Gelmiş geçmiş en önemli piyano virtüözlerinden olan Ferenc Liszt XIX yüzyıl romantizminin de en önde gelen temsilcilerinden biriydi.
1811’de Doborjan’da doğdu. Doğduğu topraklar bugün Avusturya’nın Burgerland bölgesinde kalmıştır. Babası Kont Esterhazy ailesinin orkestrasında da çalan bir müzisyendi. Böyle bir ortamda doğan ve büyüyen Ferenc Liszt’in müziğe olan yatkınlığı kısa sürede ortaya çıkmıştı. İlk kez 9 yaşında bir konser verdi ve konser çok büyük yankı uyandırdı.
Avusturya Macaristan İmparatorluğunun kültürel sentezinde büyüyen, Macar babası ve Avusturyalı Annesi nedeniyle etnik anlamda çift kimlikli olan Liszt kendini öncelikle Macar olarak gördü.
Peşte’de başladığı müzik eğitimine sonra Vinaya’da devam etti. Dönemin en usta müzisyenlerinden ders aldı. Piyano hocası Beethoven’in öğrencilerinden Carl Czerny, müzik tarihi ve teorisi hocası ise Mozart’ın en büyük rakibi olan Salieri idi. Liszt hakkında anlatılanlar, onun Viyana’da verdiği ilk konsere Beethoven’in de geldiği ve konser sonrasında henüz daha bir çocuk olan Liszt’i alnından öperek tebrik ettiğini kaydederler. Bu konserin ardından “dahi çocuk” Liszt Paris’ten Londra’ya kadar tüm Avrupa başkentlerinde konserler verdi.
Piyano virtüözü olarak izleyenleri kendine hayran bırakıyordu. İnce narin elleri ve özellikle de çok uzun parmakları sayesinde onun çaldığı piyano asla başkalarıyla kıyaslanamıyordu. Enstrümana dikte ettiği dinamik ve hızlı tempo çoğu kez piyanoların konser esnasında hasar görmesine, parçalanmalarına neden oluyordu. Bu nedenle kendisine esprili “piyano katili” adı da takılmıştı.
1838 yılı Liszt için Macar ulusuyla olan ilişkileri açısından bir dönüm yılı oldu. O yıl Peşte’de tarihin en büyük ve en ağır zararlar veren sel felaketi yaşanınca Liszt ülkesine yardım etme zorunluluğunu hissetti ve halk için yardım konserleri başlattı. Bunun ardından ise başkentte bir konservatuar kurulması için bir vakıf kurdu ve çalışmalara girdi.
Ferenc Liszt’in hayatında Türklerle özel bağları da olmuştur. 1847’de İstanbul’da beş hafta geçirdi. Beyoğlu’ndeaki Nur-u Ziya sokağında onun anısında yerleştirilen levha o günlerin anısını yaşatmaktadır.
Bu beş hafta içinde Ferenc Liszt pek çok konser verdi. Arka arkaya iki gece padişah Abdülmecit’in huzurunda piyano çaldı. İstanbul’da yaşayan ve Osmanlı Müzika-ı Hümayunu’nu (Osmanlı Askeri Bandosu) kuran Guiseppe Donizetti’nin bestelediği Osmanlı marşlarından Mecidiye marşı üzerine piyanoyla varyasyonlar hazırladı. Ve kendisine bir Osmanlı nişanı takdim edildi.
Ferenc Liszt 1848’den 1861’e kadar Weimar’da yaşadı. Bu dönemde Staatkapelle Orkestrasının şefi olarak çalıştı. O zaman yaşadığı köşk bugün müzedir. Bu dönem usta müzisyen Wagner’le de giderek derinleşen bir dostluk yaşadı. İki büyük müzisyen sayesinde şehir o dönem Avrupa müzik merkezlerinden biri haline geldi.
1865’yılında Peşte’de Aziz Erzsebet Oratoryumunu sundu. 1867’de de İmparator Josef Ferenc’in taç giyme töreni için yazdığı eseri yönetti. Hayatının son yıllarını Weimar, Peşte ve Roma arasında geçirdi. Bu yıllarda artık çok sık konser vermiyor, para kazanmak için çalışmıyor ve öğrencilerine de ücretsiz eğitim veriyordu.
1875’de bugün artık adını taşıyan Peşte Müzik Akademisi kuruldu. Akademinin ilk başkanlığına da Liszt getirildi.
Hayatı boyunca 600’ün üstünde eser verdi. Özellikle gençlik yıllarındaki eserleri virtüöz özellikler taşıyan eserlerdi.
Hayatının 1848’den sonraki ikinci döneminde senfoniler ve piyano konçertoları ağırlıktaydı. Bunlar arasında Faust senfonisi, Tasso ve Les Préludes en tanınmışlardandır.
Estergon katedrali için yazdığı Missa Solemnis de bilinen eserlerindendir.
Macar halk dansları üzerine yazdığı 19 rapsodi de çok sevilen eserleri arasındadır.
Ferenc Liszt 1886’da Bayreuth’da öldü.
Adı bugün Budapeşte’deki Müzik Akademisinde, 2011’den bu yana adını taşıyan Budapeşte havaalanında ve 20 yıldır faaliyette olan dünyaca ünlü Budapeşte Ferenc Liszt Kamara Orkestrasında yaşıyor.
Türkinfo
Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.