2024. Kasım 25.
Türkinfo Blog Oldal 24

A Milli Kadın Takımı, Macaristan’ı son anlarda bulduğu golle geçti

A Milli Kadın Futbol Takımı, 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri B Ligi 1. Grup ikinci maçında ağırladığı Macaristan’ı 2-1 mağlup etti.

Kaynak TRT SPOR Facebook – A Milli Kadın Futbol Takımı, 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri B Ligi 1. Grup’taki ikinci maçında Macaristan ile Pendik Stadı’nda karşılaştı.
Bir pozisyonda Milli takım oyuncusu Ebru Topçu (10) ile Macaristan oyuncusu Henrietta Csiszar (3) mücadele etti. ( Hakan Akgün – Anadolu Ajansı )

Türkiye: Gamze Yaman, Ümran Özev, Gülbin Hız (Dk. 88 Eda Karataş), Sejde Aylin Abrahamsson, İlayda Civelek, Ebru Topçu, Meryem Çal, Elif Keskin (Dk. 77 Arzu Karabulut), Miray Cin, Birgül Sadıkoğlu (Dk. 62 Busem Şeker), Yağmur Uraz (Dk. 46 Ece Türkoğlu)

Macaristan: Szöcs, Kovacs (Dk. 46 Nagy), Turanyi, Nemeth, Savanya, Papp (Dk. 89 Süle), Csiszar, Csanyi (Dk. 65 Fenyvesi), Zeller (Dk. 46 Csiki), Szabo, Kajan (Dk. 81 Papai)

Detaylar

Budapeşte’de “Türk-Macar futbol kardeşliği sergisi” açıldı

Türkiye ve Macaristan arasındaki köklü dostluğun simgesi olarak düzenlenen “2024 Türk-Macar Kültür Yılı” etkinlikleri kapsamında, Budapeşte Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde iki ülkenin futbol tarihindeki ortak noktaları anlatan sergi açıldı.

“Yeşil Sahada Kardeşler-Birlikte, Karşılaşmada” isimli sergi, Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçiliği himayesinde, Macaristan Olimpiyatlar ve Spor Müzesi, Gül Baba Türbesi Mirasını Koruma Vakfı ve Macar Kültür Merkezi’nin işbirliğinde hazırlandı.

Açılışa, Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçisi Gülşen Karanis Ekşioğlu, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanlığı Spor Diplomasisi Genel Müdürü İstvan Igloi-Nagy, Budapeşte Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Mustafa Aydoğdu, Macar Spor Müzesi eski müdürü ve serginin küratörü Dr. Lajos Szabo ile çok sayıda futbolsever katıldı.

Sergi, Türk ve Macar futbolunun geçmişten bugüne uzanan hikayesine, iki ülke arasında futbola ilişkin tecrübe ve dostluklara görsel materyallerle ışık tutuyor.

Devamı: TRT Avaz

Zámoly

İNSANLARIN TÜRKÜLERİ KONSERİ

Devlet desteği, sponsor ve dahi iman gücü yerine her zamanki gibi dostluğun dayanışmasıyla gerçekleştirecek, Türkinfo Vakfı olarak on beş yıldan beridir yaptığımız kültürel faaliyetlere bir yenisini daha ekleyecektik.

Parolamız “446A98”di.

Dördüncü ayın, dördünde, saat dörtte değil de altıda, Andrássy caddesi 98’de “İnsanların Türküleri” konseri için bir araya gelecektik. Hazırlıklar sürdü, gün geldi çattı.  Konseri ballandırmazdan önce, “madem Budapeşte’deyiz, kokusu gelsin” kabilinden azcık etkinliğin yapılacağı binadan bahsedeyim:

SARAYIMSI APARTMAN

Konserin yapılacağı 98 numara; günümüzde  MagnetHáz  olarak bilinmekte.  Kent tarihçilerine göre ise; Pallavicini Palota. 

Pallaviciniler İtalya’da asil bir aile. Kökleri 1000 yıl öncesine kadar izlenebiliyor. Ailede çok ilginç kişilikler var. (*) Çeşitli mensupları Avusturya Macaristan İmparatorluğunda yaşamışlar.

İşte bizim konserimizin yapılacağı binanın sahibi de bu aileye mensup bir diplomat. Pek çok yerde görev yapmış, hatta 1906 yılında İstanbul’a sefir olarak atanmış. I. Dünya Savaşı arifesinde ve savaşta Avusturya – Macaristan’ın Osmanlı  devlet adamları ile müzakerelerini yürüten  en önemli isimlerden biri.  Liman von Sanders’in hatırâtında yazdığına bakılırsa ilginç bir kişilik: “Johann Markgrav von Pallavicini eski ekole mensup bir diplomattı. Kendisi her önemli haberi aldığında şaşırmış gibi görünürdü”…

Her dâim şaşırmış numarası yapan kurt diplomat Peşte’nin en nâdide yerindeki bu binanın arsasını da Buda Kalesi’ndeki Sándor Sarayı‘nın mülkiyeti karşılığında alıyor. Sándor Sarayı günümüzde cumhurbaşkanı konutu ve çalışma ofisi olarak kullanılıyor. Diplomat takas sonucu elde ettiği Andrássy caddesindeki  yeni  arsasına 1882 yılında eklektik bir yapı konduruyor. Binanın mimarı da Petschacher Gusztáv.

İlk bakışta saray sanılabilirse de esasen geçmişte de lüks bir apartmandan başka bir şey değilmiş. Orijinal planlarında sarayımsı apartmanımız hepi topu iki daireden ibaret. Oda sayısı ise, daire sayısı ile ters orantılı. Her bir daire on dört oda olarak tasarlanmış. Elbette kiracıları da seçkin kişiler: Ünlü Batthyány ve Széchenyi ailelerinin torunları. Uzun yıllar bu dairelerde oturmuşlar.

Yapı ikinci dünya savaşında hasar görmüş ve sağ kısmı tamamen yıkılmış. Restorasyon gördüğü sosyalist dönemde ise, daireler küçültülerek birçok büro ve salon oluşturulmuş. Bugün salonlar bizim gibi etkinlik yapmak isteyenlere kiraya veriliyor.

KONSERİMİZ AY ÇİÇEĞİ SALONUNDA

Türkinfo’nun düzenlediği “ İnsanların Türküleri” konseri “Ay çiçeği salonunda. Büyükadalı sanatçılar Hannah Berger ve Onur Toparlak birlikte sahne alacaklar.

Hannah Berger müzik kariyerine Macaristan’da başlamış, İstanbul’da sürdürüyor. Her iki ülkede de tanınmış, Urfa’da on binler karşısında türküler söylemiş bir sanatçı. Almanya’da yaşayan bir Türk iş insanıyla evli. Almanya – Türkiye – Macaristan üçgeninde yaşıyorlar.

Onur Toparlak da Türkinfo takipçilerinin yakından bildiği bir isim. Türkinfo’nun 2017 yılında düzenlediği Türk ve Macar şairlerinden “Hey martılar” konseri ile tanıdık onu. Yine  2019 yılında  Cihan – Müge Terlan ile birlikte tümüyle Orhan Veli şiirlerinden oluşan bir  konser vermişlerdi.

Bu defa Hannah ve Onur, Türk ve Macar türkülerinden bir repertuarla karşımızdalar. Sanatçılar programlarına şiir okuyarak başlıyorlar:

İnsanların türküleri kendilerinden güzel,

                           kendilerinden umutlu,

                            kendilerinden kederli,

         daha uzun ömürlü kendilerinden.

Sevdim insanlardan çok türkülerini.

İnsansız yaşayabildim

         türküsüz hiçbir zaman.

Hiçbir zaman beni aldatmadı türküler de.

Türküleri anladım hangi dilde söylenirse söylensin.

Bu dünyada  yiyip içtiklerimin,

         gezip tozduklarımın,

         görüp işittiklerimin

         dokunduklarımın, anladıklarımın

                   hiçbiri, hiçbiri,

beni bahtiyar etmedi türküler kadar..

Nazım Hikmet /20 Eylül 1960

Salon dolu. Sandalye ilavesi yapılıyor. Yetmiyor, bir kısmımız yer minderlerine oturuyoruz. Gelenlerin çoğu Macar.

KONSERDEN NAKLEN

“Divane aşık gibi” ile başladı program. Karadeniz’den hop atladık Macar halk şarkısına; “Azt gondoltam eső esik…Sandım ki yağmur yağıyor meğer akan göz yaşımmış”.  Hannah o kadar dokunaklı okudu ki, şairin dediği gibi  “türküleri anladım hangi dilde söylenirse söylensin”.

Ardından gelen aksak ritmli anonim bir türkü: Yağmur yağar taş üstüne. Zara’dan dinlemişliğim var. Hatta doğru hatırlıyorsam Barselona Klezmer Band bile söyledi. Oy dilidili vay dili dili kuş dilidili Mevla kulu sevdim seni…vay!

Hannah  şimdi de sıradakini “bir Azeri ezgisi” diyerek anons ediyor.

“Ay gız..bu gala…sen gelmez oldun” lu pek çok  Azeri şarkısı aklımdan hızla akarken, sahneden “Dağlar kızı Reyhan”la sürpriz yapıyorlar. 1969 yapımı Kartal Tibetli Filiz Akınlı Metin Erksan filmine ışınlandım bile. O yıllarda bir şarkı meşhur olunca hemen şarkıya senaryo yazılır film çekilirdi. “Arım Balım Peteğim” hafızamda kalanlardan. Dağlar Kızı Reyhan’ı da Kamuran Akkor’un sesinden dinlemiş ve pek sevmiştik. Film çekildiğinde Filiz Türker’le evli. Afişte Kartal”la aşna fişna halde resmedilmiş. Rahmetli, karısına “Şoray Kanunları” gibi şart şurt koymamış demek. Film afişlerinde fotoğrafların değil ressam çizimlerinin olduğu yıllar. Ah Hannah nereden nereye götürdün beni.

Bu defa da Onur Tavaszi szél’i söylüyor. Freddie gibi kırık bir Macarca ile mi söylüyor, bana mı öyle geliyor.   Queen grubunun 1986 yılında Budapeşte’de  verdiği  konserde Freddie Mercury bu türküyü kendine özgü  telaffuzu ile  Macarca seslendirmişti.

Sıra Hannah’ta. Buğulu sesi, icrasının gücü ile salonu kedere boğuyor. “Imhol kerekedik-burda yuvarlanıyor bir siyah bulut”. Ağır bir parça. Asılan bir suçluyu anlatıyor. İki sanatçı kanon yapıyorlar,  darağacında sallanıyor asılan. Konserin en ağır şarkısı.

Beklediğim gibi, sıradaki tempoyu yükseltiyor: “Üsküdara gideriken, aldı da bir yağmur, katibimin…” Hannah söylerken Onur şarkının altında üstünde gezinerek koral çeşitlemeler yapıyor. Konser sonrasında iki kişi gözlerim doldu dedi. “Mendilime lokum doldurdum”la ağlamak olacak şey mi? Acaba önceki ağır Macar türküsünün tesiri mi diye düşündüm  ama ağlayanlardan biri Amerikalı ve Macarca bilmiyor. Sonra buldum; tüyleri diken, diken eden,  gözleri dolduran sanatçıların yaptıkları koral çeşitlemelerdi bence.

Bu bölümünden itibaren tempo yükseldi bir daha da düşmedi.

Evlerinin önü yonca… ninne yavrum ninne esmer yavrum ninne ninne ninne …..amaaan….. oh be  uzun hava özlemimi  de giderdiler. İki sanatçının ardışık uzun havaları ilginçti.

Pir Sultan Abdal’dan Dostum dostum. Yine birbirine giren seslerle düet yaptılar. Birinin melodisi bitmeden diğerinin melodisi girdi, sesler birbirinin üzerine bindi. Orta okuldan hatırladığım kadarıyla, çok emin değilim ama buna kanon deniyor galiba .  Rock tarzındaydı. Biraz da Muammer Sun-vari bir düzenleme tadı aldım. Ne demek istediğim Muammer Sun’un “ bir dünya yaratalım”… “gezsem Anadolu’yu” falan gibi şarkıları akla gelince daha mı iyi anlaşılır acaba ?  Yazı ile dinleyici olarak duyguları anlatmak zormuş. Radyo korosu gibi, Modern Folk üçlüsü gibi bu tatlarda dolaştırdılar.

Sahnedeki ilginçliklerden biri de anadili Türkçe olan sanatçının Macarca türkü okuması ise ha keza ana dili Macarca olan Sanatçının da Türkçe türkü okumasıydı.

Kara üzüm habbesi- Süt içtim -Lorke lorke lorke… Güney Doğu potporisi beni benden aldı, az kaldı fırlayıp halaya duracaktım ki bitti. Vallah oynamamak için zor tuttum kendimi.  İki kez bis yaptılar. Doğrusu ben bir Neşet Ertaş bekledim ama yapmadılar. O da bir daha ki sefere diyelim. 

Hannah Berger& Onur Toparlak’a bu güzel konser için, bu nefis müzik ziyafeti için teşekkürler.

(*) Ibık zıbıklar tarihine eklenmek üzere, meraklısı için ek okuma önerisi: 1926 doğumlu, anti faşist , huzuru islamda bulmuş bir  şeyh,  Abdülvahid Felice Pallavicini.

Sunahan Develioğlu- Türkinfo

Fotoğraflar: Senhür Yüksel – Bulcsu Pékh

Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a meydan okuyan yeni muhalif lider Peter Magyar kimdir?

Geçtiğimiz hafta sonu Macaristan’ın başkenti Budapeşte büyük bir gösteriye tanık oldu. Şehrin en merkezi mahallerinden Deak Meydanı’nda başlayacağı ve Parlamento’nun önündeki Kossuth meydanında sona ereceği açıklanan yürüyüşün hedefi de büyüktü: “Viktor Orban hükümeti istifa” etmeliydi.

Şurası bir gerçek ki, özellikle son birkaç yıldır muhalif partilerin bu ve benzer amaçlarla ilan ettikleri gösteriler artık kanıksanmıştı. Bu nedenle de, baharın tadının çıkarılabileceği sıcak bir Nisan gününde Budapeştelilerin kitlesel olarak bu gösteriye itibar edeceklerine pek kimse de inanmıyordu.

Ama gösteri, beklentileri ve tahminleri boşa çıkardı. İki ay önce kimsenin tanımadığı, Viktor Orban ve ekibinin çok ciddiye almadığı, muhalefetin de önemsemediği 43 yaşındaki Peter Magyar’ın çağrısı ülkenin dört bir yanından yüz bini aşkın destekçisinin bir araya geldiği, son yılların en büyük gösterisine neden oldu.

Parlamento’nun önündeki büyük meydan, son on dört yılda beş muhalefet partisinin değil ayrı ayrı, birlikte düzenlediği gösterilerden bile daha fazla insanı bir araya getirdi.

Bu gösteriyle Peter Magyar rüştünü ispat etmiş ve Viktor Orban’ın en ciddi siyasi rakibi haline gelmiş oldu.

Orban rejimi destekçilerinin endişeleri ve şimdiye kadar rejime muhalefet eden partilerin tabanlarını yitirme kaygıları arasında tüm yorumcuların ortak kanısı, Macaristan’da siyasi anlamda artık yeni bir dönemin başladığı idi.

43 yaşındaki Peter Magyar, Macar siyasetinin ‘yeni yıldızı’ olabilir.

Kim bu Peter Magyar?

Macar siyasi yaşamının yeni yıldızı Peter Magyar aslında Orban rejiminin seçkin prensleri arasından çıkıp gelen bir genç.

Bundan bir ay öncesine kadar rejimin ayrıcalıklı ekibinin içinde yer alan, arpalık gibi kullanılan devlet şirketlerinde, banka yönetim kurumlarında, devlet ihaleleriyle semirtilen yandaş holdinglerde çalışan bürokratlardan biri.

Ama Peter Magyar’ın asıl kartviziti, bundan iki ay önce pedofil bir mahkûma af çıkarılması üzerine istifa eden Cumhurbaşkanının ardından, bu af kararına ortak olduğu için siyasi hayatı sona eren dönemin eski Adalet Bakanı Judit Varga’nın eski kocası olması.

Çok tartışılan af döneminde artık eski Adalet Bakanı eşinden de ayrılmış bulunan Peter Magyar bu istifaların ardından, ülkede pek de tanınmayan adını, çok izlenen sol liberal bir YouTuber’a 16 Şubat’ta uzun bir mülakat vererek duyurdu.

On milyon nüfusa sahip Macaristan’da iki gün içinde bir buçuk milyon kişinin izlediği bu mülakatta Peter Magyar eski karısına haksızlık yapıldığı iddiasından yola çıkıp, bütün köprüleri yakıyor, rejimi içerden ve iyi tanıyan bir bürokrat olarak ağır ithamlarda bulunuyordu.

Peter Magyar’ın iddiaları yenilir yutulur gibi değildi. “Hükümet bir mafya örgütü” gibiydi. “Yolsuzluklar yandaşların mal mülk sahibi olması, ülkeyi paylaşmaları amacıyla” gerçekleştiriliyordu. Adalet mekanizması “asla tarafsız değildi.” Kamu medyası hükümetin borazanı olmuştu. Doğrudan Başbakanlığa bağlı propaganda mekanizması “sürekli yalan üretiyor, bu yalanlar yukarıdan aşağıya yine devlet kaynakları kullanılarak ülke çapında yayınlaştırılıyordu.”

Soyadı Macar anlamına gelen Peter Magyar halka, “Sizi kasıtlı olarak bölen, Macar’ı Macar’a düşmen edenler giderler, yeter ki bir araya gelin, yeter ki korkmayın” diyordu. En önemli mesajı olan “korkmayın” uyarısı dalga dalga büyüdü.

Hükümet bu çıkışa nasıl tepki gösterdi?

Rejim ve ana akım medya önce Peter Magyar’ı görmezden gelmeyi denedi, kısa sürede izlenme rekorları kılan bu mülakatı görmedi, göstermedi.

Ardından birkaç gün içinde gündeme gelen diğer mülakatları ve açıklamaları da suskunlukla karşıladı. Ancak Peter Magyar inat ediyor, kapıdan atıldığı yere bacadan yeni iddialarla giriyordu.

Birkaç günde bir ortaya attığı yeni iddialarla, açıklamalarla gündemde kalmayı başarıyordu. Hakim medyada hakkında çok bilgi ve haber yayınlanmasa da adı artık biliniyordu.

Ancak Peter Magyar’ın suskunluk buzlarını kırdığı tarih 15 Mart oldu. Macaristan’ın en büyük resmi bayramlarından biri olan 15 Martta taraftarlarını ortak bir kutlama yapmak için şehrin bir meydanına davet etti.

Bu miting her şeyi değiştirdi: Bayraklarla, Macar ulusal renklerini taşıyan flamalarla bir araya gelen ve gençlerin çoğunluğunu oluşturduğu çok büyük ve coşkulu bir kitle önünde Peter Magyar yeni hedeflerini açıklıyordu: “Bu rejimin elimizden aldığı tüm ulusal sembolleri geri alacağız! Bayrağımıza, dilimize, değerlerimize, yurtdışında yitirdiğimiz itibarımıza sahip çıkacağız! Onlar gidecek, biz kalacağız” diyordu.

Hükümetin iç yüzünü ifşa edebilmek için ortaya attığı bir kanıt ortalığı karıştırdı. Peter Magyar Adalet Bakanı olan eski karısıyla olan bir konuşmasını gizlice kaydetmişti. Bu konuşmada o zaman daha Adalet Bakanı olan karısı hükümetin adalet mekanizmasına müdahale ettiğini, yolsuzluk iddianamelerini savcılara telkinle değiştirdiğini söylüyordu.

Yayınladığı bu kaset yeni fırtınalar kopardı. Kasetin içerdiği vahim iddiaların yanı sıra, karısının söylediklerini gizlice kaydetmesinin ahlaki vahameti de lehte ve aleyhte salvoları gündeme getirdi. Artık Peter Magyar’ı herkes tanıyordu.

15 Mart’taki büyük gösterinin ve yayınlanan ses kaydının ardından rejimin tavrı da değişti. Hükümet elbette resmi bir açıklama yapmıyordu. Ancak resmi propaganda mekanizması artık tam gaz harekete geçmişti. Peter Magyar, gazetecilere kendisinin bir “itibar cinayetine” kurban edilebileceğini söylüyordu. Yani hakkında çok ağır şeyler söylenecekti. Dediği gibi de oldu.

Devlet medyası karısına şiddet uyguladığı, çocuklarını aşağıladığı, psikopat olduğu, devlet kurumlarındaki işlerini kaybettiği için intikam almak istediği iddialarıyla yankılandı.

Magyar Peter ise taraftarlarına ümit veriyor, “Gidecekler, yeter ki siz korkmayın, bakın ben de korkmuyorum” demekle yetiniyordu.

Muhalefetin tavrı nasıl oldu?

Geride kalan on yılı aşkın süre içinde, Budapeşte Belediye Başkanlığı hariç hiçbir seçimde, ne ayrı ayrı ve ne de birleşerek Orban’a karşı zafer kazanamayan muhalefet partileri ise önce net bir tavır alamadı.

Peter Magyar, Orban rejiminin içinden çıkıp gelen yeni ve toy bir siyasetçiydi. Kalıcı olup olmayacağı da şüpheliydi. Söylemleri politikanın merkezine oturmak istediğini, sürekli sağa kayan ve bu nedenle merkezi boşaltan Viktor Orban’dan kalan yeri doldurmak istediğini ortaya koyuyordu.

Muhalefet partileri önce Peter Magyar’ın FİDESZ’i yıpratmasını sevinçle karşıladılar, ancak giderek güçlenen ve muhalefetin tabanından da önemli bir kesimi çekeceği anlaşılan bu yeni hareket kısa sürede muhalefette de kaygı yaratmaya başladı.

Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen son gösteride Peter Magyar’ın konuşmasında muhalefete de vurmaya başlaması, Orban ile birlikte muhalefetin önemli ismi Gyurcsany’ı da hedef alması muhalefet açısından da tehlike çanlarının çalınmasına neden oldu.

Macaristan siyasi hayatı son on yıldır hiç görülmemiş bir şekilde hareketlendi, yeni sürprizlere, önemli değişikliklere gebe olduğunu ilan etti.

Önümüzdeki dönemde neler olabilir?

Haziran ayında Macaristan’da yerel seçimler ve Avrupa Parlamentosu seçimleri gerçekleşecek. Peter Magyar liderliğinde ortaya çıkan bu yeni hareket Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılacağını açıkladı.

Yani önümüzdeki iki ay içinde hareketin hızla partileşmesi yerel düzeyde örgütlenmesi ve kadrolaşarak seçimlere girmesi bekleniyor.

Modern milliyetçi, muhafazakâr özellikler taşıyan, sağın ve solun dışında merkeze oturmayı planlayan bu hareket Avrupa Birliği’ni savunuyor, Viktor Orban’ın şiddetle karşı çıktığı Avrupa Savcılığına izin vereceğini ve dengeli bir dış siyaset izleyeceğini ilan ediyor.

Gözlemciler bu hareketin iki ay içinde kazandığı destek ivmesinin seçimlere kadar artması halinde ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinde kayda değer bir başarı kazanması durumunda Peter Magyar’ın Viktor Orban’ın tek gerçek rakibi olacağını düşünüyorlar.

Seçimlere iki ay var. Ama geçmişi de topu topu iki ay olan bu çok genç sürpriz hareketin bir sonraki hedefi Mayıs ayındaki anneler günü için ilan ettiği yeni miting.

Peter Magyar “Bu mitinge bir milyon kişi getireceğiz, biz korkmuyoruz, hasımlarımız iktidarı yitirmekten korksun” diyor.

Tarık DemirkanBBC

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’ndan Mozart Requiem

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 52. İstanbul Müzik Festivali kapsamında gerçekleştirilecek, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Macar Ulusal Korosu’na genç kuşaktan dört yıldız solistin de katıldığı görkemli konserde, 35 yıllık kısa ömrü boyunca her zaman yaşamı yüceltmiş dâhi besteci Mozart ile dini inancıyla yoğurduğu eserlerinde müziğe ve insana bakışımızı değiştiren çağdaş besteci Arvo Pärt’a bırakıyoruz sözü.

02 Haziran Pazar – 20:00

BORUSAN İSTANBUL FİLARMONİ ORKESTRASI
CARLO TENAN şef 
GIULIANA GIANFALDONI soprano
CECILIA MOLINARI mezzo-soprano
İLKER ARCAYÜREK tenor
JONGMIN PARK bas
MACAR ULUSAL KOROSU (koro şefi CSABA SOMOS) 

PROGRAM:
Arvo Pärt
Ein Wallfahrtslied (Pilgrim’s Song)

Wolfgang Amadeus Mozart
Maurerische Trauermusik, Do minör, K 477

Wolfgang Amadeus Mozart
Requiem Re minör, K 626 

İBB Şehir Tiyatroları festivale katılıyor: ‘Savaş ve Barış’ Budapeşte’de sahnelenecek

İBB Şehir Tiyatroları “Savaş ve Barış” oyununu 18 Nisan’da Macaristan’ın Budapeşte kentinde düzenlenen 11. Madach Uluslararası Tiyatro Buluşması’nda sahneleyecek.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları (ŞT), “Savaş ve Barış” oyununu “11. Madach Uluslararası Tiyatro Buluşması” kapsamında Budapeşte’de sahneleyecek.

Şehir Tiyatrolarından yapılan açıklamaya göre, Lev Tolstoy’un eserinden, Eva Mahkovic’in uyarladığı ve Aslı Önal’ın çevirdiği oyunu, Aleksandar Popovski yönetiyor. Oyun, 18 Nisan’da Ulusal Tiyatro’da tiyatroseverlerle buluşacak.

Toplam 30 ülkeden tiyatro topluluklarının katıldığı etkinlik, 5- 27 Nisan’da gerçekleştirilecek. Festivalin ana organizatörü ve kurucusu olan Attila Vidnyanszky, festivalin en önemli amacının siyasetin yıktığı köprüleri yeniden inşa etmek olduğunu belirtiyor.

‘SAVAŞ VE BARIŞ’ OYUNU HAKKINDA

Tarihsel bir anlatı özelliği taşıyan ve 1805-1820’de geçen oyun, Napolyon’un 1812’de Rusya’yı işgalinin hemen öncesinde hayatları tümüyle değişen Rus aristokrasisini konu ediniyor.

Oyunda İBB Şehir Tiyatrolarının genel sanat yönetmeni Ayşegül İşsever, Berfin Berber, Can Başak, Defne Gürmen Yüksel, Deran Özgen, Dilara Demirdüzen, Doğan Altınel, Ersin Bağcıoğlu, İlker Sami Kılıç, İpek Uğuz, Levent Üzümcü, Melisa Demirhan, Mesut Çırak, Murat Bavli, Mutlu Güney, Nevzat Sinan Taştan, Ogeday Erkut, Osman Kaba, Salih Şimşek, Sefa Turan, Taha Karakaş ve Yağmur Topçu rol alıyor.

duvar

Mezőkomárom

16,474FansLike
639FollowersFollow