Selamlar. Daha önce farklı yerlerde yazdığım yazımı çeşitlieklerle buraya taşıma ihtiyacı duyuyorum. Atatürk ile Zsa Zsa Gabor arasındaki ilişki bir kaç yıl önce oldukça gündemdeydi ve artık herkes tarafından biliniyor. Medyadan takip ettiğim kadarıyla Gabor’un güzelliği dışında pek fazla konuya değinilmedi. Bana göre aynanın arkasındakiler pek öyle önemsiz konular değil… (Bu arada 5-10 yıl içince bu tip ezber bozan çokça belge çıkacağını düşünüyorum. Kemalistler için pek hoş yıllar olmayacak aklınızda bulunsun istedim).
Bu ilişki için 6 ay sürdüğü ‘iddia’ ediliyor. İddia diyorum çünkü her şey Macar güzeli olan Zsa Zsa Gabor‘un anılarına ve hatıralarına dayanmakta. Garip ilişkiler sonucu Atatürk’e bu kadar yaklaşan bir dünya güzeli önemli bir konu olsa gerek. Az çok bu mahrem konuları merak edenler çeşitli kaynaklardan ‘tam teyit’ edilmemiş bilgileri öğrenecek ve Çankaya arşivlerinin neden açılmadığını az çok tahmin edebileceklerdir. Tabi ondan önce şu anki konumuza dönmekte fayda var. Önce Zsa Zsa Gabor‘un kim olduğuna bir bakalım..
Burhan Belge (Gazeteci Murat Belge’nin babası) Macaristan’daki görevi sırasında Yahudi kökenli Zsa Zsa Gabor isminde genç ve güzel bir kızla tanışır(yada tanıştırılır). Gabor 1936 yılı Macaristan güzelidir. Gabor ile Belge arasındaki ilişki gelişti ve Belge, Gabor’u da yanına alarak 1936 yılında Türkiye’ye geldi. 1937 yılında evlendiler. Bu kısım ilginç. Yani Macaristan güzeli bir kız neden sıradan bir Ortadoğu ülkesine gitme kararı alır. Üstelik Burhan Belge yakışıklı biri bile değildir. Aşk mı? Buna güldüm. Nedenini anlatacağım.
burhan belge
Gabor ile evlendiklerinde henüz 19 yaşında bir genç kızdı. İlk eşi olan Belge sayesinde Gabor, Ankara cemiyet hayatının içine girdi. Yeni yeni oluşturulmaya çalışılan Türk burjuvazisinin Avrupa’ya özenme dönemleriydi bu yıllar. Halk sefalet içinde iken Çankaya her akşam yeni bir baloya sahne oluyor, alkol sofralarda oluk oluk akıyordu. Gabor bu günlerde cemiyete girdi. İsmet Paşa’nın eşi ile çay partileri, Kemal Paşa ile dans ettiği balolar, Falih Rıfkı Atay ile kendi kız kardeşlerinden birisi arasında çöpçatanlık çalışmaları gibi, Türkiye’ye bir dönem yön veren herkes ile az çok ilişkisi oldu. Hepsini tanıdı.
Gabor’un o dönem Ankara’da çokça dedikodusunun çıkması Belge ailesini karıştırdı. Hatta Gabor’un bir dönem adı Kemal Paşa ile anılmaya başladı. (Yıllar yıllar sonra Gabor da otobiyografisinde Kemal Paşa ile ilişkisi olduğunu iddia edecekti.) Rıza Nur‘un hatıralarında buna benzer birçok hikayeden bahseder. Hele İsmet Paşa ile Kemal Paşanın aralarının açılmasına yol açan ünlü ‘milletvekili kızlarını Çankaya’da misafir etme’ geleneği baya ilginçtir. Tüm vekillerin Kemal Paşa tarafından seçildiği dönemde bir vekil kızlarını ona bu görevi atfeden yarı tanrıya sunar ve ona kurban eder. Burjuvaziye yakın olmak ve birkaç yıl daha vekil kalabilmek için. Hayat acımasız. Biz yine Gabor’a dönelim.
burhan-belge-ve-yakup-kadri
Gabor’un uslanmaz tavırları cemiyet hayatı içinde dilden dile dolaşmaya başlar. Yakup Kadri Karaosmanoğlu‘nun eşi ve Burhan Belge’nin ablası olan Leman Karaosmanoğlu‘nun anlattığına göre dedikodular bini aşınca devreye Başbakan Refik Saydam girdi. Burhan Belge’den Gabor’un eline hizmet pasaportu, cebine de döviz koyup göndermesini istedi. Burhan Belge istenileni yaptı ve Atatürk öldükten 3 yıl sonra 1941 yılında Gabor Türk pasaportu ile Amerika’ya gitti.
Amerika’da kendisini o yıllarda Washington Büyükelçisi olarak bulunan Münir Ertegün karşıladı ve Hilton Oteli’ne yerleştirdi. Ertegün tarafından Amerikan sosyetesi ile tanıştırıldı. Bu tanışıklıkların sonucunda 10 nisan 1942’de, Hilton Otelleri’nin sahibi Conrad Hilton ile evlendi. Çiftin evlilikleri 1947 yılına kadar sürdü. ardından bir sürü evlilik, zengin bir yaşam ve bol şöhret peşinden geldi. Sevgilisine nazı geçer. Hatta zengin sevgilisine Ankara’da yaşadığı ‘güzel günlerin’ hatırına bir otel bile yaptırır. Yani ‘Hlton’u bilemezdin şerefsiz’ derse biri haklı. Zavallı zengin koca güzel karısı hakkındaki gerçeği hiç bilemedi.
IcoIm
Zsa Zsa Gabor‘un hayatı ve hatıralarını Wendy Leigh tarafından 1991 yılında yayınlanan ( One Lifetime is Not Enough, 1991) kitapta açıklanır.
Gabor, Atatürk ile olan ilişkisini hakkında ilginç bilgiler verir:
‘…Açılan büyük bir kapının ardından içeriye girdim. Heyecandan kalbim deli gibi çarpıyordu. Mermer taşla döşenmiş yoldan geçerek bahçe içindeki eve doğru yöneldim. Çok büyük bir zeytin ağacı evin girişini gölgeliyordu. Hipnotize olmuştum. Üst kata çıktım. Atatürk el işlemesi geniş bir gürgen koltuğa oturmuştu. Arkası bana dönüktü. Yanındaki masa üzerinde duran nargilesini içiyordu. Kemal Atatürk, Tanrı’nın insanlığa ender gönderdiği bir kurtarıcı, politika ustası ve korkusuz bir savaşçıydı. O yarı insan yarı tanrıydı. Orta yaş döneminde dahi Atatürk’ün seks aktiviteleri yakın çevresi tarafından biliniyordu. Bakırımsı kırmızı renkli kadife koltuğa- yanına- oturmamı söyledi. Büyülenmişcesine Atatürk’ün emrini yerine getirdim. Nargilesinin hortucunu bana doğru uzattı ve içmemi söyledi. Dumanı içime çektim. Diğer elinde tuttuğu rakıyı yudumlayarak içtim. Atatürk ile beraberliğimin bundan sonrasını ilk defa açıklıyorum. Dans eden dansözlerin odadan çıkmalarını istedi. İkimiz baş başa kalmıştık. Henüz 15 yaşındaydım. Çocuk denecek kadar genç sayılırdım. Atatürk 56 yaşında olgun bir erkekti. Buna rağmen ürküntü duymuyordum. Rakının verdiği sarhoşlukla olsa gerek kendimi rüyada hissediyordum. Atatürk’e bekaretimi verdim. Atatürk benim ilk erkeğimdi. Şeytani bir çekicilikle, benimle deliler gibi sevişti. O, genç bir kadının nasıl mutlu edileceğini çok iyi biliyordu. Atatürk, aklıma her geldiğinde onun tüm kadınları doyuma ulaştıracak gücü olduğunu düşünürüm. Atatürk, profesyonelce sevişen bir tanrı, bir kraldı..’
Can Dündar 21 ağustos 2005 tarihli yazısında Zsa Zsa Gabor ve Atatürk konusuna değinir. Beverly Hills’te kendisiyle yaptığı söyleşi sırasında verdiği bilgilerin biraz hayal koktuğu söylenilincede hatırladığı kadarıyla köşkü ve içindeki eşyaları tarif etmeye çalışması Can Dündar’ı epey şaşırtmış. Ardından saşkınlık içinde anlattıklarını dinlemiştir muhtemelen. Tabi gabor’un ‘ben öldükten sonra yazarsın’ dedikleri ise Can Dündar’ın belleğinde ve hala yazılmayı bekliyor.
Bu arada Zsa Zsa Gabor’un Atatürk’le olan ilişkisinin yanı sıra farklı meziyetleride ortaya çıkıyor. Ve iş biraz daha karışıyor.
Tarih ve toplum Dergisi’nde Yahudi araştırmaları ile tanınan Rıfat Bali’nin Aralık 2006 tarihinde yazdığı makale Gabor hakkında bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Gabor, CIA adına ajanlık da yapmıştı. Gabor, CIA’ya Türkiye’de ordu, bürokrasi, sosyal yapı ile ilgili kriptolar vermişti. Bali, yaptığı çalışmada bu istihbarat belgelerini ortaya çıkarmış ve Gabor’un sızdırdığı bilgileri incelemişti. Gabor’un özellikle ‘kim kimdir?’ raporunda tanıştığı üst düzey isimler hakkında ABD makamlarına bilgiler sunduğu belgelerle sabittir.
“Gabor Türkiye’de Panislamcı hareketin hiçbir zaman çok büyük adımlar kat edeceğine inanmamaktadır. Rusya vakasında olduğu gibi, Kemal Paşa (iktidarı) altında Türkiye ilk önce dini yok etmeye bakmıştır. 24 sene önce ülkenin liderleri son derece geri kalmış bir halkı modernleştirme çaresi olarak bir tek bunu dikkate almışlardır.”
Zsa Zsa Gabor’un Atatürk’ün 1937 yılında Kerkük, Filistin ve Antakya’ya düzenleyeceği askeri harekat ve savaşı önlemek yada bilgi toplamak için İngilizler tarafından yanına gönderdiğini düşünüyorum. İlişkileri 6 ay sürdü ve Atatürk ‘hastalanınca’ noktalandı. Atatürk’ün son yıllarında Ortadoğu, Musul ve Kerkük’le hiç olmadığı kadar ilgilenmeye başlaması iddiamın temelini oluşturuyor. Lozan’a giden İsmet Paşa’ya ‘Gerekirse İstanbul’u da bırak’ diyen, İngilizlere karşı tek bir ‘yanlışı’ olmayan, Musul, Kerkük için hiç bir girişim yapmayan bir liderin son yıllardaki bu tavrını pek anlamlandıramıyorum. Kötü asker ama iyi siyasetçi olan bir liderin bu ‘cesur’ hareketi biraz garip. Tarihi zaferlerle dolu değil. En azından kendisi böyle olmadığını biliyor. Ufak bir macera istemiş olabilir mi? Belki. Ama Ortadoğu’da oyun alanının dışına çıkmamak birinci kural. Çünkü sana o alanı sağlayan onlar. İngilizler İngiliz emperyalizmine karşı mücadele eden yüzlerce vatanseveri tarihten sildi. Ama artık sular tersine akıyor.
Bu arada Zsa Zsa Gabor hala yaşıyor. 94. yaş gününü 8. eşi ile kutlarken. (2011)
Esen kalın…
2014-10-31
icmihraklar.wordpress.com
Ulen bu kadar dangalakca, yalan dolan, iftiralarla dolu bir yaziyi nasil ve ne amacla yayinlarsiniz?
Yaziklar olsun..