Ferenc Molnár: Pál sokağı Çocukları

palutcaiNemecsek, Boka ve Pál sokağının diğer çocukları bundan tam yüzyıl önce, Budapeşte’de, yoksul bir semt olan “Józsefváros”tan yola çıktılar. Bugün artık bütün dünyada tanınıyorlar. Ve onlar önem verilen değerler uğruna herşeyin göze alınmasını ve “ihanete” karşı “kopmaz dostluğu” temsil ediyorlar! Aradan geçen bunca yıla rağmen hala genç, hala kararlı ve hala inançlılar! Çünkü “Pál Sokağı Çocukları”, zamandan ve mekandan bağımsız, kendi yolunda yürüyen bir edebiyat şaheseri. Hala çocukların gözdesi, çünkü insanı gerçekten insan yapan en önemli değerleri, abartısız, ama tartışmasız bir şekilde çocukların dünyasına sunabiliyor. “Oyunun ya da ciddi mücadelenin”; “Dostluğun ya da ihanetin”; “birbirine kenetlenmenin ya da gruplara bölünmenin”; “hayatta var olmanın ya da sevdiği şeyler uğruna ölümü göze almanın”; “tek başına kalmanın ya da bir yere ait olmanın” çocukların dünyasında da yaşanabileceğini gösteriyor. İyililiğin ve dürüstlüğün ölümsüzlüğünü kanıtlıyor!

İşte bu nedenle Nemecsek, Boka ve diğerleri asla unutulmuyor ve unutulmayacak. Hayatta tesadüflerin önemli yeri vardır. Örneğin, bundan yüz yıl önce romanın yazarı Ferenc MolnárÍ’ın edebiyat öğretmeni, bir gün lisede mütevazı bir okul edebiyat gazetesi yayınlamaya girişmese, bugün belki de Pál Sokağı Çocukları romanı olmayacaktı. Edebiyat hocası Kornél Rupp okulda öğrencileriyle birlikte bir gazete yayınlamaya karar verince, eski öğrencilerinden de destek almaya çalışır. Bir gazeteci ve hikâye yazarı olan 29 yaşındaki Ferenc Molnár’ı bulur, gazete için ondan da birşeyler yazmasını ister. Molnár da lise yıllarındaki sevgili hocasını kıramaz, onca işi arasında edebiyat hocasının hatırı için “bir şeyler” yazmak amacıyla oturduğu masadan Pál Sokağı’nın birinci bölümünü yazarak kalkar. Sonraki haftalarda da diğer bölümler gelir. Genç okuyucuları neredeyse gazete bağımlısı haline getiren tefrika roman tamamlandığında da, yani 1907 yılında kitap haline getirilir. Almanca’ya, İngilizce’ye, Fransızca’ya çevrilmesi hemen birkaç yıl içinde gerçekleşir. Yayınlandığı her ülkede olay haline gelir, yeni baskıları yapılır. İlki 1929’da olmak üzere tam beş kez film konusu olur! Tiyatrolarda sahnelenir! Çizgi film haline getirilir! Yazarlarla eserleri arasında çoğu kez izah edilemeyen kader bağları olduğu söylenir. Bu, Ferenc Molnár ve en büyük romanı Pál Sokağı Çocukları için de geçerli. Pál Sokağı Çocuklarının, romanın sonunda uğruna, Nemecsek’in hayatını bile verdiği sevgili “Arsa”larını kaybetmeleri gibi, Molnár da memleketini kaybeder. İkinci Dünya Savaşı öncesi, İsviçre’ye, sonra da Amerika’ya göçer ve hayatının sonuna kadar da orada, vatan hasretiyle yaşar.

Ama yazarın başyapıtı, Pál Sokağı Çocukları, kendi bağımsız hayatını yaşamaya devam ediyor. Kitap Macaristan’da 2006 yılında düzenlenen büyük bir kamuoyu araştırmasında, XX. yüzyılın Macar edebiyatının en önemli üç eserinden biri seçildi. Nesillerdir bu romanla büyüyen Macarlar, çocuk ruhlarının en temiz ve en masum yanlarını buldukları romana gerekli önemi ve değeri bugün de veriyorlar: 2007 yılı, yani kitabın ilk baskının 100. yıldönümü nedeniyle Budapeşte’de Nemecsek’lerin bir heykeli dikiliyor ve Pál sokağı çocuklarının hayatlarından daha çok sevdikleri “Arsa”ları yeniden yaşam buluyor! Aslına uygun bir şekilde inşa edilen Arsa, çocukların “dostluk” geleneklerinin yaşatılmasının yanısıra, edebiyat ve tarih bilgilerinin de tazelendiği bir alan olacak. Budapeşte’de oturduğumuz evimizden yürünecek mesafede olan Pál Sokağını, 9 yaşındaki kızım Ela Eszter’le dolaştığımızda, bugün artık şehrin merkezi sayılan bu bölgede yanyana bitişik inşa edilmiş binalar arasında Pál Sokağı çocuklarının izlerini ararken duvara iliştirilen bir kitabeyi gördüğümüzde çok sevinmiştik: “Pál Sokağı Çocuklarının Arsa’sı buradaydı”. Artık atlı tramvayların, şekerleme satan sokak tezgahtarlarının, caddelerde akşamın alacakaranlığında yakılan gaz lambalarının çoktan tarihe karıştığı bu şehirde daha sonraları kahramanlarımızın izlerini aramaya devam etmiştik: Romanda geçen sokak isimleri tamamdı: Füvészkert parkı da duruyordu, hoyrat Pástor kardeşlerin Nemecseklerin bilyelerine el koydukları Müzenin bahçesi de. Ama Pál Sokağı çocuklarının bıraktıkları asıl belirgin izleri çocukların ruhlarında bulmak mümkündü! Nesillerdir Boka’nın cesaretine hayran olan, Nemecsek’in ürkek ama kararlı kahramanlığı karşısında gözyaşlarını tutamayan Budapeşte’li çocuklar bugün de, Pál Sokağının ruhunu taşımaya devam ediyorlar.

çev. Tarık Demirkan

Yapı Kredi Yayınları