Budapeşte’de Mustafa Kemal izleri

23Mihmandarımız üniversitede hocalarının ‘Bizim de Mustafa Kemal gibi bir liderimiz olmalıydı’ dediklerini ‘özgürlük, cumhuriyet, bağımsızlık’ kelimelerinin derslerde konuşulduğu an ilk akla gelen liderin Mustafa Kemal olduğunu söylüyor.

Kadim Ülker / Viyana

Avusturya Atatürkçü Düşünce Derneği Kadın Kolları, Budapeşte’ye gezi düzenlemişti. Budapeşte’de keşfedilecek daha çok yer var diyerek ben de katıldım bu geziye. Kente geldik. Özgürlük Anıtı yakınlarında solda bir sokağa girdik. Otobüs dar bir sokakta durdu ve beklemeye başladı. Mihmandarımız gelecek denildi. Geldi. Kendini tanıttıktan sonra, iki kilometre bile gitmeden bir soru sordu hepimize. “Bir büstü ziyaret edeceğiz, kime ait olabilir bu büst?” diye sordu. Tereddütsüz hep bir ağızdan “Mustafa Kemal Atatürk” denildi. Mihmandarımızın, “Mustafa Kemal’in burada ne işi var…” sorusuna rağmen cevap aynı oldu. Otobüsümüz 1. Bölge’de bir parkta durdu. Naphegy Ter meydanında bir çocuk oyun parkına girdik. Büstün önüne vardığımızda hep bir ağızdan “Mustafa Kemal” diyenler haklı çıktı.
Gezi mihmandarımız Türk – Macar İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Halil Maral güzel bir süpriz hazırlamış bizlere. Dernek adına bir çelenk hazırlamış ve gezimizin Atatürk büstüne çelenk koymayla başlaması bizlere duygulu anlar yaşattı. Atatürk’ün anısına saygı duruşu, hatıra fotoğrafları çekiliyor ve Özgürlük Anıtı’na doğru yola çıkıyoruz. İbrahim Bey, Atatürk büstünün hiçbir beklenti olmadan Macarlar tarafından inşa edildiğini söylüyor. Elte Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördüğünü söyleyen mihmandarımız üniversitede hocalarının “Bizim de Mustafa Kemal gibi bir liderimiz olmalıydı” dediklerini “özgürlük, cumhuriyet, bağımsızlık” kelimelerinin derslerde konuşulduğu an ilk akla gelen liderin Mustafa Kemal olduğunu söylüyor. “Bunu da inanın Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi olduğunuz için söylemiyorum” diyor. Macarların Mustafa Kemal’e duydukları hayranlıktan dolayı büstü o çocuk parkına koyduklarını yol boyunca anlatıyor.
Otele vardığımda büstün yapılış tarihiyle ilgili bilgiler bulmaya çalışıyorum. Karşıma bir gazete haberi ve haberle ilgili bir de fotoğraf çıkıyor. Atatürk büstüne burada da saldırı olmuş, büste kırmızı boya fırlatılmış.

NAZIM’IN KIR ÇİÇEKLERİ

Budapeşte kentinin Buda tarafında olan Özgürlük Anıtı’na varıyoruz. Burası için de çiçekler hazırlanmış, hem de kır çiçeği. Nazım Hikmet’in Budapeşte’ye geldiğinde, havalanından iner inmez anıtı ziyaret ettiğini ve yol boyunca topladığı kır çiçeklerini Macar özgürlük kahramanlarının anısına yapılan anıta bıraktığını anlatıyor mihmandarımız. Gezimizde hem Nazım’ı hem de Macar özgürlük kahramanlarını anıyor ve gezide bulunan çocuklar üç demet çiçeği Özgürlük Anıtı’na bırakıyorlar. Anıtın bulunduğu tepeden bakınca kent sanki ayaklarınızın altında. Aşağıdan Tuna Nehri nazlı nazlı akıyor. Mihmandarımız kenti 360 derece gören anıtın kurulduğu tepede Osmanlını otağını kurduğunu anlatıyor.
Macar özgürlük mücadelesi anlatılırken Avusturya ve Sovyet işgaline karşı verilen özgürlük mücadelesine vurgu yapılıyor. İşgal deniliyor, literatürde de işgal sözcükleriyle karşılaşıyoruz. Halbuki 150 yıl boyunca Osmanlı’nın Macaristan’da varlığına dair “işgal veya zorbalık” gibi sıfatlar kullanılmıyor. Gezimizin ikinci gününde Özgürlük Anıtı tepesine paralel tepeye kurulmuş kaleye çıkıyoruz. Kalenin surlarından içerdeki kilise ve binaların her türlüsü görmeye değer. Binalar anıt gibi korumaya alınmış. Kale içindeki evler teker teker sahipleri tarafından satılmış. En görkemli binalardan birisi onlarca yıl lise görevi yapmış. Evlerin satılması ve sahiplerinin kaleyi terk etmesi sonrasında, muhteşem bina günümüzde lise değil devlet arşivi olarak hizmet veriyor.

‘KAHRAMAN DÜŞMANDI, RAHAT UYUSUN!’

Eski lise yeni arşiv binasının yanından geçip asırlık tuğlaların kırmızılığının bütün canlılığıyla görüldüğü binanın yanından geçip bir mezar ziyaret ediyoruz. Mezar, Osmanlı vezirlerinden Abdurrahman Abdi Arnavut Paşa’ya ait. Mezar taşının bir yüzü Macarca diğer yüzü ise Türkçe yazılmış. Taşta aynen şunlar yazılı “145 yıllık Türk eğemenliğinin son Buda Valisi Abdurrahman Abdi Arnavut Paşa bu yerin yakınında 1686 Eylül ayının 2. günü öğleden sonra yaşamının 70. yılında maktül düştü. Kahraman düşmandı, rahat uyusun!”
Bu yazının onurlandırmasıyla grup kalenin dışına çıkıp, otobüse binip ilk virajı dönünce mihmandarımız isteyenlerin bir sokak başında inebileceğini ve bir süprizi olduğunu söylüyor. Bulunduğumuz yer kentin birinci bölgesi. İbrahim Bey Budapeşte kentinin burada başladığını söylüyor. Sokak isimlerinin konulduğu direklerin estetiği dikkat çekiyor hemen. O güzel direklerin birinin üzerinde “I. ker. Taban Kemal Atatürk Setatut” yazısı gözlerimizi açıyor. Kemal Atatürk’ün isminin doğallığı bozulmamış, temiz bir toprak yola verilmiş olması, Arnavut Paşa için “Kahraman düşmandı” ifadesi onurumuzu biraz daha okşuyor.
Otelde oda anahtarlarını alırken önümüze konulan Türkçe bir bilgi moralimizi dibe vurduruyor. Otelin o güne kadarki Türk misafirleri lokantadan dışarıya yemek çıkarmış olduklarından “dışarı yemek çıkarmak yasaktır” yazıyordu.

Orijinal haber: >>>