Béla Bartók’u sinemadan önce Isabelle Faust’un kemanında görün

bartok-belaBüyük şehirlerin kilometrelerce uzağındaki köylerde, dağ kovuklarında, yaylalarda ne tür hazinelerin saklandığını bilemez kentlerde doğup büyüyen insanlar. O hazineler, aynı toprağın metrelerce altındaki maden cevherleri gibi birileri gelip onları ortaya çıkarıncaya kadar gizlendikleri yerde durur. Bir kadının savaşta kaybettiği sevdiğinin arkasından yaktığı ağıt, binlerce yıl önce kimbilir kimin okuduğu bir destan, kaynağını yaşamın bizzat kendisinden alan türküler vardır uzak köylerdeki hazine sandıklarının içinde. Her sandığın içinde ayrı bir gökkuşağı kapak açılsın da boynunu gökyüzüne uzatabilsin diye bekler durur. Uzun yıllar önce o hazinelerin çağrısına kulak veren biri Macaristan’dan yola çıkıp Anadolu’ya gelmişti. Heyecan ve merak içinde geleneksel yaşantısını sürdüren köylülerin yanına gidip onların müziklerini keşfetmeyi ve dünyaya tanıtmayı bekliyordu.

Bestelerinde, Macar ve Orta Avrupa halk müziğine özgü renkli ışıkların denizin üzerindeki yakamozlar gibi kaynaştığı Macar besteci, piyanist, müzik araştırmacısı ve eğitmen Béla Bartók’tan söz ediyorum. Adını ve bestelerini tüm dünyanın bildiği, Macaristan denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Béla Bartók, adını müzik tarihine aşınmaz harflerle yazdıran diğer besteci ve müzisyenler gibi, çok küçük yaşta tanıştı müzikle. Ona seslerin altın kapısını, amatör bir piyanist olan annesi açtı. Tabii ki anne kucağındayken çıktığı müzik yolculuğu, 64 yaşında, ülkesi Macaristan’dan binlerce kilometre uzaktaki New York’ta hayatını kaybettiği âna kadar devam etti. Béla Bartók beyazperdede Béla Bartók, 1936’da konferans vermek ve etnik müzik araştırması yapmak için Halkevi’nin Ankara şubesi tarafından Türkiye’ye davet edilmişti.

İstanbul ve Ankara’dan sonra, müzik tarihinde Türk Beşleri olarak anılan bestecilerin en önemlilerinden biri olan Ahmet Adnan Saygun’un da dahil olduğu bir ekiple birlikte Adana’ya gitti Béla Bartók. Bu kenti seçmesinin nedeni geleneklerini ve kültürlerini o güne dek muhafaza etmeyi başaran Yörük boylarının özellikle Osmaniye çevresinde yoğun olmasıydı. Yazları Toros Dağları’nın kucağındaki serin yaylalarda konaklayan konar-göçer Yörükler, kışın ise Akdeniz kıyılarına iniyorlardı. Türkiye’de, Béla Bartók’un Anadolu’da yaptığı derleme çalışmalarından haberdar olan kaç kişi vardır bilinmez ama olasılıkla önümüzdeki kış, bu konuda bilgi sahibi olan insanların sayısında kaydadeğer bir artış olacak. Zira geçtiğimiz günlerde bazı gazetelerde, Ali Özgentürk’ün, Béla Bartók’un Adana günlerine odaklanan son filminin çekimlerine başladığı haberi yer aldı. Senaryosunu da Ali Özgentürk’ün kaleme aldığı, çekimleri İzmir’in Seferihisar İlçesi ve çevresindeki köylerde devam eden filmin adı Görünmeyen olacakmış. 17 Aralık 2010’da gösterime girmesi planlanan filmde Béla Bartók’u, ünlü Alman oyuncu Udo Kier canlandıracakmış.

Ben de Béla Bartók’un eserlerini her daim severek dinleyen biri olarak Halil Ergün ve Ahmet Mekin’in de oyuncuları arasında yer aldığı filmi, heyecanla bekliyorum. Yörük köyünde Macar ezgileri Béla Bartók, Anadolu’da yaptığı derleme çalışmalarından bazı yazılarında söz etmişti. Bunlardan anlaşıldığı kadarıyla gerçekten de Béla Bartók’un Adana günleri bir filme konu edilmeye değer. Kendisiyle hemen hemen aynı yaşta olan vatandaşı Zoltán Kodály gibi Orta Avrupa halk ezgilerinin üzerindeki örtüleri kaldıran Béla Bartók’un Anadolu yollarında ilerlerken ve yeni ezgiler keşfederken yaşadığı heyecanı bu yazılarda okumak hiç de zor değil.

Çukurova’da kasım ayında bile sıcaktır hava. Ilıman iklime özgü meyveler, çiçekler, ağaçlarla doludur Akdeniz’in kıyı şeridi. Ülkesinde soğuk havaların başlangıcı olan bir tarihte Adana’ya giden Béla Bartók da konar-göçer Yörüklerin renkli çadırlarıyla çevrelenen Akdeniz kıyıları ve Torosları sevmişti. Ancak doğal güzelliklerden ziyade, keşfedilmeyi bekleyen Türkmen ezgileri heyecanlandırıyordu onu. Adana ve Mersin’de biraz zaman geçirdikten sonra Osmaniye’ye gitmiş ve orada 70 yaşındaki Ali Bekir Oğlu Bekir’le karşılaşmıştı. Beyaz sakallı bir Yörük dedesi olan Ali Bekir Oğlu Bekir, Béla Bartók’un türkü söylemesi yönündeki isteğini nazlanmadan kabul etti. Aldı kemençesini eline ve başladı bir savaş şarkısı söylemeye.

Béla Bartók, bir yandan bu Yörük ezgisini kaydediyor bir yandan da türkünün Macar halk müziğine bu kadar çok benzediğini görmenin şaşkınlığını yaşıyordu. Yörük Bekir, Macar halk ezgilerine çok benzeyen bir türkü daha söyledi Béla Bartók’a. Ahmet Adnan Saygun’la birlikte çevredeki başka köylerde de dolaşan Béla Bartók’un en büyük sıkıntısı türkü söyleyecek bir kadın bulamamasıydı. Zira kadınların yabancıların yanında şarkı, türkü söylemesi pek yakışık almıyordu o çevrede. Ses kayıt cihazında kayda değer bir bölümü Macar ezgilerini çağrıştıran Yörük türküleri ve ağıtlarıyla Anadolu’dan ayrılan Béla Bartók, kuşkusuz Anadolu müziği için ne kadar önemli bir çalışma yaptığının farkındaydı. Almanya’nın ünlü kemanı 20. yüzyılın en önemli bestecilerinden biri olan Béla Bartók’un eserleri, bugüne kadar dünyanın en önemli solist ve orkestraları tarafından defalarca seslendirildi.

Bu dünyaca ünlü solistler arasında 1972 doğumlu Alman kemancı Isabelle Faust da var. Faust’un 2 CD’den oluşan Béla Bartók Violin Sonatas adlı albümü kısa süre önce Avrupa’da yayınlandı. Bu albümde Béla Bartók’un keman sonatlarının yanında keman ve piyano için yazdığı rapsodileri de seslendiriyor sanatçı. Daha önce de Bartók’un eserlerinden oluşan albümleri yayınlanan Isabelle Faust, aslında Türkiyeli dinleyicilere çok da yabancı değil. Isabelle Faust, geçen mart ayında İstanbul’a gelmiş ve Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Filarmoni Orkestrası’yla birlikte Beethoven’ın Keman Konçertosu’nu yorumlamıştı. 15 yaşındayken Leopold Mozart Yarışması’nda birinci olan, 1997’de ise Gramophone Yılın Genç Sanatçısı ödülüne layık bulunan Isabelle Faust, kusursuz tekniği ve sınırları aşan içgüdüsel yorumuyla tanınıyor, seviliyor. Isabelle Faust’un Béla Bartók yorumunu dinlemek, müziğe âşık kulaklar için kelimenin tam anlamıyla bir şölen gibi. Bu arada piyanistler Ewa Kupiec ve Florent Boffard’ın Isabelle Faust’a eşlik ettiğini de belirtmek lazım. Bu güzel albümü amazon.com’dan edinmeniz mümkün. Halk ezgileriyle dolu nice hazine sandığını emek ve zaman harcayarak aralayan Béla Bartók’u beyazperdede izlemeden önce Isabelle Faust’un albümünü dinleyin bence.

2010-09-06
Özlem Ertan -Taraf