlarıyla insana yürümesi zevk veren İstiklal Caddesi’nin son halini düşününce Budapeşte’deki meydan düzenlemelerinin, oturma elemanlarının, bisiklet park ünitelerinin ne kadar güzel ve ‘tasarım’ olduğu iyice gözüme çarptı.

IMG_9345

Budapeşte şehircilik olarak gitgide gelişen, zaten biblo gibi nakış gibi binaları, gece hayatı, ruhu olan barları, rengarenk avluları, tasarım dükkanlarıyla her zaman gitmekten keyif alacağım şehirler arasında artık.

IMG_9353

IMG_9342IMG_9259

Yazının sonunda bulacağınız 2013 keşiflerine ek olarak 2014 yazında yeni açılan ya da benim yeni gidebildiğim mekanlarıyla karşınızda Budapeşte:

MÁK bistro Vigyázó Ferenc u. 4

IMG_0112

Michelin yıldızı yok ama Michelin rehberinde tavsiye edilen restoranlar arasında MAK. ‘Michelin’ referansı gözünüzü korkutmasın, bu kalitede bir restorana göre fiyatları uygundan da öte neredeyse bedava. Kendine özgü tarihi bir yapı orjinaline saygı duyularak yenilenmiş, sade atmosferiyle hem gençlerim hem iş adamlarının uğradığı ödül zengini MAK Bistro haline gelmiş.

IMG_0129

3 aylık periyotlarla yenilenen menüde 3 starter, 3 ana yemek, iki tatlı ve ortaya karışık söyleyebileceğiniz ufak lezzetler var. 2 course 2800 (9 Euro) 3 course 3500 Forint (11 Euro). 3 kişi gittiğimiz için menüdeki her şeyi tatma imkanı bulduk. Özellikle yaban havucu çorbası (parsnip velout) ve mantarlı rizotto mutlaka denenmesi gereken lezzetler. Sunumu, kasıntı olmayan ortamı, sempatik çalışanları ile Budapeşte’nin en iyi restoranlarından.

Processed with VSCOcam with c1 preset

Rezervasyon için http://reservation.mak.hu/?lang=en

Matrjoska Kroshka Lónyay u. 9

Processed with VSCOcam with a5 preset

Tuğla üzeri beyaz boyanmış duvarları ile küçük ama ferah bir restorancık ‘Matruşka’. Burada, Macaristan kültürü üzerinde etkilerini görebileceğiniz Ruslara özel lezzetler tadabilirsiniz. Bizim geçen sene Sziget’te tanıştığımız Pelmeni’yi denemek için güzel bir adres. Çorbaları ve soğuk mezeleri de gayet lezzetli.

IMG_9243

Butter Brothers Lónyay u. 22. (Mátyás u.)

IMG_9235

Hızlı bir sandviç yanına da kahve alıp devam etmelik New York Deli’lerini andıran Butter Brothers’da baristalar da epey yakışıklı, kızların dikkatine.

Big Fish Andrassy u.

Cam havuzda yüzen ıstakozlar, buz üzerinde sergilenen taze balık ve deniz ürünleri, self servis sıradında o an seçip tabağınıza gelecek şekilde tasarlanmış konseptiyle Big Fish’te uygun fiyatta şık sunumlu lezzetli balık yiyebilirsiniz.

IMG_9472

IMG_9475

Csarnok Hal Vendéglő Hold utca

Klasik Macar mutfağı için Hold Utca’daki Csarnok Hal’i öneririm. Güzel havalarda dükkanın önüne konan masalarda geleneksel yemekleri yerken sokakta gelip geçeni izlemek de bonus.

Processed with VSCOcam with a2 preset

Kisüzem Kis Diófa u. 2. (Dob u.)

IMG_9427

Beton, çelik ve ahşap gibi nötr malzemeler ve beyaz siyah gri gibi sade renkler arasında L şeklinde iki kanat boyunca uzanan barı ve kocaman mekana hareket katan canlı sarı aksesuarlarıyla, dopdolu çay menüsü, çayların sunumu, kokteylleri ve bir de beton masaların güzelliğiyle Kisüzem VII bölgede gezerken uğranacak bir mekan. İnternet de var!

IMG_9430

fekete Múzeum krt. 5.

Lezzetli kahve, kahve müptelalarına özel kahve aksesuarları, ayaküstü içip gitmelik küçücük dükkan.

IMG_9652

Espresso Embassy Arany János u. 15.

Adı üstünde, espresso elçiliği. Budapeşte’nin hayran olunası eski binalarının içi yine günümüzün tasarım normlarına göre son derece şık şekilde yenilenmiş, içeri girer girmez burnunuza gelen kahve kokusu ve tabii bir de kahve dükkanlarının olmazsa olmazı laptoplu freelancer’lar ile Espresso Embassy’nin Budapeşte’nin en hip mekanlarından olduğunu özellikle belirtmeye gerek yok sanırım.

IMG_9707

Terasz Március 15. tér 2. (Piarista köz)

Tipi boğaz köprüsüne benzeyen Erzsebet ya da Elizabeth köprüsünün kuzeyinde nehre bakan bir terasa atılmış rahat masa sandalyelere kurulup self servis bardan şarabınızı, fröccs’ünüzü sohbet muhabbet edip alıp manzaranın tadını çıkarmak için ideal bir mekan.

Processed with VSCOcam with c1 preset

Design Terminál Erzsébet tér 13.

Altta yüksek tavalı şık restoranı, önünde tasarımın her disiplininden kısa sergilerin yapıldığı kiosku, üst katta konferans salonları ve kolektif çalışma ortamlarıyla yolu tasarımdan geçen herkesin uğrayacağı bir terminal. Şaka bir yana sırf mimarisi için bile görmeye gidebilirsiniz. Ben çok sevdim.

IMG_9376

IMG_9378

Printa Café Rumbach Sebestyén u. 10.

Hem cafe, hem mini bir galeri hem de grafik tasarımların poster olsun t-shirt olsun çeşitli yüzeylere basılıp satıldığı bir tasarım dükkanı. Sevdikleri ve bizim de sevdiğimiz mekanlardan oluşan cool bir de Budapeşte haritası yapmışlar, buradan temin edebilirsiniz. Gitmişken bir de kahvelerini için.

IMG_9398

IMG_9400

K Shop Kiraly U.

Bu dükkanda rengarenk ıvır zıvırlar defterler kalemler ve güzel kartpostallar var. Fiyatlar uygun. Pembe beyaz kağıt pipetleri almadığıma hala pişmanım.

IMG_9392

He unutmadan, adresini yazan takipçilere yolladığım kartpostalları da burdan aldım:)

IMG_9662

Design Shop by Solinfo Király u. 59/b

HAYZuperzozial gibi sevdiğimiz tasarım ofislerinin ürünlerinin yanısıra minik minik aa bu da neymiş dedirtecek bir sürü ıvır zıvır satan bu dükkana tasarım ürün sevenlere tavsiye olunur. Bir giden bana Zuperzozial’in şu muhteşem dokulu flamingolu takımını alsın aklım kaldı <3

részletek: >>>>>

Sofranın yıldızları, gulaş, paprika, tokay

tokaji_kepDünyaca ünlü “gulaş”, Macarların millî yemeği ve ülkenin her yerinde sofraları süslüyor. “Paprika” ise, bir çok Macar yemeğinin vazgeçilmez baharatı; her yemeğe lezzet katıyor. Bu yemeklere de, en iyi “Tokay” (Tokaji) şarabı eşlik ediyor.
Macar mutfağı, çeşitli et yemeklerine, mevsim sebze ve meyvelerine, süt ürünlerine ve taze ekmeğe çok yer veren zengin bir gelenek sergiliyor. Aslında, Macar mutfağının gelişim süreci, Macarların uzun tarihleri kadar eski. Önceleri, göçebe Macar kabilelerinin kısıtlı imkânlarına göre şekillenen yemek geleneği, 9.yüzyıl sonlarında Macarların Karpat havzasına yerleşmelerinin ardından komşu halklardan gelen yeniliklerle tanışmış ve giderek bugünkü çeşit zenginliğine ulaşmış.

Tencere yemekleri

Macar mutfağında tencere yemeklerinin özel bir yeri var. Zaten, tencere, bakraç ve kazan gibi yemek pişirme gereçleri, göçler sırasında Asya’dan buralara kadar Macarlarla birlikte gelen malzemeler arasında bulunuyor. Çünkü, bunlar hayatı kolaylaştıran aletler: et, sebze, baharat gibi çeşitli malzemeyi içine koyduğunuz tencereyi, bakraçı ya da kazanı, açık havada yaktığınız ateşin üzerine koyuyorsunuz, birkaç saat sonra yemeğiniz hazır.

Örneğin, ünlü Macar yemeği “gulaş” bu geleneğin ürünü. Genellikle, içinde et ve sebze oluyor, paprika ve başka baharatlarla da lezzeti arttırılıyor. Gulaş için, dana, koyun veya domuz eti kullanılabilir ama en hakikisi sığır etinden yapılıyor. Sebze olarak da havuç, kereviz ve patates eklenmeli. Paprika ve soğan mutlaka olacak; ayrıca sarmısak ya da başka aromatik otlar eklemek isteğe bağlı. Pişirme sırasında biraz sirke eklemek de adetten, ama bazıları şarap koymayı tercih ediyor.

Gulaş, küçük değişikliklerle ülkenin her bölgesinde yapılıyor. Bazı farklılıklar ise yeni bir marka gibi ün kazanmış. Örneğin, içine makarna ve patates koymak yerine, pirinç ve lahana konularak yapılana “Csango Gulaşı” deniyor. “Likocsi Gulaşı” ise, domuz etinden yapılan ve içinde makarna ve patates yerine sadece şehriye olanı. En bilinen bir başkası da, “Szekely Gulaşı”: içinde patates yok, lahana ve ekşi krema var. “Birkagulaş” ise koyun etinden yapılıyor ve kırmızı şarap ekleniyor.

Elbette ki, Macar yemekleri ülkedeki gulaş çeşitleri ile sınırlı değil. Bir çoğu Türk damak tadına hiç de yabancı olmayan pek çok yemek, Macar sofralarından eksik olmuyor. Mesela, nefis bir kıymalı lahana sarması, biber dolması, etli-sebzeli güveç ya da bildiğimiz kapuska, her an karşımıza çıkabilir.

Ama pek aşina olmadığımız yeni lezzetler denemek istiyorsanız, örneğin “Fözelek” ile başlayabilirsiniz. Fözelek, bir nevi sebzeli güveç. Sulu yemek sayılıyor ama aslında pelte kıvamında oluyor. Çeşitli sebzelerin kısık ateşte bir arada pişirilmesi, içine de paprika, soğan, sarmısak ve sirke gibi lezzet verici maddeler katılması şeklinde yapılıyor, köfte veya sosis eşliğinde servis ediliyor. “Pörkölt” ise gulaş’a benziyor ama içinde bol paprika var, patates yok.

Av etlerinin ve balık yemeklerinin de revaçta olduğu Macaristan’ın en ünlü balık çorbası “Halaszle”ye bol acı paprika ekleniyor. “Husleves” ise, sebzeli ve tavuk etli bir çorba. Başta Viyana usulü Şnitzel olmak üzere, Orta Avrupa’ya has bir çok yemeği Macaristan’da da bulmak mümkün. Genellikle sofrada ekmek çok önemli. Ekmeğin buradaki adı “Kenyer”; mutlaka taze olmalı. Ay çöreği ya da krep gibi un mamulleri de çok seviliyor ama en popüler olanının adı, tıpkı Türkiye’deki gibi: “Poğaça”.
Paprika

Macar mutfağına özel bir lezzet veren “paprika”, aslında herkesin bildiği kırmızı biber. Amerika’nın keşfinden sonra, İspanyollar tarafından Avrupa’ya getirilmiş. 16.yüzyıldan beri Avrupa Saraylarında ve seçkin mutfaklarda kullanıldığı biliniyor. Zaten, Macaristan’a da saray mutfakları aracılığıyla girmiş. Önceleri, sadece elit sınıflar tarafından tüketilirken, 19.yüzyılda bütün ülkeye yayılmış, bütün mutfakların gözdesi olmuş.

Kelime anlamı “bibercik” olan Paprika, pişmiş yemeğin üzerine ekilen bir baharat olarak kullanılmıyor. Sıcak ayçiçeği yağına veya hayvansal yağların içine konuluyor ve yemek pişerken aroması her yanı sarıyor. Ama dikkatli olmak lâzım, eğer çok sıcak yağda uzun süre kalırsa, tadı çok acı olabilir.

Bugün, Szeged ve Kalocsa, paprikanın üretim merkezi sayılıyor. Üretimde bir yandan geleneksel yöntemlerin kullanılmasına özen gösterilirken, bir yandan modern makinalar da kullanılıyor. Paprikaların acılık dereceleri hep aynı düzeyde değil. Tatlı paprikadan, çok acı olana kadar çeşitli ürünler var. Renkleri de değişebiliyor. Koyu kırmızı paprika en acı olanı ama, sarı paprika da gözlerinizi yaşartabilir.

Macar şarapları

Macaristan’da şarap kültürü eski bir gelenek. Karpat havzasındaki şarap bölgelerinde, dünyanın en özgün ve kaliteli şarapları üretiliyor. Şarap meraklısı olup da ünlü Tokay (Tokaji) şarabını duymamış olan var mıdır? Bu meyve aromalı, tatlı beyaz şarabın yanında, kırmızı Eğri Bikaver’in (Boğa Kanı) ünü de sınırları aşmış bulunuyor.

Macaristan’da başlıca 7 şarap bölgesi var. Bu bölgeler ayrıca 27 alt bölgeye bölünmüş. Balaton gölünü çevreleyen “Balaton Şarap Bölgesi”, Budapeşte yakınlarındaki “Etyek” alt bölgesi, ülkenin kuzeyindeki “Eğri (Eger) Şarap bölgesi” ve tabii ki, kuzey- doğudaki “Tokay Şarap Bölgesi”, en güzel şarapların üretildiği alanlar.

Bu şarap ülkesinde, doğal olarak, şarap festivalleri de hiç eksik olmuyor. Her yıl düzenlenen yaklaşık 14 kadar festivale yerli ve yabancı turistler neşe içinde katılıyorlar. Yıllık festivallerin biri küçük Sopron kentinde; biri, Türkçe adı Eğri olan Eger’de; ikisi Macar şarapçılığının merkezi sayılan Tokaji’de; diğerleri ise başkent Budapeşte’de gerçekleşiyor.

2014-10-28
diplomat.com.tr

Macar mutfağı

gulyasleves_1Dünyanın en önemli mutfaklarından biri olan Macar Mutfağı renk ve çeşni olarak çok zengin bir mutfaktır. Macarlar mutfakları ile gurur duyarlar.

Mutfağın, Macarların yaşamında büyük önemi vardır. Ayrıca, mutfak, toplumda kişinin sosyal konumunu ve entelektüel düzeyini de belirler.

Macarların yüzyıllardan beri gelen geleneksel yeme alışkanlığı bölgelere göre çeşitlilik gösterir.

Macarlar günde 3 öğün yerler ve onlar 3 öğün yenmeyen bir yaşamı düşünemezler. Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği. Bu öğünlerin önemi şehir ve kırsal kesime göre değişir. Özellikle kırsal kesimde öğle yemeği en önemli öğündür. Geleneklere göre öğle yemeği tam saat 12.00’de yenir.

Şehirde ise çalışma hayatının getirdiği zorunluluklardan dolayı akşam yemeği en önemli öğün haline gelmeye başlamıştır.

Macarlarda yemek yemek bir zevktir. Bu nedenle yemeğe vakit ayırırlar. Özellikle akşamları yemeklerini dışarıda dostlarıyla “Çigan müziği” eşliğinde yerler. Macarlar genellikle bir öğünde 3 çeşit yemek yerler. Bu çeşitlerin en önemlisi çorbadır. Çorbanın Macar Mutfağı’nda çok özel bir yeri vardır. Eskiden kırsal kesimde tarlada çalışanlar yalnızca çorba içerlerdi. Zaten Macar Mutfağı’nın en ünlü çorbası “Gulaş” bu yaşam tarzının ürünü olan zengin bir çorbadır; özellikle tarlada çalışıp, üç çeşit yemek yapmaya vakti olmayanlar için doyurucu özelliğinden dolayı tercih edilir. Macarlar tarhana çorbası da içerler. Buna “Tarhonya” derler. Macarlar tarhanayı Türklerden almışlardır. Orta Avrupa’nın en büyük gölüne “Balaton”a sahip olan Macarlar çok balık yerler. Bunlar özellikle tatlı su balıklarıdır. Ayrıca Tuna Nehri’nden de çok bol miktarda balık avlarlar. Macarların 3 ayrı bölgeye göre hazırladıkları 3 ayrı balık çorbası vardır. Bunlar, Tuna, Balaton ve Orta Macaristan usulleridir. Orta Macaristan usulü yapılan balık çorbası hem en geleneksel hem de en lezzetli olanıdır.

Macarlar patates ve özellikle de taze kesilmiş ev yapımı makarnayı çok yerler. Makarna hem temel hem de yan yemek olarak hazırlanır. Macar Mutfağı ete, sebzeye ve balığa dayanır.

Macar gulaşı et, patates ve sebze, özellikle de Macar kırmızı biberi “paprika” ile hazırlanır. Koyu kırmızı çok tatlı bir rengi olan ve bu rengini yemeğe de veren “paprika” bu mutfağın en önemli baharatıdır. Çorbadan yemeğe, balıktan ete, her besin maddesi ve her yemek çeşidi ile kullanılır. Macarlarda “paprika”nın girmediği tek yemek çeşidi tatlılardır. Macarlar paprika dedikleri zaman, bu hem toz kırmızı biber hem de taze kırmızı biber olabilir. İkisinin farkı, kullanım şeklinden anlaşılır. Yani paprika Macar Mutfağı ile bütünleşmiştir.

Macaristan’da tüm Orta Avrupa Mutfaklarında yaygın olan “Palacsinta” “palaçinta” (krep) tatlı olarak çok yenir. Özellikle içine dövülmüş ceviz ve toz şeker serperek yedikleri palaçinta tüm Macaristan’da çok yaygındır. Bazen palaçintayı taze peynir, toz şeker ve cevizle hazırlayıp fırında bir iki dakika ısıtıp servis yaparlar. Bu şekilde palaçintanm içindeki taze tuzsuz beyaz peynir erir ve şeker ve cevizle karışarak nefis bir tat oluşturur.

Macarların en ünlü tatlılarından biri de “Dough nut” dır. Özellikle bir karnaval çöreği olan Donut aslında “Dough nut” yani ceviz veya fındık şeklinde hamur anlamındadır. Orijini Macar olan “Dough nut”, Macar göçmenlerle Amerika’ya gitmiş ve ünlü “Amerikan Çöreği” “Donut” haline gelmiştir.

Macaristan’da Noel Bayramı Hazırlığı

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Noel Bayramı ve yeni yıl kutlamaları için düzenlenen etkinlikler oldukça ilgi çekiyor.

Budapeşte’de Noel hazırlığı- Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Noel bayramı ve yeni yıl kutlamaları için düzenlenen etkinlikler ilgi çekiyor Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, Noel Bayramı ve yeni yıl kutlamaları için düzenlenen etkinlikler oldukça ilgi çekiyor.Budapeşte Festival ve Ulusal Turizm Müdürlüğü (BFTK) ile Budapeşte Belediyesinin birlikte gerçekleştirdiği etkinliklerde, şehirdeki birçok meydan ve cadde ışıklandırıldı, Noel ağaçlarıyla süslendi ve üç büyük Noel pazarı hazırlandı. Vörösmarty Meydanı’na kurulan Noel pazarındaki 120 el sanatları standında, el yapımı seramik ve deri objeler, takılar, yerel kıyafetler sergileniyor. Bunun yanı sıra şekerleme, çikolata, sıcak içecekler ve geleneksel Macar yemeklerinin hazırlandığı yiyecek standları, yerli ve yabancı çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor. Meydanda kurulan sahnede amatör müzik grupları verdikleri konserlerde izleyicilere dünyanın çeşitli bölgelerinden derledikleri müziklerden örnekler sunuyor.Çocuklar için de konserler düzenleniyor, projeksiyon gösterisi eşliğinde Noel hikayeleri anlatılıyor, ayrıca interaktif oyunlar, kukla gösterileri ve kurulan çocuk parkı ile Noel bayramı hakkında bilgiler veriliyor.Başkentin çeşitli noktalarında kurulan bağış noktaları ile yardım gönüllüleri maddi sıkıntısı olan insanlara yardımcı olmak amacıyla bağış topluyor. .

Turistik değil imgesel

Macaristan’ın bu yılki Tüyap Kitap Fuarı’nın onur ülkesi olması dolayısıyla düzenlenen etkinlikler 7 Kasım Cuma akşamı Macar Kültür Merkezi’nde bir sergi açılışı ve konserle başladı.
Kültür Merkezi’nin giriş katı ile asma katında yer alan, küratörlüğünü Füsun İpek’in üstlendiği sergi “Büyükkentimiz Budapeşte” ve “Macar Denizi Balaton” başlıklı iki bölümden oluşuyordu. Sergi ülkenin turistik tanıtımını yapmaya değil, bir “Macaristan imgesi” yaratmaya yönelik tasarlanmıştı, sergilenen yapıtların tümünde çağdaş Macaristan’dan görünümlerin yer aldığı dikkati çekiyordu.

Macar Kültür Merkezi yetkililerinin, Macaristan’ın kitap fuarında konuk ülke olmasının iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin gelişmesi açısından önemini vurguladıkları ve bu kapsamda sergiyi de değerlendirdikleri konuşmalarının ardından başlayan konser de giriş katında, sergilenen yapıtların arasında gerçekleşti. Murat Erginol (1. keman), Yaren Budak (2. keman), Beste Tıknaz Modiri (viyola) ve Burak Ayrancı’dan (viyolonsel) oluşan Semplice Quartet gerçekten günün anlamına uygun, özel bir izlence sundu.

İlk yapıt büyük Macar bestecisi, 1940’lı yıllarda Türkiye’de Adnan Saygun’la birlikte halk müzikleri derlemesi yapmış, Türkiye’ye yerleşme isteği gerçekleşmeyince ABD’ye gidip orada ölmüş olan Bela Bartok’un (1881 – 1945) “İki Keman İçin Düetler”iydi. Murat Erginol ile Yaren Budak’ın bazı bölümlerini seslendirdikleri bu yapıtın ardından Burak Ayrancı, Adnan Saygun’un (1907 – 1991) Solo Viyolonsel İçin Partita’sının ilk iki bölümünü çaldı.

Bir başka önemli Macar bestecinin, Ernö Dohnanyi’nin Op.10 Do Majör Keman, Viyola ve Çello İçin Serenad’ından bazı bölümleri de sanatçıların üçünden dinledikten sonra konser Semplice Quartet’in dörtlü olarak seslendirdiği, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda yaşamış olan Mozart’ın K.546 Do Minör Adagio ve Füg’üyle sona erdi.

Konserin benim için en önemli yanı ise Semplice Dörtlüsü’nü tanımak oldu diyebilirim.

Recommendation Widget – powered by veeseo

2014-12-09
Cumhuriyet

16,474FansLike
639FollowersFollow