Doğduğum, küçük çocukken yaşadığım ve anneannemin evinde o kadar çok yaz ve kış tatili geçirdiğim şehir Szolnok’tur. Haydi, şimdi hayal kuşunun kanatlarında semalarda süzülerek geçmişi anlayıp bugünü tanıyalım!
İlk defa gözümüze çarpan görüntü iki nehrin buluşmasıdır. Büyük nehir Macaristan’ın ikinci en büyük nehri olan Tisza, ve onu beslenen küçük bir nehir ise Zagyva’dır.
İkisinin üstünde de birer köprü görebiliriz. Tisza’nın üstünde karayolu, demiryolu ve yaya köprüsü de var. Yaya köprüsünün adı Tiszavirág (Tisza çiçeği).
Bu ad Tisza’nın kıyılarında yaşayan bir böcekten alınmış. Sadece bir gün yaşayan su sineğin adı Macarca Tiszavirág. Köprünün şekli de onun gibi.
Su sineğinin larvası nehrin kıyısında yeraltında 3-4 yıl gelişiyor. Gelişmiş böcek sadece bir gün yaşayarak çiftleştikten sonra ölüyor. Köprü, merkezi Tiszaliget Anı ve Termal Banyosu’nun kapısı ile bağlar. Şehrin tarafında iki insan yüzlü su sineğini tasvir eden bir heykel var. Heykeltıraş Gábor Varga’nın eseridir.
Kuşumuzla köprünün karşı tarafına uçarak geçersek şehrin akciğeri, Tiszaliget dikkatimizi çeker. Dairesel bir set halinde kuşatıyor. Bu yerde Anı ve Termal Banyosu’nun yanında spor salonu, çocuk kampları, kamping ve oteller var. Farklı şehir eğlencesiler, programlar burada düzenliyorlar. Onların en ünlüsü Gulaş Festivali’dir.
Szolnok vatandaşları tarafından „Yüz Ayaklı” (Százlábú) olarak anılan köprünün altında bulunan Tisza’nın taşkın ovası buradan başlıyor. Taşkın ovası orman ile, yüksek su seviyesi veya sel zamanında ise su ile kaplıdır.
Bu köprü üç dallı bir yol ayrımına çıkıyor. Yollar setlerin üstünde yayılıyorlar. Bir yönde Szandaszőlős, diğer yönde Alcsi Adası var. Setler ile kucaklanan bir bölge Kertváros, „bahçeli şehirdir”. Küçük bahçeli evlerle inşaa edilmiş bir bölge. Bu evlerin ortasında anneannemin küçük bir sarı- kırmızı evi, bahçesinde rengârenk çiçeklerle gizlidir.
Kertváros’u diğer tarafından Holt-Tisza (Ölü Tisza) çevreliyor. Üstünde kano-kayık yarışmalarını organize ederler. Holt-Tisza’nın kıyısında birçok tatil evi, hobi bahçesi vardır. “Holt-Tisza” Tisza nehri yatağının düzenlenmesi esnasında nehirden kesilmiş nal şeklinde bir su koludur.
Szandaszőlős tarafına süzülerek kuşumuz kolayca uçan başka şeylere çarpabilir, çünkü Szolnok’un askeri ve spor havaalanı bu yerde bulunuyor. Macaristan’ın en büyük açık hava uçak ve helikopter sergisi dikkatimizi çekiyor. Bu yerde Macar sivil ve askeri uçaklarından başka İsviçre, İsveç, Türk ve Alman avcı uçakları da görebiliriz. Bu serginin bir parçası başka bir yere taşınmıştı.
Haydi, kuşumuzla yine iki nehrin kesiştiği yere uçalım! Zagyva köprüsünün üzerinden uçarak eski kalenin yerinde bulunan Katolik Kale Kilisesi’ni hayran hayran seyredebiliriz. Bir Türk camiinin harabelerinde bulunmuş taşlardan Orta Çağ Kilisesi’nin kalıntılarından inşa edilmiştir. Onun kulesi 1919’da savaşta Rumen saldırısı yüzünden sunağın üstüne çökmüştü. İki Dünya Savaşının arasında restore edilmiştir. Kale Kilisesi’nin önünde Aziz Istvan’ın bronz heykeli ve eski Türk Minaresi’nin yerinde bir Türk anı kuyu bulunuyor. Szolnok Kalesi 1552-1685 yıllarında Osmanlılar tarafından işgal edilmiştir. Camiler, hamamlar, minare ve ülkenin birinci sabit Tisza köprüsü de bu yerde inşa edilmiştir. Bu köprü düşük su seviyesi zamanında günümüzde de görünüyordu.
Zagyva boğazına geri uçarsak ayaklarımızın dibinde Szolnok’un en eski mahallesi, Tabán yatıyor. Eskiden Tabán’da küçük küçük evler sıralanmış ama günlerimizde yeni inşaa edilmiş bahçeli evler ve Szolnok şehri Sanat Atölyesi bölgeyi renklendiriyor. Şansınız varsa bir-iki sanatçıyı eserleri yaratırken gözlemleyebilirsiniz. Biz de bir tane van kedisini bulduk…
Sanat Atölyesi’nin yanında Damjanich Anıtı duruyor. János Damjanich, Macar asker generali, ve „Kızıl Şapkalı” birliği 5 Mart 1848’de Szolnok’u Habsburglar’dan geri almıştır. „Şerefli Bahar Seferi” bu zafer ile başlanmış.
General Damjanich 13 Arad Şehidi’nin birisidir, 6 Ekim 1849’da idam edilmiştir. Köprübaşının yanında, Szabadság (Özgürlük) Meydanı’nda, da bu zafer kazanan çarpışmanın hatırasına dikilen Szolnok Çarpışma Anıtı bulunuyor. Eskiden balıkçılarla meskûn Taban’da olan bir ev şimdi müze gibi çalışıyor. XVIII. yüzyılda bu bölgede nüfusun en fakir katmanı yaşamıştır. Özellikle balıkçılar, gemi dülgerleri, tayfalar, rençperler o küçük evlerde oturmuştur.
Merkez yönüne geri dönersek altımızda Avrupa düzeyinde bir meydan olan Kossuth Lajos Meydanı yayılıyor. Ortası fıskiyelerle süslüdür. Damjanich János Müzesi ve XVIII. yüzyıldan beri duran Belediye binası gibi binalar çevreliyorlar. 1848’de Lajos Kossuth Belediye binasının balkonundan halkı askere çağıran ünlü nutkunu söylemiştir. Eskiden Şehir Klubü olarak Bilimler ve Teknik Evi de çok yakındır.
Tisza kıyısındaki Promenat –kordon- (Tisza-parti sétány) ana cadde ile paraleldir. Parklar kenarını oluşturuyorlar. Kuşumuzu biraz daha alçaktan uçurursak Szolnok’un Szigligeti Tiyatrosu ve Protestan Kilisesi gözümüze çarpıyor. Szolnok’un ılıcayı içine alan ünlü bir oteli, Tisza Szálló, de promenatın yanında bulunuyor. Otelin ılıcası Türk ılıcalar gibidir. Tisza Otel’in yanındaki parkta şehrin adını vermiş Zounuk (Szolnok) ispanın (kadının) heykeli var.
Kossuth Meydanı’ndan içeriye doğru bir okulun avlusunda yazar Antoine de Saint Exupéry’nin ünlü kitabından Küçük Prens ve Tilki’nin heykeli bulunuyor. Okulun öğrencileri bu heykele büyüleyici etki atfediyorlar. Tahtaya kaldırmadan, yoklama yazmadan önce tilkinin sırtı okşarlar. Daha içeriye süzülürsek Aba-Novák Kültür Merkezi dikkatımızı çekiyor. Bu binada konserleri, sergileri, konferansları ve baloları düzenliyorlar.
Tren istasyonu yönüne uçarak Madárfecsketelep (kırlangıç sitesi) üzerinde bir tur yapabiliriz. Eskiden inşaa edilmiş merkezli binaların balkonların ve saçakların altında kırlangıçlar yuvalar yapmışlar. O bölge korunmuş doğasal değerdir.
Tren istasyonun önünde „Tanúhegy” (Tanık Dağı) adlı, dokuz beton kattan yapmış kompozisyon duruyor. Onun rölyefleri şehrin 900 yıllı tarihini gösteriyor.
Demiryolundan sola döndükten sonra kendimizi Katolik Mezarlığın üzerinde buluyoruz. Küçük bir mola verip anneannemin ve dedemin mezarına çiçekler koyuyorum. Dinlenmek için Marcipán Pastane’de kocaman bir dondurmayı yiyebiliriz.
Kuşumuzun artık yorgun olduğundan onunla Budapeşte’ye doğru geri uçarak kalbimizde hatıralarla yolumuza bitiriyoruz.
Szegedi Ági / Türkinfo