Abdülhamîd tartışması

arslan-tekinYazar Hicran Göze’den, Abdülhamîd tartışmalarına dair nezih bir mektup aldım.Hicran Göze, ünlü gazeteci ve yazar merhum Ergun Göze’nin de eşidir. (Bir hatırlatma daha: Kızı Zeynep Uluant, edebiyatımızda ayrı bir yeri olan Sâmiha Ayverdi’nin torunu Sinan Bey ile evlidir. Kubbealtı Akademisi’nin kültürüne hâkimdirler. Kelimelerde ^ işaretini kullanma da -aşağıda göreceğiniz gibi- bu kültüre dâhildir.) 

“Sayın Arslan Tekin Beyefendi’ye saygılarımlaEfendim ecdâdımız önce selâm sonra kelâm demişler. Bendeniz de size ve âilenize önce hayır dualarımla berâber selâmlarımı sunuyorum efendim.Bu satırlar başımızdaki aykırı müslümanlardan ve ne yazık ki bâzı yazarlardan bunalmış ama sizin 27 Eylül 2016 Pazartesi günkü ölçülü ve dengeli, gerçekleri dile getiren yazınızı okuyarak oh! deyip ferahlayan bir yaşlı kadının teşekkürlerinin ve minnetkârlığının ifâdesidir. Tabii şikâyetlerinin de…Durup dururken tasarlanmış bir oyunun gereği ortaya atılmış bir Abdülhamîd olayı hakkında isterdim ki (…) câhilce, baştakilerin ekmeğine yağ süren (…) -Katmerli bir cehâletin sergilendiği- yazılar çıkmasın. (…) Bilirsiniz Mecelle ‘Zıtlar içtimâ etmez’ der. Allah kaleminize kuvvet, ömrünüze bereket nasip etsin efendim. / Hicran Göze”.    

Güzide yazarımız Hicran Göze Hanımefendi, ‘cahilce’ olarak nitelediği tartışmalar karşısında suskun kalmamış ve keskin bir yazı yazmış. Maksat mektubun muhteviyatında ortaya konuyor. (Mektupta, umumî tenkitler, üçüncü kişilere yönelik olduğu için, Hicran Göze Hanımefendi’nin engin müsamahasına sığınarak, ister istemez çıkardım.).33 yıllık Abdülhamîd dönemi, Cumhuriyet değerlerinin de ortaya konduğu devirdir. (Evet, öyle!.. Cumhuriyet değerleri gökten inmedi… Bir şeyin zemini olmadan neticesi olmaz!)Bu dönemle ilgili o kadar çok mevzu, o kadar çok mesele var ki, ne kadar araştırırsanız araştırın eksik kalır.Abdülhamîd’in sarayındaki casus kim, biliyor musunuz… Vambery… Orta Asya notlarını okumuşsunuzdur. Macaristan’da ilk Türkoloji kürsüsünü de o kurmuştur. İngilizler, Vambery’nin Türklerle ülfetini bildikleri için onu “kiralamışlar”, Abdülhamîd’den lâf taşımasını istemişlerdir. O da Abdülhamîd’le görüşmelerini her fırsatta rapor olarak İngilizlere aktarmıştır.Şu var ki, Abdülhamid de Vambery’yi kullanmıştır. Onun casus olduğundan emindir. Vambery, Abdülhamîd için, “fazlasıyla zeki ve uyanık…” der.Vambery, 6 Temmuz 1889 tarihli raporda, Abdülhamid’in şu sözlerini aktarmıştır:”Ermeni Sorunu’nda İngilizlerin gözleri hiçbir şeyi görmez olmuştur; emelleri ‘Bulgar Mezalimi’ yaygaralarını bir kez de burada tekrarlayarak, tıpkı Bulgaristan’ın imparatorluktan ayrılışında olduğu gibi, Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermenistan kurmaktır. Benden de sadece üçte biri Hıristiyan ve gerisi Müslüman olan bir bölgeyi elden çıkartmamı bekliyorlar!”1890’lı yıllar pek bilinmez. Abdülhamîd’in Ermeni isyancılarla mücadele yıllarıdır. Ermeniler Osmanlı Bankası’nı basacaklar (26 Ağustos 1896), o kadar can alacaklar, 21 Temmuz 1905’te Abdülhamîd’e suikast düzenleyeceklerdir. 1915’i, Abdülhamîd döneminden bağımsız ele alamayız.Vambery’nin raporları, Abdülhamîd’in kişiliği ve politikası üzerine fikir verecek niteliktedir. Mim Kemal Öke, bu raporları “Saray’daki Casus” kitabında yayınlamıştır.

Kaynak>>>