Hungarikumlar: Macar çiftlik evleri

Macarcada ‘Tanya’ adı verilen çitlik evleri, bir yaşam ve toplumsal-sosyolojik varoluş biçimi  olarak Macar tarihinde önemli bir yer tutar. Macar ovalarında yer alan şehir ve kasabaların etrafında büyük söğüt ve kavak ağaçlarından oluşan koruluklar içindeki bu çiftlikleri çok uzaklardan da görebilirsiniz. Bugün artık çoğu terk edilen bu çiftlikler geçmişin çok önemli bir yaşam biçimi olarak hala tarihe tanıklık etmeye devam ederler.

Tanya adı verilen bu çiftlikler ovalık alanlardaki yerleşim birimlerinin çekim merkezi etrafında oluşmuşlardır. Şehirden uzak, belli bir arazi, konut, ağıl, ahır ve tarım makinelerinin, eşya ve alet-edevatın konulacağı ek binalardan oluşan bağımsız bir hayat alanıdırlar.

Çiftliğin bulunduğu arazi genellikle kare ya da dikdörtgen biçimindedir. Üç tarafında kurulan binaların arasında avlu gibi boş bir alan bırakılır. Çiftliğe de yol zaten bu boş bırakılan dördüncü taraf üzerinden girer.

Binaların nasıl yapılacağını tesadüfler belirlemez. Konut olarak kullanılan binanın pencereleri mutlaka güney istikametinde olur. Tahıl deposu olan binanın duvarı ise kuzeye dönüktür. Binalar birbirine yakın olabildiği gibi, aralarına belli bir mesafe konularak da inşa edilebilir.  Bu hem arazinin durumuyla ve hem de binalardan beklenen hizmetlerle ilintilidir. Bazı yerlerde konutun devamında “U” şeklinde ağıllar inşa edilir. Karşı tarafa da diğer iş binaları yerleştirilir.

‘Tanya’ adı ilk başlarda şehir dışında geçici olarak ikamet edilen bazı derme çatma kulübelere verilirdi. Bu Tanyaların göçebe hayatla doğrudan bağlantısı olduğu düşünülüyor. İlk ‘tanyalar’ ovalarda sürüler halinde dolaştırılan hayvanların kış aylarında toplandığı ve çobanların barınabileceği binalardı. Saman, kuru ot depoları olur, bunlarla hayvanların kışlık beslenmeleri sağlanırdı. Dolayısıyla bu tür çiftliklerde o zamanlar tarım yapılmazdı. Buralar otlakların kesilip, yemlik bitkilerin yığıldığı binalardı.

Toplumların hayatında tarımın gelişmesine, dolayısıyla göçebe hayat tarzından yerleşik hayat tarzına geçilmesine paralel olarak tanyalar etrafında tarım da gündeme gelmeye başladı. Geçici derme çatma binaların  yerine normal barınmaya elverişli konutlar inşa edildi. Yani tanyalar yaz kış hayata uygun ve konforlu binalar haline getirildi.

Bu tür çiftlik evlerinin yaygınlaşması XVIII. Yüzyıldan itibaren hızlandı. Bu tarihe kadar ‘tanya’ hayat tarzının yapısı da iyice belirginleşmişti. Osmanlının bu topraklardan çekilmesinin ardından boşalan tarım alanlarına göçlerle insanlar yerleştirildi.  Artan nüfus, büyüyen genişleyen köyler ve kasabalar nedeniyle çitliklerin statüsü de yeniden gözden geçirildi. Bu bölgeler de tarım alanları haline geldi, ancak çiftlikler hayvancılık haklarını da ellerinde tutmayı başardılar. Özellikle de ülkenin güneyinde Alföld  adı verilen ovalık bölgelerde yaygın bir şekilde varlıklarını devam ettirdiler.

Ülkede tarım alanlarına olan ihtiyaç arttıkça, hayvancılık için boş bırakılan otlaklar da tarla olarak sürülme kapsamına alınmaya başlandı. Ancak daha önce bataklık olan kum zeminli topraklar da kurutulup tarım alanı ve çitlik haline getirildi. Yani Alföld bölgesinin kuzey alanlarında da bu çiftliklerin sayısı artmaya başladı. Gelişen ticaret de bu tanyaların çoğalmasına katkıda bulunuyordu.

XX. yüzyıla geldiğimizde Alföld bölgesindeki nüfusun neredeyse üçte biri çitliklerde yaşıyordu. Ve bu hayat biçimi ülkenin başka bölgelerinde de tercih edilir olmuştu. Bu çiftliklerde yaşayanlar genellikle köylülerdi ve çiftliklerin kurulduğu toprakları da büyük toprak sahiplerinden kiralıyorlardı. Bu çiftlikler yerel idareler anlamında ayrı bir birim oluşturmuyordu. Çiftlikler kendilerine en yakın olan yerleşim merkezine bağlıydılar. Ve bu çiftliklerin geleneksel olarak Macar köpek ırkı olarak bilinen türlerin zamanımıza kadar gelmesinde büyük payları oldu.

1930’lu yıllar

Bu çitlikler iktisadi anlamda da önemli merkezlerdi. Hayvancılık ve diğer bağlı tarım faaliyetleri nedeniyle süren üretim işgücüne de ihtiyaç yaratıyordu. Bu nedenle de Macar yüz ölçüm biriyle 300-500 hold ( 5755 m²) alanda yaklaşık ortalama 12 tarım işçisi de çalışıyordu.

İkinci Dünya Savaşının ardından ülkede tarım alanında zorunlu kooperatifleşme bu çiftlikleri de vurdu. Buralarda yaşayanlar çiftlikleri terk edip, sanayileşmenin de etkisiyle şehirlere göçtüler. Çiftlikler yok olmaya bırakıldı. Tarihin bir parçası olan Çiftlik hayat tarzı son zamanlarda yeni bir ivme kazansa da, görünen o ki, tanya sistemi asla geçmişteki parıltılı günlerine geri dönemeyecek.

Türkinfo

Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.