Hungarikumlar: Bir insanlık mirası – Doğanla avcılık

Doğanla yapılan avcılık kökleri Macar tarihi içinde bin yıl geriye giden bir avcılık türüdür. Bu avcılığın Orta Asya’nın göçebe kavimleri arasında 4 bin yıllık bir geçmişinin olduğu tahmin ediliyor. Macarların tarihi de bu ortak tarihin bir parçası olarak, avcılığın bu türünü masal ve efsanelerinde, halk destanlarında yaşatmaktadır. Bu ortak değer UNESCO tarafından insanlık kültürel mirası listesine alınmıştır ve “Doğanla Avcılık” 2013 yılından beri de Hungarikumdur.

Tüm halkların bir tür “yaratılış destanı” vardır. Macarların yaratılış destanında Macar halkının mitolojik kuşlarından biri olan Turul kuşu bir gece Emese’yi uykusunda hamile bırakır. Bu efsane motifine başka Asya halklarının destanlarında da rastlanmaktadır. Şaman inancında yaşayan bu halkların efsanelerine göre ilk Şaman kadın, bir kartaldan hamile kalmış ve ilk Şaman erkek böyle doğmuştur. Şamanizm’de kuşlar özel bir yere sahiptirler. Macarcadaki Turul kuşu  da aslında Türkçe kökenli bir kelimedir. Tüm bunlar uzmanlara Asya’da göçebe halklar arasında yaygın olan doğanla avcılık olayının, bu halklara Türk halkların kültüründen geçtiğini göstermektedir. Buna göre Macar kavmi de Asya’dan Avrupa’ya doğru göç ederken bu geleneği Türki halklardan almıştır.

Macarca sólyom ‘doğan’ demektir ve bu eski Türkçe kökenli bir kelimedir. Macaristan’da hala bu kelimeyle ilintili Sólymos, Ölyves, Karvalyos gibi yer adları da vardır.  Bu da bir zamanlar bu yerleşim yerlerindeki insanların doğanla avcılık yaptıklarının kanıtıdır. Ayrıca Macar kavminin bugünkü yurt topraklarına yerleşmeden önce, yani daha göçebelik dönemindeki yaşamlarından kalan izleder, arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan mezarlarda, eski paralarda, kullanım eşyaları ve diğer kalıntılarda da çok sayıda doğan motifi bulunmuştur.  Doğancılık, Batı Avrupa ülkelerine, Macar atçılığında kullanılan at takımı eşyalarının yaygınlaşmasıyla aynı zamanda tanıtılmıştır. Bu tür avcılık Avrupa’ya doğudan Macarlar ve güneyden de Endülüs kültürü aracılığıyla girmiştir.

Ortaçağda iyi bir şekilde terbiye edilmiş av doğanı çok önemli bir  hediyeydi. Bu hediyenin krallar açısından da ne kadar büyük bir değer olduğunu belirten pek çok tarihsel kayıt vardır. Doğan bazı yerlerde soylu ailelerin asalet simgesi olarak aile armalarında yer bulur. Doğan avcıları bu dönemde toplumda önemli bir meslek dalını oluşturmaktadırlar.

“Doğancılık” her ne kadar öncelikle doğan kuşunun avcılık için terbiye edilmesi fiilini içerse de aslında kartal, atmaca, şahin gibi diğer yırtıcı kuşlar da avcılık için eğitilebilirler. Bu sürecin, yavruyken tek başına insanla birlikte büyütülen yırtıcı kuşların kendi içgüdülerine uyup avlanıp, avını sahibinin yanına getirmesiyle başladığı düşünülmektedir.

Bu tür yırtıcı kuşlarla avcılık yapan şahıs açısından kendisine yardımcı olan kuş, sıradan bir kuş değil, av sürecinde yardım eden çok önemli bir yardımcıdır. Doğan aslında tam olarak asla ehlileştirilemez. Özgür ve bağımsız bir kuştur. Doğanın av için elverişli bir yardımcı haline gelmesi çok uzun bir eğitim ve uğraş gerektirir.

Doğanla avcılık sadece bir av sürecini değil, doğa ile iç içe olmayı, doğaya büyük bir saygı göstermeyi  de gerektirir. Avcılar geleneklerine bağlı insanlardır. Tarihin derinliklerinden gelen değer ve alışkanlıkları onlar bir sonraki nesle aktaran aracılardır. İnsanların doğaya yakın oldukları çağda içlerinde var olan doğa ile uyumu, Doğan avcıları kendi içlerinde yaşatır ve kuşaktan kuşağa aktarırlar.

Macar Doğan Avcıları Derneği 1939 yılında kurulmuştur. Macaristan’ın pek çok yöresinde faaliyetleri anlatan gösterim ve sunumlarla bu geleneği yaşatmaya devam ediyorlar.

Türkinfo

Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.