Meral Hanım’a selam olsun!.. Ankara, İstanbul, Budapeşte…

Sayın Akşener, doğrudan size sesleniyorum…

Genel Başkan seçildiği, İyi Parti’yi kurduğu günden başlayarak, bugüne kadar Meral Akşener’e ayrı bir sayfa açmak gerek.

Son olarak, dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma…

“Muhteşem…

İçerik açısından, siyasal açıdan, tarih açısından, edebi açıdan ilginç anektodlarla beslenen konuşması, tek sözcükle muhteşem.”

Ucuz polemiğe yer vermeyen, aynı zamanda duygulara seslenen bir konuşma.

“Sayın Meral Akşener, sizi kutluyorum.”

Kutlamanın ötesinde, Meral Akşener Türkiye’nin dört bir yanında insanlarla birebir diyalog kurarak, çok iyi bir muhalefet örneği veriyor.

Onun da ötesinde, altı partinin bir araya gelmesinde, Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte ciddi uğraş sergiliyor.

Meral Hanım, siz ve HDP

Onun da ötesinde…

Sayın Akşener, doğrudan size sesleniyorum:

“HDP ile aranızdaki görüş ayrılıklarını bilmeyen yok. Normaldir.

O ayrılığı kullanarak, AKP ve MHP’nin sizinle HDP arasında herhangi bir köprü kurulmasını engellemek üzere, nasıl siyasal sömürü yaptıklarını bilmeyen de yok. Normaldir.

Oysa, şimdi bir araya gelmek zamanı…

Meral Hanım,

Gelin, partiniz yönetiminde ve tabanında ve belki de sizde oluşmuş olabilecek önyargıları kırın!..

Türkiye için yeni bir paradigma yaratın!..

HDP’yi dışlamayın!..

Hiç birimiz unutmadık…

Seçim zamanı Apo’dan mektup getirenler, onun kardeşini iktidara destek vermek üzere TRT’ye çıkartanlar AKP – MHP ortaklığı değil mi?..

AKP ve MHP bunları yaparken ya da HDP ile Dolmabahçe’de mutabakat imzalarken, HDP ‘terörist değil’, diyelim ki, sizinle diyalog kuracakları zaman ‘terörist!.’

AKP – MHP ortaklığının bu siyasi manevralarına artık kimse inanmıyor.

Oysa, siz…

O belagatınız ve mantığınızla kendi tabanınıza ve halka bunu anlatabilirsiniz Meral Hanım!..

Selamlarımla Meral Hanım!..”

Budapeşte Belediye Başkanı

Türkiye’de birbirinden çok farklı olayların hızı zamana sığmıyor.

Önceki akşam bir söyleşi…

“-Sosyalistler…

-Komünistler…

-Liberaller…

-Hatta aşırı sağcılar…

-Akla gelebilecek her konuda uzlaşmaz tutum takınan siyasi partiler…”

Hiçbirinin diğeri ile en küçük bir siyasal ortak noktası yok. Üstüne üstlük…

Onlar hep birlikte kendilerinden çok farklı siyasal görüşe sahip ‘Yeşillerden’ bir politikacıyı destekliyorlar.

“Aralarındaki bütün farklılıkları bir kenara iterek, Macaristan’da otoriter bir rejim kuran Viktor Orban’a karşı birleşiyorlar.”

O birleşme meyvesini veriyor, on yıllık çaba sonrasında…

“Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de Belediye Başkanlığını kazanıyorlar.”

2019 yılında seçim zaferini kazanarak, Budapeşte Belediye Başkanı seçilen Gergerly Karacsony geçen akşam TÜSES’in organize ettiği on line toplantıda deneylerini anlatıyor.

Tam da, bizde altı partinin kurduğu ittifakın attığı tarihi imzanın ertesinde.

Karacsony – İmamoğlu

Karacsony’nin söyleşisine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katılıyor. İkisinin arasında dostluk var. O tamam, ilginç olan başka:

“Budapeşte seçiminden önce Karacsony İmamoğlu’ndan tavsiyeler alıyor, deneylerinden yararlanıyor.”

Bizde 2019 yerel seçimlerinde, özellikle İstanbul ve Ankara’da CHP ile İyi Parti ortak aday çıkartıyor ve yirmi beş yıl sonra Ankara ve İstanbul’u geri alıyor.

Dolayısıyla…

“İttifakın örneği ve olumlu sonucu bizde var. Uzağa gitmeye gerek yok.”

Yine de, Karacsony’e kulak vermek yararlı olabilir.

Kutuplaşmaktan beslenmek

Budapeşte Belediye Başkanı şuna dikkat çekiyor, ülkesindeki otoriter rejimi kastederek:

“Popülist rejimler her zaman çatışma üzerinden beslenmiştir. Toplumu ikiye bölerek, her iki tarafı birbirine düşürerek, kendi konumlarını korumaya çalışmışlardır. Onların bu karşıtlıktan beslenmelerini engellemek için kutuplaşmanın yaratacağı kapandan kurtulmak gerekir.”

Tamam, doğru. Peki nasıl kurtulunacak?..

Karacsony:

“Farklı politikaları destekleyen partilerin birbirlerine saygı duymaları gerekir. Aralarında oluşturdukları fikir birliğinin bir temeli olmalıdır.”

Nedir o temel?.. Burası can alıcı nitelikte:

“Negatif bir kimlik üzerinde birleşmek doğru olmaz. ‘Bizi bir araya getiren ortak düşmandır’ demeleri yanlış olur. Böyle başlarlarsa, onlar da, kutuplaşmayı beslemiş duruma düşerler.”

Ne yapmak gerek?.. Devam ediyor:

“Ortak bir düşmandan çok, ortak bir gelecek üzerinde birleştiklerini vurgulamaları gerek. Yani pozitif ve hep pozitif mesajlar vermeleri gerek.”

Pozitif, hep pozitif bir gelecek!..

On yıl sürdü

Birbirinden çok farklı partilerin Macaristan’da bir araya gelmeleri on yıl sürüyor. On yılın sonunda ortaya çıkan “ittifak” iktidara karşı zaferle sonuçlanıyor.

Budapeşte Belediye Başkanı şimdi Macaristan’da yapılacak genel seçimlerde Başbakan adayı, yine aynı ittifak doğrultusunda.

Eh, bizde de, oluşan ittifak için yaşanan süre pek kısa sayılmaz. Ama, bugün altı partinin bir araya gelmesinden önce yaşadığımız bir gerçek var.

Ankara ve İstanbul

Bugün altı partinin bir araya gelmesine yol açan süreç bizde 2019 yerel seçimlerinde başlıyor. Yukarıda belirttim, altı partinin bir araya gelmesinin değer ve önemini görmek için, yeniden vurgulamak gerek.

“Biz aslında 2019 yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul’da CHP ile İyi Parti’nin ortak aday çıkarmasının, birbirlerini desteklemesinin, adı konulmayan ittifakta buluşmasının olumlu sonucunu görüyoruz.

AKP yirmi beş yıl sonra Ankara ve İstanbul’u kaybediyor.”

Farklı partiler bir araya geldiklerinde, düzeni, hepsinden önemlisi otoriter rejimi değiştirebiliyorlar. Uzağa gitmeğe gerek yok, İşte Ankara ve İstanbul önümüzde duruyor.

Altı ve ötesi

Altı partinin üç gün önce imzaladığı ve kamuoyuna açıklanan ilkelerinde Budapeşte Belediye Başkanının söylediği bir niteleme öne çıkıyor:

“Hiçbir negatif öge yok!.. Öngörülen değişikliklerin hepsi pozitif söyleme oturuyor, hepsi baştan sona demokratik ve insan haklarına saygılı ilkeler.”

Sürekli vurgulamak, bıkmadan usanmadan tekrarlamak, diğer partilere çağrıda bulunmak gerek:

“HDP!..

Sol partiler!..

Yeniden Refah Partisi!..

Açıklanan hedeflere, ilkelere karşı bir düşünceniz var mı?..”

Sanmıyorum, hepsi aynı düşüncede. Onların söylemleri de, aynı doğrultuda. Madem otoriter rejimin sona ermesini istiyorsunuz, o zaman sormak gerek:

“O ittifaka neden katılmıyorsunuz?..

Sizi tutan, engelleyen ne?..”

Aynı soruyu, bu kez tersinden, altı partiye yöneltmek gerek:

“Siz diğer partileri neden davet etmiyorsunuz?.. Neden?..”

Başarılan ittifakı genişletmek gerek.

Son beş yılda dünyada bunun tam on beş ülkede örneği var.

Yalçın Doğan – T24