Turancılık’ı siyasi ve kültürel bir doktrin haline getirenler aslında Macarlardır. Onlardan esinlenenler arasında “bizimkiler” de yer alıyor
BBC’de yer alan haber medyamızda geniş yer buldu. Macaristan’daki Jobbik Partisi’nin nisan ayında yapılacak seçimlerde ikinci parti olma ihtimali varmış meğer. Yani Macaristan’ın ana muhalefet partisi Jobbik olabilir deniyor.
Bizi ilgilendiren tarafı ise şu; parti kendisini Turancı olarak tanımlıyor. Başındaki zat, Gabor Vona da ilginç biri. Daha önce geldiği Türkiye’de yaptığı Bozkurt işareti ile tanıyoruz muhteremi. Haberlere göre “yanlışa cesurca karşı gelen ve Allah’tan başka hiç kimseden korkmayan Atilla’nın torunlarıyız” demiş. O nedenle medyamızda genişçe yer bulabildi Jobbik ile lideriyle ilgili haberler. Ülke sınırları dışında birileri “Türkçülüğün temel savlarından” birini doktrin haline getirip siyaset sahnesinde söz sahibi olunca, bizde de bundan içten içe gurur duyanlar olmuştur herhalde.
Öncelikle belirtelim ki Jobbik Partisi’nin Macaristan’da ikinci parti olmasının nedenleri arasında Turancı fikirlerinin destek görmesinden çok, yabancı karşıtlığı, Batı’ya düşmanlık noktasına getirdiği milliyetçiliği etkili. Turancılığına verilen büyük bir destek yok aslında. Göçmenlerin geçiş güzergâhı olması, sosyalizm sonrası karşılaşılan sorunların büyüklüğü Macaristan’da “milliyetçilik”i güçlendirdi bir hayli. Jobbik Partisi, Macar milliyetçilerinin radikal sesi olduğu için bir hayli taraftara sahip.
Turancılık’ı ihraç etmedik
Bizdeki Turancılar, fikirlerinin Macar ellerine gittiğini düşünüp bundan gururlanacaklarsa eğer iyi düşünmeliler. Çünkü Turancılık fikrini Macarlara “bizim Turancılar” götürmüş değil. Tam tersine, Macarlar Turancılık’ı keşfederek hem Osmanlı’ya hem Türkistanlılara sunmuş oldular. Yani Turancılık’ı siyasi bir doktrin haline getiren Macarlardır. Onlardan esinlenenler, Macaristan dışındaki Türklerdir, yani “bizimkiler”.
İyi de, neden? Macarlarla tüm Türklerin Birliği olarak tanımlanabilecek olan Turancılık’ın ne ilgisi var? Şu ünlü kavimler göçü malum, dördüncü yüzyılda yaşandı. Bu göçün itici gücü de Hunlar. Hunlara pek bağlı hissederler kendilerini Macarların bir kısmı. İngilizce’deki Hungary sözcüğü, Hunlarla bağı gösteren küçük bir işaret olabilir. Macarlar, iddialara göre aslında Türkistan’dan kalkıp Karpat Ovası’na gitmişlerdir 10. yüzyılda. 17. yüzyılda Avusturya’nın egemenliğine girince “milli bilince” kavuştuklarında kökenlerine dönüş eğilimleri başladı Macar aydınları arasında. Turancılık’la buluşmak için 19. yüzyılı beklemek gerekecektir.
Finlandiyalı bir dilbilimci olan Matthias Alexander Castrén yaptığı çalışmalarla, özellikle Ural-Altay dilleri üzerinde, Orta Asya kökenli toplulukların birbirine akraba olduğu tezini ortaya atınca buna ilk sarılanlar Macarlar oldu. Bu nedenle Castren’i Tuırancılık fikrinin “babası” kabul edenler de vardır. Bu fikirlerini Turan adıyla ifade etti mi bilinmez ama Turan adına başka bir bilginde rastlıyoruz. Miksa Müller adlı bir dil bilginleri vardı Macarların. Bu zat, yazdığı bilimsel bir makalede söz etmiştir ilk kez Turancılık’tan. Turancılık düşüncesinin gelişimi böyle böyle oluştu Macarlarda. “Bizimkilere” sirayet etmesi daha sonradır.
“Bizimkiler” hoşlanır mıydı bilmem ama Macar Turancılığı’nda amaç bütün Türk kökenli ulusları Macarlar liderliğinde bir araya getirmekti. “Bir Türk dünyaya bedeldir” diyenlerin bu liderliği kabul edeceklerinden kuşkuluyum. Bu amaçla 1910’da Budapeşte’de Turan Cemiyeti kurdular. Aynı adla dergi de yayımladılar. Macaristan’daki bu gelişmelerin Osmanlı’ya yansıması uzun sürmediğinden iki ülkede aynı anda örgütlenmesinden yola çıkılarak önce kimin başlattığı konusu da tartışılır Turancı çevrelerde.
Yine şu Almanlar
Rusya’ya olan düşmanlıklarında (Çarlık Rusyası, Sovyet Rusyası fark etmiyor) Turancıları da kullandılar tabii. Macaristan’da da Osmanlı’da da Birinci Dünya Savaşı’nda da, İkinci Dünya Savaşı’nda da.
Macar Turan Cemiyeti’nin Başkanı olan Kont Pal Teleki 1941’de Başbakanlığa getirildi, Nazi Almanyası’nın lideri Hitler tarafından hem de. Hitler, işine yarayacak kuklayı, Yahudi düşmanlığıyla, yabancılara hoşgörüsüzlükleriyle, ırkçılıklarıyla bilinen Turancılar arasından bulabilmişti yani. Tarihçiler sıkı bir coğrafya bilgini olduğunu söylerler bu Turancı Teleki’nin. Başbakan olunca Hitler’in hoşuna gidecek ne varsa yaptı. Yahudi karşıtı ne kadar yasa varsa aynen yürürlükte bıraktı. Bazı faşist partileri kapatmasına bakıp, “iyi adammış” diyecekler varsa belirteyim, Hitler’in gözdesi olma yarışında onları saf dışı bırakma amaçlıydı bu kapatmalar. Hitler’e yakınlığını Macaristan’ın kaybettiği toprakları Hitler sayesinde yeniden kazanacağı fikrine bağlarlar. Hitler’e yakın olmanın, onun kuklası olmanın ülkesine zarar getireceğini anladığında iş işten geçmişti. Teleki’nin Polonya’ya özel bir yakınlığı vardı. Hitler’in Macaristan’ı Polonya üzerine sürmesine karşı çıkabildi bu nedenle. Çekoslovakya’nın Hitler tarafından işgalini destekledi ama. Romanya’nın parçalanmasına göz yumdu. Türklerin birliğini sağlayayım derken başka ulusları parçalayan berbat bir kukla oldu Teleki. Sonra ne oldu? Ne olacak, günahlarının büyüklüğü altında ezilince kafasına kurşun sıkarak öldürdü kendini. Turan yolunda Hitler aşkına gitti anlayacağınız.
Neyse. “Bizim” Turancılar, aslında Macar Turancılığını bazı açılardan yanlış bulurlar. Macar Turancılar, Türklüğü o kadar yayarlar ki, içine Japonları, Çinlileri de dahil ederler. Bu “bizimkiler”ce kabul edilmez.
Jobbik: Irkçı ve Turancı
Macaristan’daki Turancı parti Jobbik (Türkçede, Daha İyi anlamına gelen bir sözcük. Bizde de İYİ Parti var, rastlantıdır tabii ), kesinlikle ırkçı bir parti. Göçmenlere, özellikle Macar çingenelerine yönelik şiddet eylemleriyle çok kötü bir şöhreti var. İşsiz gençlerden oluşturulmuş paramiliter bir güce sahip olduğu da söyleniyor ki, bunun tehlikeli olduğunu dile getirenlerin sayısı az değil. Partinin seçimlerde kullandığı slogan “Kanımızı emdirmeyeceğiz!” Sloganda hedeflenenler yabancılar, göçmenler, Macar olmayanlar tabii ki.
Gabor Vona, 1978 doğumlu genç bir tarih öğretmeni. Dedesi Kızılordu’ya karşı savaşırken ölmüş. İflah olmaz bir antikomünist. “Son nefesimize kadar Macaristan Macarlar içindir diyeceğiz” sloganını hemen her konuşmasında dile getiriyor.
“Türkler de biz de Atilla’nın torunlarıyız” derken aslında Türklere Turancılığı öğreten bir ülkenin politikacısı olarak pek bir mütevazı davranıyor. “Bizimkiler”in Turancılığı da ithal, kabul etmeliler. Gabor Vona, tüm dünyayı sadece Türklerden ibaret sanıyor ama “Macaristan sadece Macarlarındır” diyerek kendisini küçücük bir coğrafyaya mahkûm ettiğini bile fark etmiyor. Olsun “Bizimkiler” Bozkurt işareti yapınca çok sevdiler Gabor’u.
Gabor Vona yanlış bir zamanda geldi Türkiye’ye. “Bir kısım” Türkler Atilla’nın mı Abdülhamid’in mi torunları olduğu konusunda kafa karışıklığı yaşıyorlar. Turancıyla-Ümmetçi kavgasında Abdülhamidçiler daha baskın şu sıralar.
Turancılar, en iyisi mi Macaristan’da yapsın ne yapacaksa!
www.birgun.net