Necla Aksop: “Budapeşte sessiz, mahzun, hüzünlü ama mağrur bir şehir.”

Macaristan Türk-Macar Kadınlar Derneği başkanısınız. Dernek hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Amacınız, faaliyetleriniz nelerdir?

– Derneğimiz 1999 yılında kuruldu. Kuruluş amacı kısaca, Macar ve Türkler arasında dostluğun korunmasına yardımcı olmak, yardımlaşmayı geliştirmek, kültürel, eğitim ve turistik ilişkilerin geliştirilmesini sağlamak, anma günleri, tanıtıcı konferanslar düzenlemek, Macaristan ve Türkiye’ deki sosyal kuruluş ve özellikle kadın kuruluşları ile işbirliği yapmak gibi konuları amaçlamaktadır.

Faaliyetlerimizi de doğal olarak bu çerçeve içinde gerçekleştiriyoruz. Bugün için üyelerimizi Macarlar, Türkler ve Azerbaycanlı Hanımlar oluşturuyor. Şimdiye kadar gerçekleştirilen çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?

– Derneğimizin kısıtlı imkânlarına rağmen gerçekten başarılı işler yaptığını söyleyebilirim. Ancak kuruluşundan bugüne kadarki en büyük gelirin elde edildiği faaliyetimiz, Türkiye’deki depremden sonra, Sakarya’da bir anaokulu yapımına katkıda bulunmak için düzenlediğimiz bir gecede bütün masraflar çıktıktan sonra elde edilen net bir milyon forint gelirdi. Bütün bu yıllar içinde Eger’de iki çocuk köyüne, Gaziantep Engelliler Okulu’na, Mehmetçik Vakfına, Budapeşte Astımlı Çocuklar Hastanesi’ne, Endonezya’daki depremzedelere, Baba Beni Okula Gönder Kampanyasına, Kardelenler projesine, Elte Üniversitesi Türkoloji bölümüne, gerek parasal gerekse ihtiyaçları çerçevesinde istedikleri alınarak çeşitli yardımlarda bulunuldu. Türkiye’den gelen lösemili çocuklara katkıda bulunuldu. Türkiye ile ilgili yarışmalarda kazananlara ödüller verildi. Türk Macar gençleri arasında spor yarışmaları düzenleyerek, Türk Macar Dostluk Derneği ile birlikte düzenlenen gezilere Dernek olarak katılarak her iki dernek üyeleri arasında arkadaşlık ve dostluğun gelişmesine katkıda bulunulmaya çalışıldı. Bir yıl Mariott Otel’de Türkiye’yi tanıtım günü düzenlendi. Dernek üyelerimizin uygun gördüğü Türk Günlerine iştirak edildi.

Geleneksel olarak her yıl İlköğretim okullarındaki Türk günlerine, uluslararası okulların düzenledikleri festivallere ve Uluslararası Çocuk festivallerine katılmaktayız. Özellikle çocuk festivallerinde, Macarca olarak hazırlanan Atatürk’ün Türk Çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Çocuk Bayramımızdan bahseden broşürlerimizi dağıtıyoruz. Her yıl 10 Kasım ve 23 Nisan’da Türk Macar Kadınlar Derneği olarak Naphegy Park’ındaki Atatürk büstü önünde anma programları yapılmasını gelenek haline getirdik. Umarım daha sonra arkadaşlarım buna devam edeceklerdir. Bütün bu çalışmalarımızda üye arkadaşlarımızın harcadıkları emek, gösterdikleri çaba gerçekten övülmeye değer. Hepsine buradan ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Gelecekteki etkinlikler için neler planlıyorsunuz?

– Yukarıda da bahsettiğim gibi, rutin katılımlarımız devam edecek. Yine düzenlenmesi düşünülen Türk Gününe, Uluslararası Kadın Derneklerinin düzenlediği Alman, Ingiliz ve Amerikan Okullarındaki yiyecek Festivaline, Çocuk festivaline bu dönemde de katılacağız. Yine kücük gezilerimiz olacak. Eğer başarabilirsek, Türkler için önemli olan Macarların yaşadığı binalara birer plaket koydurmak istiyoruz. Bu konuda araştırmalarımız devam ediyor. Hayallerimiz çok ama imkânlarımız kısıtlı. Uluslararası kadın kuruluşları ile ilişkileriniz nasıl? – International Women Club Association’un faaliyetlerine ilişkin teklifler alıyoruz. Bunları toplantılarımızda gözden geçirerek bir karara bağlıyoruz. Uzun bir süredir Budapeşte `de yaşıyorsunuz. Buraya gelme sebebiniz ne idi? – Uluslararası Halk Bankaları olarak Macaristan’da bir banka kurulmasına ilişkin ilk düşüncelerin yeşerdiği 1989 dan beri Macaristan benim ilgi alanım. Macarlarla ilk temasım sanırım 1991 de Macaristan Bankalar Birliği’nden bir heyetin Türkiye’yi ziyareti ve toplantılarına katılmam ile başladı. Sokakta dolaşırken duydukları Türkçe kelimelerin kendilerine ne kadar yakın geldiğinden, Türklerin kendilerine ilgisinden bahsederek,ağlayanlar olmuştu. Türkiye sevgileri görülmeye değerdi. Türkiye Halk Bankası olarak kurulacak bankaya iştirak etmemiz kararı verildikten sonra kuruluş çalışmalarına katıldım ve Macaristan Halk Bankası’nın kuruluşunda da çalışan biri olarak, burada görevli Türk arkadaşın Türkiye’ye dönmesinden sonra beni bir yıl için Macaristan Halk Bankası’na gönderdiler. Gelişimin hikâyesi işte bu. Budapeşte`de yaşamak konusunda izlenimleriniz nelerdir? Budapeşte`de yaşamın size göre en iyi tarafı nedir? – Sessiz sakin, yaşaması da kolay bir şehir. Macarlar da eşsiz ve saygılı insanlar. Bu hem benim izlenimim hem de burada yaşamanın en iyi tarafı.

Budapeşte`yi birkaç kelime ile tanımlayabilir misiniz?

– O yeşilliğine, Tuna nehrine, ışıklarına ve gerçekten sevmeme rağmen, sokaklarında yürürken bazen siyah beyaz bir film izliyormuşum gibi geliyor. Bence sessiz, mahzun, hüzünlü ama mağrur bir şehir.

Macar`ca konuşuyor musunuz ya da öğreniyor musunuz? Sevdiğiniz kulağınıza hoş gelen macarca bir kelime var mı?

– Bunca yıl burada yaşayan biri olarak biraz ayıp olacak ama konuşuyorum değil, konuşmaya çalışıyorum diyelim. Kulağıma hoş gelen kelimeler, ilk geldiğimde duyduğum kelimeler. Szia, Jó reggelt kívánok, Segíthetek?

Elıf Zerenman