Ünlü Macarlar: György Cziffra – Çingene mahallesinden  dünya piyano virtüözlüğüne

György Cziffra 1921 yılında Budapeşte yakınlarındaki bir Çingene mahallesinde doğdu. Babası müzisyendi ve çocukluğu müziğin hiç eksik olmadığı bir aile ortamında geçti. Onun için sefaletten kurtulmanın yolu müzikten geçiyordu. Çok küçük yaşlarda ablası için kiralanan bir piyanoyu çalmayı kendi kendine öğrendi. Babası ise bir Macar enstrümanı olan cimbalom ve Keman çalıyor, hayatını cafelerde, restoranlarda müzisyenlik yaparak kazanıyordu.

Küçük György daha beş yaşındayken büyük bir müzik yeteneğine sahip olduğunu hissettirmişti. Sirklerde piyano çalıyor ve kazandığı parayla eve katkıda bulunuyordu. Aile zor koşullar altında yaşıyordu. Harika çocuk olarak dokuz yaşında müzik akademisine kaydını yaptırdı. Ünlü müzisyenler: Ernő Dohnányi ve daha sonra da Leo Weiner genç György Cziffra’ya okulda kol kanat geriyorlardı.

Harika çocuk György Cziffra

Müzikte çok başarılıydı. Ama maddi nedenlerden ötürü okulunu yarım bırakmak zorunda kaldı. Babası gibi cafe ve barlarda müzik yapmaya başladı. Ama bu arada eğitimini de kendi başına sürdürüyordu.

Genç yaşlarda Mısırlı sanatçı Zuleyka ile tanıştı ve evlendi. 1943’de oğlu doğduğunda askerdeydi (oğlunun adı da hem babasının hem kendisinin adı gibi György’dü).

İkinci dünya savaşının en zor dönemleriydi. Almanların müttefiki olan Macar ordu birlikleriyle cepheye gönderilen György Cziffra cephede de piyano çalıyordu. Alman subayların hayranlığını kazanan Cziffra kendisine yapılan ailesiyle birlikte Berlin’e taşınma fikrine sıcak bakmadı. Romanların Almanya’da başına gelenleri duyduğu için birliğinden kaçtı ve Sovyet cephesinde partizanların tarafına geçti.

1945’de savaş bitince memlekete döndü ve yine cafe ve barlarda müzisyenlik yapmaya başladı.  Sözünü hiç esirgemeyen bir insandı. Bu nedenle konser organizasyonlarına çok çağrılmasa da sahne aldığı barlarda insanlar kapının önünde sokaklara taşarak onu dinlemeye gelirlerdi.

Müzik kariyerinin gelişemediğini görünce ülkeden kaçmak istedi. Yakalandı. O yıllar soğuk savaş yıllarıydı. Ülkeden kaçmak istemek ağır suçtu. Hapse atıldı, işkence gördü. 1950’de çalışma kampına sürdüler. Ağır fiziki işler yapmaktan, 100-150 kg. yük taşımaktan elleri bilekleri zarar gördü. Hassas müzisyen parmakları hantallaştı.

1953’de hapisten çıktığında ülkede siyasi hava biraz değişmişti. Konserler vermesine izin çıkmıştı. Ünü tekrar yayılmaya başladı.  Bir süre sonra yurtdışında konserlere gitmesine de izin verildi. Londra, Paris, Moskova konserlerinin ardından Birleşik Amerika’ya da gitti.

1956’da Macar ihtilalının yenilgiye uğramasının ardından Macaristan’ı terk etti. Kısa bir Viyana döneminin ardından Paris’e yerleşti. Yeni dönemde klasik müziğin en önemli virtüözlerinden biri oldu. Özellikle de Chopin, Grieg, Liszt, Schumann konserleri unutulmazdı.

Piyano tarzını Ferenc Liszt’e benzetirlerdi. Özellikle doğaçlama ustasıydı. Olgunluk döneminde adı artık XX yüzyılın en büyük piyanistleri olan Rubinstein ve Richter ile birlikte anılmaya başlamıştı.  Ama o her şeye rağmen asla bildikleriyle yetinmiyor, daha iyi olmak için durmaksızın çalışıyordu.

1968’de  Chaise-Dieu-ban bir müzik festivali düzenledi. 1969’da genç piyanistler için Versailles’da  György Cziffra Piyano yarışmaları başlattı. Daha sonra da Kültür bakanı André Malraux’nün yardımıyla Paris yakınlarındaki Senlis’de Cziffra Vakfını kurdu. Vakfın amacı genç ve yetenekli müzisyenlere ve sanatçılara yardım etmekti.

György Cziffra 1968’de Fransa vatandaşı olsa da kendisini hep Macar olarak gördü ve tanımladı. 1956’da ülkeyi terk etmesinin ardından ilk kez 1973’de Macaristan’a geldi. Budapeşte’de unutulmaz bir konser verdi. 1986’dan itibaren de Helikon Müzik Festivalinde daimi olarak görev almaya başladı.

Budapeşte Çigan Senfoni Orkestrasının daimi Onur Başkanı seçildi. Fransa Devlet Ödülünü aldı ve 1993’de de en büyük Macar devlet madalyasına layık görüldü. “Silahlar ve Çiçekler” adıyla bir kitap yazdı, kendi hayatını anlattı. 1994’de de 72 yaşında hayata veda etti.

2013 yılında Budapeşte’nin Angyalföld bölgesinde çocukluğunun geçtiği mahallede bir parka adı verildi. Bugün adına Budapeşte’de her yıl bir konser de düzenleniyor. 2016 yılında “Virtüöz” adıyla hayatı beyazperdeye uyarlandı.

 

Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.