Budapeşte Parlamento Binası 691 odası, 96 metre yüksekliğe ulaşan 20 km uzunluğundaki merdivenleri ile dünyanın en büyük üçüncü parlamento binası. Neo-gotik tarzdaki devasa bina aslında sadece 100 yıllık olamsına rağmen mimarlık tarihi açısından önemli binalardan biriymiş. Uzaktan bakması bile yeterince güzel olan bina, şehrin Peşte kısmında, Tuna Nehri’ne hakim çok güzel bir konuma sahip. Saint Stephen Bazilikası ile aynı yükseklikte olan bina, bazilikayla birlikte Budapeşte’nin en yüksek binasıymış. İkisinin arasındaki bu eşitlik, din ve devlet işleri arasındaki dengeyi sembolize ediyormuş. Ayrıca 96 rakamı hem bugünkü anlamda Macaristan’ın kurulduğu tarih olan 1896’ya hem de Macaristan Krallığı’nın 896’daki fethine gönderme yapıyormuş. Macar meclisi tarafından da aktif olarak kullanılan binada aynı zamanda kraliyet mücevherleri ve tacı da bulunuyor.
BUDAPEŞTE PARLAMENTO BİNASI’NIN TARİHİ
1880’lerde yeni parlamento binası tasarımı için bir yarışma açılmış ve Imre Steindl’ın tasarımı yarışmadan birincilikle çıkmış. Yapımına, 1885’de, Macaristan’ın kuruluşunun 1000. yılı olan 1896’a hazır olacak şekilde başlanan yapı tam olarak 1902 yılında tamamlanmış. Binanın yapımında 1000 kişi çalışmış ve 40 milyon tuğla, yarım milyon değerli kaya kumu, 40 kilo altın kullanılmış. Yarışmadan ikincilik ve üçüncülükle çıkan tasarımlar da Parlamento Binası’nın tam karşısına denk gelecek şekilde şehrin Buda kısmına yapılmış. Bugün bunlar Etnografya Müzesi ve Tarım Bakanlığı binalarıymış.
Komünist rejim döneminde, binanın kubbesi ve ana kulesi boyunca kocaman bir kırmızı yıldız asılıymış. Fakat daha sonra rejimle birlikte yıldız da kalkmış. Eğer binanın cephesinde iskeleler görürseniz şaşırmayın. Ne yazık ki hava kirliliği, binanın gözenekli kireçtaşı duvarlarına zarar veriyormuş. Bu durum binada sürekli bir restorasyon çalışması gerektiriyor.
Aslında bir Gotik mimari örneği olan bina, Rönesans tarzı simetrik bir cepheye ve kubbeye sahip. Bugün binanın yalnızca küçük bir bölümü aktif olarak kullanılıyor. Simetrik iki cephedeki bir salon siyasilerin toplandığı parlamento salonu, diğer cephedeki salon da turistik rehberli tur amaçlı açık.
Kraliyet tacı 2000 yılından beri ana salonda sergileniyor. Aslında kraliyet mücevherleri tarih boyunca birçok kez çalınıp kaybolmuş. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Doğu Avrupa’ya transfer edilen mücevherler, Soğuk Savaş sırasında da Ruslar el koymasın diye Amerikan Ordusu tarafından Kentucky Fort Knox külçe altın deposunda koruma altına alınmış. En sonunda 1978’de Macaristan’a iade edilmişler.