Kartal Belediyesi, 11 ülkeden 17 halk oyunu grubunun katılacağı 2. Uluslararası Halk Oyunları Festivali’ne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 4 gün boyunca sürecek ve dünyaca ünlü halk oyunları gruplarının yer alacağı festival, bu yıl da büyük bir görsel şölene sahne olacak.
2. Uluslararası Halk Oyunları Festivali’nin Tam Programı İse Şöyle;
Macaristan – The Debrecen Folklör Topluluğu
Dünyaca Ünlü Dans Grupları Bu Festivalde
Kartal Belediyesi, ilçenin unutulmaz Belediye Başkanlarından Mehmet Ali Büklü’nün miraslarından biri olan, 2. Uluslararası Halk Oyunları Festivali’ne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Kartallılara farklı ulusların kültür ve danslarını tanıma olanağı sunmak, Kartal’ın kültürel zenginliklerinin uluslararası alanda tanıtımını sağlamak amacıyla düzenlenen festival bu yıl da unutulmaz anlara sahne olacak.
Kartal Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü ve Acıbadem Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen festival, 25-28 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek. Festivale, Türkiye başta olmak üzere; Burundi, Mısır, Gürcistan, Macaristan, Hindistan, KKTC, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Slovakya, Senegal olmak üzere 11 ülkeden 17 dünyaca ünlü halk oyunu grubu ve 500 sanatçı sahne alacak.
22 Ağustos günü Facebook platformundan lhsn.hu’nun paylaşmış olduğu görsellerde, Leopard 2A7 tankının gelişmiş versiyonu Macaristan’da bir çekici römorkunda görüldü. Bu bağlamda görüntülenen tanklar, Avusturya ve Slovakya sınırlarına yakın, Kuzeybatı Macaristan’ın Győr-Moson-Sopron ilçesindeki bir dinlenme alanında görüntülendi. Army Recoginiton tarafından yapılan habere göre görüntülenen tanklar Leopard ailesinin 2A7HU versiyonu olarak adlandırılıyor.
Görüntülenen konvoyda ayrıca Leopard 2 ana muharebe tankı şasisini temel alan Bergepanzer 3 Büffel (Bufalo) araçları da bulunmakta. Yakın zamanda gelen araçların şimdilik bir örnek hedefli hizmet verdiği bildiriliyor. Bu örnek araçların, Macar müşterilerin vermiş oldukları siparişlerin bir kısmını aldıktan sonra üretici firmanın merkezine iade edilmesi ve devam eden üretim için bir referans görevi görmesi amaçlanıyor. Bu uygulama, PzH 2000 Obüsleri projesinde de uygulanmıştı.
2018 yılının Aralık ayı içerisinde, Macaristan’ın Almanya merkezli savunma şirketi olan KMW (Krauss-Maffei Wegmann) ile askerî kabiliyetlerini modernize etmek için bir sözleşme imzaladığı bildirilmişti. Bu sözleşme içeriğinde 44 adet Leopard 2 A7+ ana muharebe tankı ve 24 adet PzH 2000 obüs alımını içermekteydi. Ayrıca Macaristan; eğitim amaçlı olarak KMW’den 12 adet 2. el Leopard 2A4 ana muharebe tankı da satın aldı. Bu girişimin amacı Avrupa coğrafyasındaki farklı sistemlerin arasında daha fazla işbirliğini teşvik etmekti.
Macaristan Ulusal Arama Kurtarma Teşkilatı’nın ekip şefi Laszlo Pavelcze, “Türkleri çok seviyorum. Türkler, çok saygılı ve misafirperver insanlar. Umarım ihtiyaç olmaz ama olursa yine Türkiye’ye giderim.” dedi.
Budapeşte
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Hatay’da görev yapan Macaristan Ulusal Arama Kurtarma Teşkilatı’nın (HUNOR) ekip şefi Laszlo Pavelcze, “Türkleri çok seviyorum. Türkler, çok saygılı ve misafirperver insanlar. Her zaman Türkiye’ye gideceğim. Umarım ihtiyaç olmaz ama olursa yine Türkiye’ye giderim.” dedi
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden etkilenen Hatay’a Macaristan’dan gelen HUNOR, kentteki bir enkazdan 10 saatlik uğraşlar sonucu 1,5 yaşında bebeği sağ kurtardı.
Enkaz çalışmalarında yaşanılanları Macar televizyonuna anlattığı sırada duygusal anlar yaşayan ekibin şefi Laszlo Pavelcze, sosyal medyada gündem olmuştu.
Türkiye Atletizm Federasyonu ve Budapeşte’deki Türkiye Büyükelçiliğinin katkıları, Macaristan Atletizm Federasyonunun destekleriyle başkent Budapeşte’ye gelen 10 ile 13 yaş aralığındaki 20 depremzede atletle buluşan Pavelcze, sohbet ettiği atletlerle fotoğraf çektirdi.
MLP Sağlık (#MPARK), yabancı sağlık turizmi hasılatını artırma stratejisi doğrultusunda Macaristan’da bir hastane ile işbirliği yapacağını duyurdu.
Şirket, Budapeşte şehir merkezinde bulunan 22 bin metrekarelik Duna Medical Center ile görüşmeler neticesinde anlaşmaya vardı.
Anlaşmaya göre, Hastane MLP Sağlık tarafından işletilecek ve MLP Care markası altında faaliyet gösterecek. İlgili sözleşmelerin 15 Eylül 2023 tarihine kadar tamamlanması ve Macaristan kamu kuruluşlarına gerekli bildirimlerin yapılması konusunda bağlayıcı anlaşma imzalandı. Tüm sözleşmelerin imzalanması sonrasında kamuoyuna ayrıca açıklama yapılacak.
Macaristan’da son zamanlarda çok ilgi çeken bir
konut mimarisi var: “Tepe Ev” de denilen bu evlerin en önemli özelliği doğayla olabildiğince
iç içe geçmeleri.
Eğimli arazilerde tepelerin içi oyularak
konutlar pratikte toprağın içinde oluşturuluyor.
Ev içindeki sıcaklığın yaz kış 22-24 dereceyi aşmadığı bu evler jeotermal enerji kullanılarak ısıtılıyor.
Güneş panellerinden üretilen enerjinin de evin
diğer elektrik harcamaları için yeterli olduğu söyleniyor.
Doğa ile iç içe geçen bu tür evlerde yaşayan insanlar şehir gürültüsünden ve “uygarlığın” vaz geçilemez gibi görünen bazı yükümlülüklerinden uzaklaşmanın insan ruhunda yarattığı huzurun başka hiçbir şeye benzemediğini söylüyorlar.
Arkas Spor, Macar asıllı Alman pasör çaprazını transfer ederek kadrosunu güçlendirdi.
Efeler Ligi ekiplerinden Arkas Spor, yeni sezon öncesi dış transferde ilk imzayı Macar asıllı Alman pasör çaprazı György Grozer’e attırdı. Son olarak İtalya’da Vero Volley Monza forması giyen 38 yaşındaki voleybolcu için kulüpten, “Takımımıza hoş geldin György Grozer” mesajı paylaşıldı. Alman Milli Takımı ile Avrupa Ligi’nde şampiyonluk, CEV Avrupa Şampiyonası’nda ikincilik, FIVB Dünya Şampiyonası’nda üçüncülük yaşayan Grozer, kulüp kariyerinde büyük başarılara imza attı.
Kaynak: Arkas Spor Kulübü Facebook
Almanya ve Rusya liglerinde ikişer kez, Polonya, Çin ve Katar’da birer kez şampiyonluk kupası kaldıran György Grozer, Almanya’da 5 defa, Polonya’da 1 defa yılın voleybolcusu seçildi. Avrupa Ligi’nde en iyi skorer ve blokçu ödüllerini alan tecrübeli pasör çaprazı, Avrupa Şampiyonası’nda 1 kez, Asya Kulüpler Şampiyonası’nda 2 kez en iyi smaçör ödülene layık görüldü.
Grozer, 2012 Londra Olimpiyatları’nda bir maçta 39 sayı kaydederek rekor kırdı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Budapeşte’de, davetine icabetle ziyaret ettiği Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile ikili ve heyetler arası görüşme gerçekleştirdi.
Macaristan Başbakanı Orban, ülkesinin kuruluş yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde “yakın dostum” olarak nitelendirdiği Erdoğan’ın yanı sıra Balkan ve Orta Asya ülkelerinin liderleri ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad El Sani’yi ağırladı.
Türkiye ile Macaristan arasındaki görüşmelerin ardından bir basın toplantısı yapılmadı.
Macar Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, iki ülke arasında güvenlik ve enerji konularının öne çıktığı bazı gündem maddelerinin ele alındığını söylemekle yetindi.
Türk delegasyonundan gelen bilgiler ise, bu görüşmelerde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım konularının da masaya yatırıldığı üzerineydi.
Ayrıca her iki taraf da NATO’nun genişlemesi ile ilgili olarak bundan böyle de iki ülkenin tavrının koordinasyon içinde yürütüleceğini açıkladılar.
Orban: Ulusal bayrama siyasi dostlarımı çağırdım
20 Ağustos Macaristan’ın en büyük resmi bayramı. Bin yıl önce bu topraklarda Macar Devleti’nin kuruluşunu temsil eden bu gün, geleneksel olarak büyük törenlerle kutlanır. Akşamında da Budapeşte çok büyük bir havai fişek gösterisine sahne olur.
Kutlamalar için Pazar günü Budapeşte’ye ziyaret düzenleyen konuklar arasında adından en çok söz ettiren Recep Tayyip Erdoğan olsa da, kutlamalara başka ülkelerin liderleri de katıldı.
Katılım ağrılıklı olarak Türki devletlerin temsilcilerinden oluştu. Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan cumhurbaşkanları ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kutlamalarda yer aldı.
Balkan ülkelerinden Bosna ve Sırbistan Cumhurbaşkanları davetlilerdi.
Kutlamaların ardından gerçekleşen ikili görüşmelerde ana konulardan birinin TürkAkım boru hattı üzerinden Macaristan’a getirilmesi planlanan doğal gazın koordinasyonu olduğu da basına sızan haberler arasındaydı.
Ele alınan konu ekonomi açısından belirleyici nitelikteki enerji temini olsa da, Macaristan’ın en büyük ulusal bayramına neden sadece Türki devletler ve bazı Balkan ülkeleri liderlerinin çağrıldığı, Avrupa Birliği’nden, NATO’dan ya da Batılı devletlerin diğer önemli kurumlarından hiç kimsenin neden kutlamalarda yer almadığı sorusu da Macar medyasının gündeminden düşürmediği sorulardan biri olarak kaldı.
Macaristan Başbakanı Orban bir radyo programında, “ulusal bayrama siyasi dostlarımı çağırdım” dedi. Bu da Avrupa Birliği içinde Macaristan’a karşı artan eleştirilere verilen siyasi bir yanıt olarak algılandı.
Yani Orban’a göre Macaristan’ın dostları artık Batı’da değil, Doğu’da aranmalıydı.
Aralık ayında Türkiye-Macaristan zirvesi yapılacak
Beklendiği gibi Recep Tayyip Erdoğan’ın yıldırım ziyareti önemli görüşmelerin yapıldığı, kararların alındığı bir ziyaretten çok, iki ülke arasındaki ilişkilerin öneminin vurgulandığı sembolik ama kıymetli bir gelişme olarak kayıtlara geçti.
Aslında bu ziyaretle, Aralık ayında gerçekleşecek olan Stratejik Ortaklık Zirvesi’nin gündeminin çerçevesi de çizilmiş oldu. Aralık zirvesi bir anlamda iki ülke arasında önümüzdeki yıllarda izlenecek olan işbirliğinin somut adımlarının sözleşmelerle bağıtlandığı bir zirve olacak.
İşbirliğinin yakın hedefleri Macaristan açısından Rus doğal gazının Türkiye üzerinden Macaristan’a ulaştırılmasının garanti altına alınması.
Orban, bugünkü ikili görüşmelerinde Azerbaycan ve Orta Asya Türki devletler liderlerinden bu konuda söz aldı. Türkiye ise doğal gazın nakil hatlarının fiili olarak topraklarından geçirilmesine izin verecek.
Türkiye açısından ise yakın hedef Avrupa Birliği ile olan ilişkilerini normalleştirmek, ekonomik alanda bazı avantajlar sağlayabilmek ve de en önemlisi serbest dolaşım olmasa bile vatandaşları için vize kolaylığı elde edebilmek.
Bu konulara Macaristan’ın tam destek verdiği bir sır değil. Ancak önümüzdeki yılın ortalarından itibaren Budapeşte’nin AB dönem başkanlığını devralacağı düşünülürse, Macaristan’ın bu konudaki olası katkılarının neden hiç de küçümsenmemesi gerektiği anlaşılabilir.
Ekonomide “cüce”, stratejik hedeflerde “dev” işbirliği
Türkiye ve Macaristan arasındaki stratejik ortaklık deneyi, daha yakından incelenmeyi hak ediyor.
İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler, ihracat ve ithalat olarak bakıldığında, ya da doğrudan yatırımlar dikkate alındığında ihmal edilebilecek düzeyde.
Her zirvede yıllardır konuşulan hedef, iki ülke arasında dış ticaret hacminin 6 milyar dolara ulaşabilmesi. Bunun gerçekleşmesi için de en az bir beş yıla daha ihtiyaç var.
Türkiye’nin 2022 yılı rakamlarına göre tüm ihracatının 254 milyar, ithalatının 363,7 milyar olduğu düşünülürse, Macaristan’la olan 6 milyar dolarlık dış ticaret hacminin devede kulak kaldığı anlaşılır.
Ancak Türkiye toplam ihracatının % 40,6’sını Avrupa Birliği ülkelerine gönderiyor ve Macaristan da Avrupa Birliği üyesi. Türkiye dostu Macaristan AB içinde Türkiye’nin pozisyonlarını her anlamda destekliyor ve hatta bazıları tarafından Türkiye’nin AB içindeki “Truva atı” olarak da değerlendiriliyor.
Türkiye ise aynı şekilde Macaristan açısından Doğu’ya ve İslam dünyasına açılan koridorlarda en azından moderatörlük görevini başarıyla yerine getiriyor.
Dar anlamda ihracat-ithalat denkleminde hacim düşük olsa da, diğer alanlardaki işbirliği iki ülkedeki iktidarlara olağanüstü olumlu katkılar sağlıyor.
Ve belki de bu stratejik işbirliğinin en son halkası da NATO içinde de iki ülkenin, İsveç’in üyeliğe kabul edilmesinde görüldüğü gibi, koordineli bir faaliyet içine girmesi.
Yani stratejik işbirliği modeli Erdoğan ve Orban açısından bakıldığında başarıyla işleyen bir model.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 20 Ağustos’ta Macaristan’a bir günlük ziyarette bulunacak.
Macar medyası ise, geleneksel olarak Budapeşte tarafından büyük bir itibarla beklenen konukların başında gelen cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinin gerekçesinden çok, bu ziyaretin neden bu kadar kısa olduğu ve içeriğinin ne olacağı sorularına yanıt arıyor.
Bu tür ziyaretlerde şimdiye dek alışık olunanın tersine Macar hükümeti tarafından derli toplu bir açıklama yapılmadığı gibi, ziyaret esnasında ya da sonrasına basına açık bir bilgilendirmenin de olmayacak olması, ziyaret etrafında oluşan esrarengiz havayı daha da artırıyor.
Her ne kadar Macaristan ve Türkiye arasında son yıllarda oluşan stratejik ortaklık kapsamında masaya konulması beklenen pek çok gündem maddesi olsa da, bunların hiçbirinin öne çıkarılmadığı ziyaretin amacı ne olabilir?
Yanıt bulunması gereken asıl soru bu.
“İade-i teşekkür ziyareti”
Macar kaynakların dikkat çeken sessizliği içinde, Türkiye basınına atıf yapılarak yayımlanan bir haber, Erdoğan’ın bu ziyaretle Macaristan’a uluslararası itibar kazandırmayı amaçladığının altını çiziyor.
20 Ağustos Macaristan’ın en büyük resmi bayramı. Bin yıl önce bu topraklarda Macar Devleti’nin kuruluşunu temsil eden bu gün, geleneksel olarak büyük törenlerle kutlanır. Akşamında da Budapeşte çok büyük bir havai fişek gösterisine sahne olur.
Erdoğan’ın bu yıl, bu bazı başka liderlerle birlikte kutlamaların onur konuğu olması bekleniyor.
Zamanlamada önemli ikinci etken de 19 Ağustos’ta Budapeşte’de başlayan Dünya Atletizm Şampiyonası.
Futbola ve genel olarak da spora olan büyük ilgisiyle tanınan Macar Başbakanı Viktor Orban’ın, Macaristan’ın tarihinde düzenlediği en büyük spor etkinliği olan bu şampiyonaya verdiği önem biliniyor.
Erdoğan’ın, Dünya Atletizm Şampiyonası’nın açılış törenlerine katılamasa da, Pazar günü şampiyonada onur konuğu olması ve yapılacak olan 100 metre finalini Viktor Orban ile birlikte şeref tribününden izlemesi bekleniyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Macaristan’daki bu törenlere ve etkinliklere katılmasının arkasında ise elbette Türkiye’nin Macaristan’a ve Macar hükümetine verdiği değer yatıyor.
Ama bunun yanı sıra şahsi ilişkilere çok önem verdiği bilinen Erdoğan’ın bu ziyaretle Orban’a bir tür “iade-i teşekkür” jesti yapmasının payı olduğundan da kulislerde söz ediliyor. Çünkü Viktor Orban, Türkiye’deki seçimler öncesinde gazetecilere “Erdoğan’ın kazanması için dua ediyorum” demiş ve seçim zaferinin ardından da Erdoğan’ı ilk tebrik eden yabancı lider olmuştu.
İki ülke arasındaki ‘stratejik ortaklık’ ne anlama geliyor?
Türkiye ve Macaristan arasında bir süredir çok yönlü ilişkileri kapsayan ve son derece derin bir iş birliği süreci yaşanıyor.
Bu süreç birkaç yıldır da taraflarca “stratejik ortaklık” adı altında hayatın tüm alanlarını kapsayan ve uzun erimli bir “kader birliği” olma yolunda evriliyor.
Her iki ülke yönetimi için de “Batı ve NATO müttefiki” olmak ne kadar doğalsa, kendi ulusal çıkarları için, içinde bulundukları ittifakın tavrından daha bağımsız politikalar izlemek, özerk uluslararası birliktelikler üzerinde çalışmak da o kadar doğal kabul ediliyor.
Her iki ülke de Rusya’ya karşı takındıkları tavırla ABD ve NATO’nun belli ölçüde tepkisini alıyor, Çin ve Arap ülkeleri ile olan ilişkileriyle de tedirginlik yaratıyorlar.
Macaristan Avrupa Birliği içinde V4 ülkeleri olarak anılan Doğu Avrupa ülkeleri ile yöresel bir birlik oluştururken, Türkiye de Türk Konseyi ile buna benzer bir iş birliğini Asya’da yaşama geçiriyor.
Macaristan konuk üye olarak Türk Konseyi üzerinden Asya’ya girmeye çalışırken, Türkiye de Macaristan ve V4 ülkeleri yardımıyla AB içinde pozisyonlar kazanmaya çalışıyor.
Ve belki de bu stratejik ortaklıkta en ilginç nokta da bu birlikteliğin artık deklare edilmiş bir hal alması, iki ülkenin uluslararası politikalarını da açık bir şekilde koordine etmeleri.
Bunun en son örneği İskandinav ülkelerinin NATO’ya üye kabul edilmesinde Türkiye’nin çekincelerinin Macaristan tarafından dikkate alınmasıydı.
Ankara’nın, elbette bazı gerekçeler göstererek özellikle İsveç’in üyeliğine onay vermediği süre zarfında, Budapeşte de bu iki ülkenin üyeliğini -sudan bahanelerle- veto edeceğini açıklamıştı.
Türkiye, Macaristan için neden önemli?
Elbette Türkiye’yi yakın bir dost ülke olarak görmenin Macaristan açısından ekonomik, jeopolitik ve ulusal güvenlik gibi pek çok konularda haklı gerekçeleri var.
Orban açısından Türkiye; enerjinin geldiği, mültecilerin ise Avrupa’ya gelişinin engellendiği bir ülke konumunda. Her iki faktör de bugün hayati öneme sahip.
Ancak daha derinde yatan asıl gerekçe, Macaristan lideri Viktor Orban’ın, Batı ülkelerine genellikle bugün egemen olan ve kendisinin karşı olduğu liberal politikaların zayıflatılmasında, daha muhafazakâr bir Batı dünyasının yaratılmasında, Türkiye ve –bir ölçüde- Rusya ile olan olumlu ilişkileri önemli bir faktör olarak görmesi.
Şu an Türkiye’nin yönetiminde de Viktor Orban’ın kafasındaki Avrupa ve Dünya modelinin gerçekleşmesine katkıda bulunabilecek bir siyasetçi bulunuyor.
Bu nedenle de uzun vadeli vizyonunun yaşama geçirilmesinde Viktor Orban Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimleri kazanması için tanrıya dua ettiğini söylüyor.
Ve seçimlerden zaferle çıkan Erdoğan ile birlikte yeni adımlara hazırlanarak, “bizi izlemeye devem edin” diyorlar.
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Senatosu’nun aldığı kararla fahri doktora ünvanına layık görülen Türkolog ve Çevirmen Edit Tasnádi ve iş insanı İsmet Güral için fahri doktora takdim töreni düzenlendi.
DPÜ’DEN EDİT TASNDİ VE GÜRAL’A FAHRİ DOKTORA ÜNVANI (HÜSEYİN EFE/KÜTAHYA-İHA)
Haliç Üniversitesi Konservatuarı Müdürü Prof. Dr. Murat Sâlim Tokaç’ın müzik konseriyle başlayan törende açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Türkiye ve Macaristan ilişkilerine önemli katkılar sunan Edit Tasnádi ve İsmet Güral’a DPÜ adına fahri doktora ünvanı sunacak olmanın heyecanı ve gururu içerisinde olduğunu ifade ederek, “Kütahya, Macar halkı ve kültürüne hiç de yabancı olmayan bir şehirdir. Kütahya, ilk Macar cumhurbaşkanı Lajos Kossuth’u misafir etmiştir. Macarların anayasa taslağı bugün şehrimizde bulunan ve Macar Evi dediğimiz konutta kaleme alınmıştır. Kossuth’un şehrimizde bulunduğu 1850-1851 dönemi Macar Türkolojisinin kurucusu olan rmin Vmbéry’nin de İstanbul’da yaşadığı zamana oldukça yakındır. Vmbéry’nin bir süre sonra Macaristan’da kuracağı Türkoloji, bu alanda dünyanın ilk örneklerinden biri olmuş ve farklı ülkelerin Türkoloji çalışmalarına da yön vermiştir. Bu sayede Bekir Çobanzade, Hamit Zübeyr Koşay, Hasan Eren, İbrahim Kafesoğlu ve Şerif Baştav gibi Türkologları da yetiştirmiştir” dedi.
Protokol konuşmalarının ardından sahneye davet edilen Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, sırasıyla Edit Tasnádi ve İsmet Güral’a doktora cübbelerini giydirdi ve fahri doktora belgelerini takdim etti.
Doksanlı yıllardan itibaren öncelikle Doğu Avrupa’nın ve dünyanın pek çok ülkesinin siyasi çehresinin değişmesinde önemli rol oynayan Açık Toplum Vakfı ve kuruluşlarının Avrupa’dan çekileceği açıklandı.
Karara göre vakıflar kademeli bir şekilde küçülecek ve 2024 yılında da Avrupa’daki faaliyetlerine tamamen son verecek.
Kararın açıklanmasına paralel olarak Open Society kuruluşunun Avrupa’daki üç büyük merkezi olan Londra, Berlin ve Barcelona’da işten çıkarmaların başladığı da açıklandı.
Açıklamalarda bir yandan kurumun uzun vadeli stratejik amaçlarında radikal değişikliklere gidildiği, Avrupa yerine dünyanın farklı bölgelerine ağırlık verileceği, bu nedenle de mali kaynaklara gereksinim olduğu vurgulanırken; bir yandan da Avrupa Birliği’nin Açık Toplum vakfının öngördüğü amaçlara merkezi olarak kaynak ayırdığı, dolayısıyla Soros vakıflarına Avrupa’da çok gereksinim kalmadığının da altı çiziliyor.
Ancak yorumcular Soros vakıflarının Avrupa’yı terk etmesinin ardında bazı Avrupa ülkelerinde ve özellikle Doğu Avrupa’da Açık Toplum Vakfı’na karşı hükümetler düzeyinde yükselen muhalefet olduğuna da dikkat çekiyorlar.
90’lı yıllarda Doğu Bloku ülkelerinde hukuk devleti ve demokratik bir toplumsal yapı oluşması faaliyetlerine çok büyük kaynaklar ayıran Açık Toplum Vakfı’nın strateji değişikliğinde, “Soros İmparatorluğu” olarak adlandırılan Soros’un fonlarının idaresinin ağırlıklı olarak George Soros’un oğlu Alexander Soros’a devredilmesinin payının büyük olduğu vurgulanıyor.
Oğul Alexander’ın etkisi
Aralık ayında Açık Toplum Vakfı’nın yönetimini resmen devralan 37 yaşındaki Alexander Soros, vakıfların faaliyetlerinde yeni bazı amaçların öne çıkacağının işaretini vermişti.
Bunlar arasında en önemlileri de seçmen hakları, kürtajın desteklenmesi ve kadın erkek eşitliğine ağırlık verilmesi idi.
Alexander Soros bundan böyle Avrupa’ya, küresel sorunların içinde tuttuğu yer kadar önem verileceğini de kendisiyle yapılan bir röportajda vurgulamıştı.
2. Dünya Savaşı sonrasında Macaristan’ı terk eden bir Macar Yahudi ailesi çocuğu olan ve daha sonra mali spekülasyonlarla 25 milyar dolarlık bir mali güce sahip olan George Soros’un vakıf faaliyetleri demokratik hakların ve azınlık haklarının genişletilmesini hedefliyor ve bu yüzden de belli kesimler tarafından desteklenmesine rağmen, ülkelere siyasi müdahalede bulundukları, ulusal çıkarları zedeledikleri iddialarıyla da eleştiriliyordu.
A weboldalon cookie-kat használunk, amik segítenek minket a lehető legjobb szolgáltatások nyújtásában. Weboldalunk további használatával jóváhagyja, hogy cookie-kat használjunk.OkNoTöbb információ...