2024. Kasım 24.
Türkinfo Blog Oldal 607

Budapeşte’de 30 Ağustos kutlaması

Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü, Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçiliği tarafından verilen resepsiyonla kutlandı.

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deki tarihi Macaristan Bilimler Akademisi’nde verilen resepsiyona ilgi oldukça yoğun oldu. Ev sahipliğini Büyükelçi Kemal Gür ve Askeri Ataşe Kurmay Albay Ali Ersöz’ün yaptığı resepsiyona, Macaristan Adalet Bakanı Dr. Robert Repassy, Türk-Macar Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Eşbaşkanı Tamas Hegedüs, Budapeşte’de görev yapan yabancı ülkelerin Büyükelçileri, Macaristan Savunma Bakanlığı üst düzey yetkilileri olmak üzere yaklaşık 500 misafir iştirak etti.

Büyükelçi yaptığı konuşmada, ”O dönem yokluk içinde kazanılan tek savaştır. Hiç bir zafer fedakarlık yapmadan kazanılmaz. Türklerin yaptığı fedakarlığın hiç bir ölçüsü yoktur. Dünyanın en iyi yetişmiş ordularına, işgal kuvvetlerine karşı, yarı aç yarı tok savaştık, kazandık. Şanlı ordumuz çok yaşasın, zafer bayramı kutlu olsun’ diye ifade etti.

Ardından Macar müzik topluluğu önce Macaristan milli marşını, ardından ise İstiklal Marşı’nı çaldı. Grup, daha sonra ise misafirlere Türk ezgilerini seslendirdi.

MACAR ADALET BAKANI’NDAN KUTLAMA MESAJI

Resepsiyona katılan Macaristan Adalet Bakanı Robert Repassy, İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Repassy, Türkiye’yi ve Türkleri akraba, kardeş olarak gördüklerini söyledi. ”Türkiye’nin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun!” diye konuşan Repassy, Türklerin 1. Dünya Savaşı’nda tüm topraklarının işgal altında kalmasına rağmen, canlarını dişlerine takarak savaştığını ve adeta yeniden var olduğunu, o dönemki Macaristan yetkililerinin savaşın kazanılmasını mutlulukla karşılayarak Türkleri tebrik ettiklerini kaydetti. Repassy, ”Dolayısıyla 30 Ağustos’un Türkiye ve Türkler adına ne denli önemli olduğunu biliyorum” dedi.

”SURİYE’DE AKAN KANIN DURMASINI İSTİYORUZ, MACARİSTAN OLARAK ŞİMDİLİK MÜDAHALEDEN YANA DEĞİLİZ”

Suriye’de yaşananları merakla ve dikkatle takip ettiklerini belirten Macar Bakan, ”Macaristan’ın bu konudaki düşüncesi insanların ölmemesi. İnsanların güvenliği çok önemli. Bu konuda Suriye’de Esad’a karşı savaşanların daha dikkatli davranarak sivil halka zarar vermemesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

Repassy, Suriye’ye askeri bir müdahale edilmesiyle ilgili olarak AB ile ortak bir politika uyguladıklarını ifade ederek, ”AB, Suriye’deki olayları yakından takip ediyor ve atılması gereken adımları AB ülkeleri ile yaptığı toplantılardan çıkan sonuca göre atıyor. Dünya genelinde ortak bir hareket kararı alınmadan Suriye’ye müdahale edilmesine karşıyız” diye sözlerini tamamladı.

2013-08-30

Batı’ya sevdalı bir yeniçeri

sevdali_yeni‘‘Bir Yeniçerinin Hatıraları’, Ayrıntı Yayınları’nın son dönemdeki en önemli çalışmalarından biri olarak göze çarpıyor. Kitap, bugüne kadar ulaşabilen tek yeniçeri andacı özelliğini taşıyor.

Bir Yeniçerinin Hatıraları

Konstantin Mihailoviç

Çeviri : Behiç Ekim, Nuri Kıcıroğlu

Ayrıntı Yayınları

Bir Yeniçerinin Hatıraları’, Ayrıntı Yayınları’nın son dönemdeki en önemli çalışmalarından biri olarak göze çarpıyor. Kitap, bugüne kadar ulaşabilen tek yeniçeri andacı özelliğini taşıyor. İlk defa 1565’te Çek dilinde basılan, sonrasında Leh dilinde ve Sırpça olarak okuyucuyla buluşan bu kitabın ilk basımlarındaki başlığı ‘Türk Kroniği’. Sonraki basımlarda ‘Bir Yeniçerinin Hatıraları’ başlığını alan çalışma, Sırp asıllı bir yeniçerinin İstanbul’da, Osmanlı ordusunda görev aldığı süre boyunca öğrendiği, gözlemlediği ve unutamadığı bilgileri içeriyor.

Dönemin siyasi ve kültürel portresi

.

Konstantin Mihailoviç, İstanbul’un fethinin hemen ardından Osmanlı ordusunun bir Sırp kenti olan Novo Brdo’yu işgali sırasında Niş yakınlarındaki köyünden alınmıştır. Başkente getirilip Yeniçeri Ocağı’na kaydı yapılmıştır. 20’li yaşlarının başında devşirilen ve iyi bir eğitim alması sağlanan Mihailoviç, görev aldığı dönemin siyasi ve kültürel portresini de başarılı bir şekilde çiziyor. Konstantin’in yeniçeri olarak görev yaptığı 10 yıl boyunca Osmanlı coğrafyasının kültürel motiflerini, yargı deneyimlerini, inanç evrenini ve ordu-siyaset tabanlı gözlemlerini o dönemin birinci ağızlarından biri olarak aktarması da bu eseri önemli bir kaynak haline getiriyor.

Mihailoviç’in anlatımı ve olaylara yaklaşımı birçok açıdan tartışmalı aslında. Zira kendisi hem bir devşirme Sırp gencinin dışarıdan bakış açısına sahip; hem de durduğu yer açısından Osmanlı Devletinin tam kalbinden olayları gözlemliyor. Yaşananları bir Hristiyan yeniçerinin ağzından dinlediğimiz için de o alışılageldik yiğit ve vatanperver yeniçeri profilini görmüyoruz. Doğal olarak Konstantin’den objektif olmasını bekleyemiyoruz fakat o döneme dair eldeki tek andacın etkili ve eleştirel bir anlatıma sahip olması da eserin iyi yanlarından biri.

Konstantin Mihailoviç, sadece ‘bir yeniçerinin hatıralarını’ anlatmıyor aslında. Kitap, bir yeniçerinin yaşamından ziyade dönemin tarihi, Balkanlar’dan Trabzon’a kadar uzanan seferler ve savaşlar silsilesindeki gözlemlerini kapsıyor. Konstantin, Macarlara esir düştüğü 1463 yılından bir süre sonra özgür kalır ve Polonya’da yaşamaya başlayarak bu kroniği yazdırmaya başlar.

Bu kitaba dönemin Polonya ve Macaristan başta olmak üzere Orta Avrupa, Doğu Avrupa ve Balkanlar’da hüküm süren krallıklar için önemli bir savaş kılavuzu gözüyle bakılabilir. Çünkü Konstantin’in gözlemlerinde Osmanlı’nın bu stratejileri bu krallıklar için önemli ipuçlarıyla doludur. Bu uyarılar, Batı ordularının Osmanlı ordusuna neden ve nasıl yenileceğinden, Türklere karşı zafere ulaşmanın püf noktalarını da kapsıyor. Bu doğrultuda, Konstantin Mihailoviç’in Avrupa ülkelerini gelişen ve ilerleyen Osmanlı kuvvetleri hususunda uyardığını görebiliriz. Bunu yaparken Fatih Sultan Mehmet gibi bir liderin de profilini çıkarır ve onun nasıl bir lider olduğunu anlatır. Bu sayede bir devşirme yeniçeri gözünden, bir diğer deyişle ‘Batı sevdalısı bir yeniçeri’nin gözünden Fatih’in ve Osmanlı ordusunun karakter analizini de görüyoruz.

Kitabın öncelikle bir yeniçeri tarafından kaleme alındığını ve bir tarih kitabından ziyade andaç olarak değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatalım. ‘Bir Yeniçerinin Hatıraları’, dönemin gerçeklerine ve belgelenmemiş olaylarına ışık tutan bir kaynak olmasnın yanı sıra Osmanlı’nın çok erken dönemlerinde yaşamış bir ‘öteki’nin gözünden kaleme alınmasıyla tarih çalışmaları için önemli bir kazanım niteliği taşıyor.

2013-08-22
Agos

Solyom Macaristan ‘ a uçuyor

Geçen yıl ulusal havayolu şirketi Malev kapatıldıktan sonra uçuş sıkıntısı yaşayan Macaristan ‘ a Körfez ‘ den destek.

Solyom Havayolları eylül ayında charter uçuşlara ekim ayında da tarifeli uçuşlara başlayacak.

Macaristan ‘ a yeni havayolu şirketi. Geçen yıl ulusal havayolu şirketi Malev kapatıldıktan sonra Wizz Air ve Ryanair gibi şirketlerin Budapeşte’ye koyduğu ek seferlerle havada yol alan Macaristan ‘ da boşluğu dolduracak bir adım atıldı.

Körfez sermayesinden destek alan Solyom Havayolları eylül ayında charter uçuşlara ekim ayında da tarifeli uçuşlara başlayacak.

2013-08-22

Macaristan tarihinin en sıcak günlerini yaşıyor

Macaristan’da tarihinin en sıcak günlerinden birinin yaşanması sonucu insanlar havuzlara koştu.

Ülkede sıcaklık gölgede 39,5 dereceye ulaşırken birçok kişinin sıcaklar sonrası hastaneye kaldırıldığı ifade edildi. Tarihinin en sıcak günlerini yaşayan Macaristan’da başkent Budapeşte’de sıcaklıklar gölgede 39 dereceye kadar ulaştı. Bunaltıcı sıcaklardan kaçan insanlar kendilerini havuzlara, göllere, nehirlere ve buldukları sulara attılar. Ülkede sıcaklar sonrası yüzlerce kişinin fenalaşarak hastaneye kaldırıldığı ifade edildi
Budapeşte’nin çeşitli yerlerinde bulunan su fıskiyeleri çocuklarla dolarken çocuklar su fıskiyelerinde yıkanarak serinlemeye çalıştı. İHA muhabirine konuşan küçük Macar çocukları, daha önce bu kadar sıcak görmediklerini, bu nedenle fıskiye havuzuna gelerek serinlediklerini söylediler. Anne ve babalarının gözetimi altında su fıskiyelerinde çok güzel vakit geçirdiklerini söyleyen küçük çocuklar, akşama kadar su altında kalmak istediklerini belirttiler. Sıcaklar nedeniyle serinlemek için yuvadaki minik öğrencilerini su fıskiyesine getirdiğini söyleyen yuva öğretmeni Noemi ise, böyle bir sıcakla daha önce karşılaşmadıklarını, çocukların suda kendilerini çok mutlu hissettiklerini kaydetti

2013-07-30
http://www.haberaj.com

Macar Müslümanların Türkiye Ziyareti

Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği (UKİD) tarafından davet edilen Macar Müslüman Grubu 10-14 Temmuz tarihleri arasında İstanbul’daydı.

UKİD tarafından Türkiye’ye davet edilen ve akademisyenlerden oluşan Macar Müslümanların İstanbul programı 10-14 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşti. 35 kişisi Macaristan’dan gelen, diğer katılımlarla birlikte toplam 40 kişiyi bulan, içlerinde 17 bayan ve 4 çocuğun da bulunduğu grup, İstanbul’un çeşitli tarihi, dini ve turistik mekanlarını ziyaret etti, iftar, sahur ve sohbet programlarına iştirak etti.

İçlerinde Kur’an-ı Kerim’i Macarca’ya tercüme edenlerin de bulunduğu grup, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultanahmet ve Süleymaniye camileri gibi önemli dini ve tarihi mekanları gezdiler, incelemelerde bulundular.

Ramazan ayı olması münasebetiyle, her gün değişik bir iftar programına katıldılar ve sohbetlere iştirak ettiler. İlk gün Bahariye Mevlevihanesi’nde Girişimci İşadamları Vakfı’nın iftarına icabet eden misafirler, ikinci gün Türkocağı İstanbul Şubesi’nin verdiği iftara katıldılar. Burada Türkocağı İstanbul Şubesi Reisi Dr. Cezmi Bayram’la yapılan sohbette, Macarlar ve Türklerin tarihi kardeşliği üzerinde duruldu.

Üçüncü gün İstanbul Müftülüğü tarafından Buhara 93 Restoran’da verilen iftar davetine katılan Macar Müslümanlara, İl Müftü yardımcısı Sabri Demir ve diğer yetkililer tarafından hitap edildi. S. Demir, yaptığı kısa konuşmada, bu bir avuç Macar Müslümanı Ahmet Yesevi’nin torunları olarak gördüklerini söyledi.

İstanbul’da bulundukları süre zarfında İBB tarafından tahsis edilen misafirhanede ikamet eden davetlilerin programını, Vaniköy’de Alperen Çay bahçesindeki sahur programı daha da renklendirdi. Yeni Müslüman olan bir Macar için duaların da okunduğu sahur programında UKİD Başkanı Musa Serdar Çelebi de bir konuşma yaparak, mübarek Ramazan ayının feyzinden istifade için bu zamanda gerçekleştirilen davetin, son olmayacağını benzer çalışmaların ve toplumlar arasındaki kardeşlik ilişkilerini geliştiren bu türden çalışmaların sürdürüleceğini ifade etti.

Bir gün önce aynı yerde Cuma namazını kılıp Osman Topbaş Hoca’nın sohbetine katılan misafir heyet, cumartesi günü son gün iftarını Hüdai Vakfı’nın külliyesinde nezih bir atmosferde yaptı.

Bir kısmı ilk defa Türkiye’ye gelen Macar Müslümanlar, hem Türkiye’deki atmosferden hem de kendilerine gösterilen ilgiden ziyadesiyle memnun olduklarını, tarihi Türk-Macar kardeşliğinin her alanda sürdürülmesinin önemli olduğunu söylediler.

Davet programının bir değerlendirmesini yapan UKİD Başkanı M. Serdar Çelebi, dernek olarak bu tür faaliyetlere büyük önem verdiklerini, programın gerçekleşmesinde bilhassa Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA)’nın katkılarının büyük olduğunu ve kedilerine müteşekkir olduklarını belirterek, ‘Macaristan ile ilgili çalışmalarımızın bir sonraki adımında 9-11 Ağustos tarihlerindeki Atilla Kurultayı var. Bu uluslararası programa Türkiye’den ilim adamlarından ve geleneksel okçulardan müteşekkil 20 kişilik bir ekiple katılacağız’ dedi.

2013-07-25
http://www.ukid.org.tr

Budapeşte mi? Bükreş mi? Romanya’dan “başkentlerimizi karıştırmayın” kampanyası

Romanya’nın çikolata sanayinin önemli ve gelişen markalarından biri, Rumenlerin milli duygularını da körükleyen ilginç bir kampanya başlattı: “Bükreş Budapeşte değildir!”

Orta Avrupa’nın, aralarındaki rekabet ve husumetleri tarih içinde yaşayan bu iki komşu ülkesinin en “önemli” sorunlarından biri de, başkentlerinin karıştırılmasıdır.

Budapeşte ve Bükreş, özellikle de İngilizce yazılışları ve de telaffuzları bakımından birbirine çok yakın olduğundan, sık sık karıştırılır ve bu “diğeriyle” karıştırılmak da her iki ülkenin vatandaşları açısından, bir anda hayatın en önemli sorunlarından biri haline geliverir.

Ünlülerin başkentleri karıştırmalarının pek çok örneği var. Geride kalan yıllarda Michael Jackson, Metallica ve Lenny Kravitz’in Bükreş’te düzenlenen konserlerinde, seyircileri „Merhaba Budapeşte” diye selamlamalarının elbette Romanyalı müzikseverlerde soğuk duş etkisi yapması normaldi. Ama bundan daha ilginç örnekler de var.

Başkentleri karıştırma meselesi geçen yıl ise Bükreş’te düzenlenen Avrupa Ligi finalini oynayan takımlardan Athletic Bilbao’nun yaklaşık 400 taraftarının Bükreş yerine Budapeşte’ye uçak bileti almasıyla absürd bir düzeye ulaşmıştı. Bu taraftarlar rivayete göre maçı Bükreş’teki stadyum yerine Budapeşte’de büyük ekran televizyonlardan izlemek zorunda kaldılar. Ama bu durum da iki başkentin karıştırılmasının unutulmayacak bir örneği olarak da tarihe geçti.

Şimdi Romanya’da başlayan ve dünya kamuoyuna yönelik kampanya işte bu sorunu çözmeyi hedefliyor.

2013-07-23
Türkinfo/Budapeşte

Altı yıl evlatlarının cesediyle yaşadılar

Macaristan’ın Kazinbarcika şehrinde bir ailenin 6 yıl önce hayatını kaybeden evlatlarını o tarihten bu yana evlerinin bir odasında, hasta gibi tedavi etmeye çalıştıkları ortaya çıktı.

Polis tarafından da “kayıp” olarak aranan gencin, bilinmeyen bir nedenden ötürü hayatını kaybettiği anlaşıldı.

Ancak ailenin, akrabalar dâhil, herkesten sakladığı ölüm vakası, anne ve baba tarafından bir tür hastalık olarak değerlendirilmiş ve ceset “tedaviye alınmıştı.”

Evin odalarından birinde her gün yemek yedirilmeye çalışılan, altı yıldır saçları, tırnakları düzenli kesilen ve vücuduna her gün bir tür kremle masajlar yapılan ceset, annenin polise yaptığı açıklamalara göre, “tedaviye yanıt da veriyordu”. Anne, oğlunun bir aya kalmadan tamamen iyileşeceğini düşünüyordu.

Oğlunun “hasta” olduğunu, “depresyona” girdiği için çevreyle bağlantısını kestiğini söyleyen anne, evde arama yapan polislere evladının parmağını oynatarak zaman zaman kendisine tepki verdiğini de ileri sürdü.

Aile ölüm vakasını herkesten gizlemiş ve çevreye evlatlarının Finlandiya’da bir üniversitede öğretim üyesi olarak görev aldığı haberini yaymışlardı.

2013-07-19
Turkinfo-Budapeşte

Macaristan’dan Türklere ‘Deli Dumrul’ vergisi

Türk araçlarına ayrımcılık yapan Avusturya’dan sonra Macaristan da başlattığı yeni uygulama ile Türk araçlarından her geçişte 675 Euro tutarında “Deli Dumrul” vergisi alıyor.

Bu güne kadar sadece Türk araçlarından transit geçişlerde 553 Euro, Macaristan’a yapılan ikili taşımalarda ise 276 Euro yol geçiş ücreti alan Macaristan yeni kurduğu ve kilometre başına 0.29 Euro’luk yeni ücretlendirme sistemiyle 1 Temmuz 2013 tarihinden itibaren geçen tüm Türk tırlarından 122 Euro daha fazla alma uygulamasını başlattı.

Yeni uygulamayla Macaristan ülkedeki karayollarını kullanmayı diğer tüm ülkelere ait yabancı araçlar için ücretli hale getirdi ve kilometre başına bir hesaplama yaparak güzergaha göre ücretler tespit etti.

Türk taşımacılar, uygulama hazırlığı devam ederken ilk etapta, kendilerinden alınan 553 Euro’luk bedelin bu tarifeyle değiştirileceğini ve haksız rekabet önleneceği beklentisi ile bu girişimi sevinçle karşıladı. Ancak, uygulama başladığında beklenenin tam tersi gerçekleşti ve toplamda 122 Euro’ya ulaşan km başına 0.29 euroluk geçiş bedeli Türk araçlarından daha önce alınan 553 Euro’luk bedelle birlikte tahsil edilmeye başlandı.

İHRACATA ZARAR VERİYOR

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Uluslararası Nakliyeciler Derneği İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, bu tür bir ayrımcılığın Türkiye’nin ihracatına büyük zarar verdiğini söyledi. Türk Ürünlerinin sadece bu tür bekletme ve ekstra maliyetler yüzünden Avrupa’da rekabet gücünü önemli oranda kaybettiğine işaret eden Şener, “Taşıt Araçları Yan Sanayicileri (Taysad) Almanya Ofisi Temsilcisi Ahmet Yılmaz Berlin’de düzenlenen ve birlikte katıldığımız Logistic Allianze panelinde, ‘Oto yedek parça ürünlerimiz Türkiye’de iken çok kaliteli ve çok ucuz ancak Almanya’ya ulaştığında çok pahalı oluyor ve rekabet şansını kaybediyor. Türk sanayisinin performansı yollarda yaratılan gereksiz beklemelere ve ilave maliyetlere heba ediliyor’ dedi. Bu çok yerinde bir tespit ve milletimizin el emeği göz nuru olan ihraç ürünlerimize bu şekilde yapılan ayrımcı ve keyfi uygulamalara göz yumulamaz” diye konuştu.

2013-07-19
hürriyet

Macaristan Başbakanı, Erdoğan’ı örnek alıyor

Macaristan Fahri Konsolosu, Macaristan’ın IMF’yi ülkeden göndermesine ilişkin, ‘Başbakan Orban, Erdoğan’ı örnek alıyor’ dedi.

Türk-Macar Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı ve Macaristan Fahri Konsolosu Alpaslan Kaya, Türkiye’nin ardından Macaristan’ın da IMF’yi ülkeden göndermesine ilişkin, “Macar Başbakan Viktor Orban rol model olarak bizim Başbakan Erdoğan’ı takip ediyor. Aslında Orban IMF’ye karşı ilk dik duruşunda yoğun tepki aldı. Protestolar oldu ‘IMF’yle neden görüşmüyorsunuz’ diye, ama haklılığı ortaya çıkmaya başladı” dedi. Kaya, Türkiye’nin IMF’ye borcunu kapatıp kuruma borç verebilecek duruma gelmesiyle Macaristan’daki popülaritesinin arttığını belirterek, “IMF’nin kovulması Türkiye’den örnek alınmış bir hareket. Macar Devleti Türkiye’ye hem yakın hissediyor, hem rol model alıyor hem de yakınlaşmak için çok fazla çaba sarfediyor. IMF’e karşı gösterdiği tepki de bunun belirgin bir göstergesidir. AB ülkeleri içindeki hiçbir ülkede bugüne kadar görülmemiş bir hareket. Ve kararları da kesin, IMF’yi artık istemiyorlar” diye konuştu.
“Başbakan Erdoğan’ı örnek alıyor”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dünya genelinde birçok lider için önemli bir lider olduğunu dile getiren Kaya, IMF’ye karşı kararlı bir tutum sergileyen Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın Erdoğan’ı örnek aldığını belirterek, “Viktor Orban rol model olarak bizim Başbakanımızı takip ediyor. Aslında Orban IMF’ye karşı ilk dik duruşunda yoğun tepki aldı. Protestolar oldu ‘IMF’yle neden görüşmüyorsunuz’ diye, ama haklılığı ortaya çıkmaya başladı. Macaristan’da şu anda büyük bir kesim IMF’in ülkeden göderilmesinden dolayı mutlu. Orban son gelişmelerle seçimler için oyunu da ciddi oranda artırdı” ifadelerini kullandı.
Türkiye ve Macaristan arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 2,5 milyar dolar olduğunu aktaran Kaya, “Bu sene Şubat ayında Başbakan Erdoğan Macaristan’daydı. Orban’la yapılan görüşmelerde işlem hacmini ikiye katlama konusu kararlaştırıldı. Vize kolaylığı görüşüldü. İki ülkenin de çalışmaları, dünya içindeki duruşu ortada, umarım iki ülke için de ticaret hacmi çok daha iyi noktalara ilerler” diye konuştu.
Orban’ın siyasi duruşu Erdoğan’a benziyor
Orban, Mayıs ayında Alman Başbakan Merkel’in ülkesine yönelik politikalarını Hitler’in 1944 yılındaki Macaristan’ı işgal politikalarına benzetmişti. Politika uğruna duruşundan vazgeçmeyen Orban, “kararlı” karakteriyle Başbakan Erdoğan’ı anımsatıyor.
Daha önce Macar seçmenlerin ekonomik krizin en yoğun olduğu dönemde kendisini seçtiğini hatırlatan Orban, uyguladıkları bazı politikalar yüzünden AB’yi eleştirmişti. Orban ayrıca Avrupa Parlamentosu’nu (AP) Sovyet tarzı yöntemler kullanarak ülkesinin egemenliğini ihlal etmekle de suçlamıştı.
IMF Macaristan’a yeni bir temsilci atamayacak
Macaristan Merkez Bankası Başkanı György Matolcsy, IMF Başkanı Christine Lagarde’a hitaben yazdığı mektupta, kurumu, Budapeşte ofisini kapatmaya çağırmıştı.
IMF sözcüsü Angela Gaviria ise bugün IMF’nin Macaristan temsilcisi Iryna Ivaschenko’nun görev süresinin ağustos sonunda biteceğini belirterek, “IMF kendisinin yerine birini aramayacaktır” açıklamasını yaptı.
Gaviria, “IMF Macaristan temsilcisi Iryna Ivaschenko’nun görev süresi ağustos sonunda bitecektir. IMF’nin varlığı üye olan ülkelerin davetine tabidir ve IMF kendisinin (Ivaschenko) yerine birini aramayacaktır. IMF, Macaristan ile diğer üye ülkelerle olduğu gibi düzenli ikili müzakereler çerçevesinde işbirliğinin devam etmesini beklemektedir” ifadelerini kullandı.

2013-07-18
http://www.turkiyegazetesi.com.tr

Macaristan IMF’ye olan borcunu ödüyor

Macaristan hükümeti IMF’ye resmen başvurdu ve Uluslar arası Para Fonunun Budapeşte’deki bürosunu kapatmasını istedi.

İktidarın güçlü isimlerinden, Macar Devlet Bankası başkanı (eski ekonomi bakanı) György Matolcsy IMF başkanı Christine Lagarden’e yazdığı mektupta kurumun Budapeşte’deki bürosunu kapatmasını talep etti.

Mektup Macar hükümetinin, IMF’ye olan borcunu, zamanından önce ve büyük bir ihtimalle 2013 yılı içinde tamamen kapatacağı bilgisini de içeriyor.

2010 yılında iktidara gelen Macar hükümeti bazı yapısal reformlarla, sosyal haklardaki ciddi kesintilerle ve tasarruf tedbirleriyle devletin giderlerini azaltmış ve de özel emeklilik fonlarının yeniden devlet kapsamına alınmasıyla da ek kaynaklar yaratmıştı.

Bu önlemlerin bir sonucu olarak ülkede ekonomi bir gelişme ivmesi yakalamasa da, istikrar tedbirleri ve denk bütçe sonucu cari açık hızla azalmıştı. Bunun ardından da, Avrupa Birliği Macaristan’a karşı on yıldır uyguladığı cari açık önlemlerine son vermişti.

Uygulanan sıkı para politikası sonucunda da Macar devleti tarafından yayınlanan tahviller uluslararası para piyasalarında ciddi bir taleple karşılaşınca, Macar hükümeti de iktidara geldiği ilk dönemden itibaren hedef olarak belirlediği dış borçların ödenmesi planını gündemine almıştı.

2013-07-16
Turkinfo-Budapeşte

16,474FansLike
639FollowersFollow