Avrupa Parlamentosu’nun Saharov düşünce özgürlüğü ödülüne aday gösterilen Can Dündar Strasbourg’da euronews’in sorularını cevapladı.
Sandor Zsiros, euronews:
Sayın Dündar Türkiye’deki basın özgürlüğü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz ? Avrupa Birliği ne yapabilir ?
Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi eski genel yayın yönetmeni:
“Basın ve gazeteciler açısından tarihin en kötü dönemini yaşıyoruz. Çok acı çekiyoruz. Darbe girişiminden önce durum iyi sayılmazdı ancak daha sonra cehenneme dönüştü. Türkiye gazeteciler için büyük bir hapishaneye dönüştü. Sadece birkaç gazete ve bir televizyon kanalı kaldı. Onlar da zar zor ayakta duruyor, mücadele ediyor. Türk basının durumu aşağı yukarı bu. Avrupa Birliği gazetecilere destek olmalı. Türk hükümetinin bütün imkanlara başvurarak saldırmasına izin vermemeli. Avrupa Birliği ne yazık ki gazetecileri destekleme ve Türk hükümetine açık sinyal gönderme konusunda isteksiz davranıyor.”
euronews:
Belki de Avrupa Birliği Türkiye anlaşmasından dolayı böyle davranıyor. Anlaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Can Dundar:
“Kirli bir anlaşma zira Erdoğan uyguladığı baskıya yönelik Avrupalıların sessiz kalmasını sağlamak için mültecileri kullanıyor. Bu yüzden kirli bir anlaşma olduğunu söylüyorum. Avrupa Erdoğan’ı kızdırmak istemiyor. Bu yüzden Türkiye’de olup bitenlere fazla ses çıkartamıyor. Avrupalılar durumun değişmesini bekliyor.”
euronews:
İki hafta önce, Macaristan’da muhalif bir gazetenin kapısına kilit vuruldu. İşsiz kalan gazetecilere mesajınız nedir ?
Can Dundar:
“Türkiye’de bu rakam 150’e ulaştı. Kıyaslanamaz. Ancak Avrupa Birliği’nde buna benzer bir olayın yaşanması gerçekten şaşırtıcı. Baskı altında bulunan gazeteciler arasında dayanışma gerekiyor. Avrupa’da Macaristan ve Türkiye örnekleri birbirine benziyor. Sadece söz konusu gazeteciler değil diğerleri de özgürlük ve ifade haklarını savunmalı. Bütün bunlar Batı’nın değerleri. Bu yüzden savunmalıyız. Göçmenleri durdurmak için bu değerlerin yok olmasına izin verirseniz bu ne yazık ki Avrupalılar için ihanet anlamına gelir.”