Ede Teller (Edward Teller), hayatının önemli kısmını Amerika Birleşik Devletlerinde yaşamış Macar-Amerikalı nükleer fizikçidir. En önemli çalışması hidrojen bombası teorisinin geliştirilmesi ve bombanın üretilmesi projesindeki rolüdür. Bu nedenle “hidrojen bombasının babası” olarak anılır.
Ede Teller 1908 yılında Budapeşte’de bir Macar Yahudi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Miksa Teller adında tanınmış bir avukattı. Ede matematiğe ilgi duyuyordu, ancak iş dünyasında da kullanabileceği bir bilim dalına yönelmesini isteyen babasının öğütlerini dinleyip kimya mühendisliği alanında eğitim almaya karar verdi. Budapeşte Teknik Üniversitesine kaydoldu. Ancak ülkede baş gösteren Yahudi karşıtı atmosfer ve yasalar nedeniyle 1926’da daha rahat yaşayabileceğini düşündüğü Almanya’ya gitti.
Eğitimine Karlsruhe, Münih ve Leipzig’de devam etti. 22 yaşında doktorasını tamamladı. Doktora tezi hidrojen atomu ve iyonlaşmış hidrojen molekülü üzerine gerçekleştirilmiş araştırmaydı. Birçok işin ardından 1935 yılında çalışmak için Birleşik Amerika’ya geldiğinde artık tanınmış bir uzmandı. Washington Üniversitesinde profesör olarak çalışmaya başladı. Bu süre içinde artık çalışma alanı nükleer fizik olmuştu. 1941-1942 yılında Columbia Üniversitesinde ders vermeye başladı. Bu yıllar artık Amerika’da atom bombası üzerine araştırmaların yapıldığı yıllardı. 1943 yılından itibaren de daha sonra hidrojen bombasının geliştirildiği yer olan Los Alamos Araştırma merkezinde çalışmaya başladı. Kısa süre sonra da bu kurumun müdürü oldu.
“Sonuna kadar izlemek istiyordum, ancak hesaplarıma göre, patlamanın gücünün sanılandan kat kat fazla olması ihtimali de bir olasılık olarak önümde duruyordu. Bu nedenle güneş yağı sürdüm” diyordu Ede Teller dünyada ilk kez gerçekleşen nükleer bomba deneyi öncesine dair anılarını anlatırken. Dünyada atom bombası ilk kez 16 Temmuz 1945’de Yeni Mexiko’daki Jornada de Muerto’da gerçekleştirilmişti. Bu ilk atom bombası 20 kiloton gücündeydi ve mantar bulut ise 12 km yüksekliğe çıkmıştı. Her ne kadar Teller atom bombasının geliştirilmesi çalışmalarında görev almış olsa da bu konudaki asıl bilimsel çalışmaları savaşı takip eden yıllarda olacaktı.
Ede Teller 1952 yılında California’da kurulan Lawrence Livermore araştırma merkezinin oluşturulmasında anahtar görevler üstlendi. Bu merkez daha sonraki yıllar içinde Amerika’nın en önemli ikinci termonükleer silah merkezi oldu.
Teorisi Ede Teller ve Stanislaw M. Ulam tarafından geliştirilen ilk füzyon bombası 1952 yılında Pasifik okyanusunun derinliklerinde denendi. Bombanın gücü 10 milyon ton TNT büyüklüğündeydi. Daha sonraları bu bombanın geliştirilmesindeki ana rol bilim dünyası tarafından Ede Teller’e verilecekti. Amerika’da “hidrojen bombasının babası” olarak anılan Teller nükleer fizik ve termonükleer alandaki araştırmalarıyla ün saldı.
Ede Teller 1989-1990’daki Doğu Avrupa rejim değişikliği yıllarından itibaren Macaristan bilim dünyası ile ilişkilerini geliştirmeye başladı. O tarihten itibaren sık sık Macaristan’a geldi, bilimsel konferanslara katıldı. 1990 yılında Macar Bilimler Akademisi’ne üye seçildi. 2003 yılında George Bush tarafından, sivillere verilebilecek olan en yüksek liyakat nişanı olan Özgürlük liyakat Başkanlık Madalyasına layık görüldü. Aynı yıl Stanford’da hayata veda etti.
Teller Ede Amerika Birleşik Devletleri ve dolayısıyla da dünya tarihine özel etki yapan bir bilim adamı olarak tarihe geçti. II dünya savaşını takip eden yıllarda Amerikan bilim dünyasının önde gelen temsilcileri arasında nükleer silahların geleceği ile ilgili olarak bir tartışma doğmuştu. Bu silahlar geliştirilmeli miydi? Silahlanma sürdürülmeli miydi? Teller silahların geliştirilmesinden taviz verilmemesi yanlısıydı. Ona göre süratle silahlanan Sovyetler Birliği’ne karşı denge ancak ABD de kitle imha silahlarına sahip olursa sağlanabilirdi. Bu nedenle de bazıları onu savaş kışkırtıcılığı yapmakla suçlarken, bazıları da onun şahsında özgür dünyanın koruyucunu selamlıyorlardı.
1989 yılında keşfedilen küçük gezegenlerden birine de onun adı verildi: 5006 Teller.
Türkinfo
Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.