Ünlü Macarlar: Magda Szabó – “eserleri 42 dile çevrilen yazar”

Yazar, şair, çevirmen ve tiyatro oyun yazarı olan Magda Szabó en çok okunan ve eserleri en çok yabancı dile çevrilen Macar yazarı unvanına sahiptir. 

Magda Szabó 1917 yılında Debrecen şehrinde doğdu. Babası Elek Szabó valilik görevlisi, annesi Lenke Jablonczay ise öğretmendi. Annesinin ilk evliliğinden doğan bir kardeşi daha vardı. Magda Szabó ailesine aşırı derecede bağlıydı. Ve bu sevgi ve saygı tüm hayatı ve yazarlığı boyunca çok özel bir değer olarak kaldı.

Ben çok hırslı, ve özgür yetiştirilen bir çocuktum. Hem annem ve hem de babam ise aşırı bir disiplin altında köle gibi büyütülmüşlerdi. Ve bu iki “köle” çocuklarının özgür olmasına karar vermişlerdi. Çocukları itiraz edebilir, direnebilir, özgürce tercih yapabilirdi. O karar verecekti çünkü hayat onun hayatıydı. Yaşayacağı hayat onun tek ve bir daha asla tekrarlanmayacak olan hayatıydı.” Diye kendini anlatıyordu.

Annesi onun için hayal ve duygu dünyasının rehberiydi. Babası ise kendisine Latince öğreten, onu tarihin derinliklerine götüren, hem antik dönemi hem hristiyanlığın ilk mitolojisini anlatan bir öğretmen. Memleketi olan ve çok sevdiği Debrecen şehri, oradaki akrabaları ve ailesindeki geçmişteki şahsiyetler onun eserlerinde hep yer alacaktı.

1935 yılında Debrecen’de liseyi bitirdi. Daha sonra da yine doğduğu şehir olan Debrecen’de Latince ve Macarca öğretmenlik eğitimi aldı. Bir süre öğretmenlik yaptı. 1945-1949 yılları arasında Din İşleri ve Eğitim Bakanlığında film ve sinema uzmanı olarak çalıştı.

Edebiyat hayatına ilk olarak şiirler yazarak girdi. İlk şiirleri Debrecen’deki “Magyarok (“Macarlar” )  adlı dergide yayınlandı. Daha sonra da Újhold (Yeni Ay) dergisinde şiirlerine yer verildi. 1947’de evleneceği yazar Tibor Szobotka ile de orada tanıştı.

Aynı yıl“Kuzu adlı bir şiir kitabı yayınlandı:”. 1949’da da “İnsanın kaynağına kadar” adıyla ikinci şiir kitabını yazdı. Ne yazık ki ülkedeki politik gelişmeler onların hayatını da etkilemişti. Kendisine layık görülen Baumgarten ödülü geri alındı ve kitapları da sınıfsal anlamda eski rejime ait olduğu iddiasıyla yayınlanmamaya başlandı. Hatta işini de kaybetti. Bunun üzerine bir ilkokulda öğretmenliğe başladı. Sessiz geçen yıllardı bunlar. Şiir’den roman yazarlığına döndü. Ama ilk romanı 1958’de yayınlanacaktı.

Fresk (1958) ve Ceylan (1959) adlı kitapları ülkede tanınmasını sağladı. Yazarın roman kahramanlarının ruh hallerini ve aralarındaki çok boyutlu ilişkileri anlatmaktaki başarısı kendisine çok kısa sürede geniş bir okuyucu kitlesi kazandırmıştı.  Çocuk kitapları, gençlik romanları da yazdı. “Barany Boldizsar” adındaki şiir olarak yazılan masal kitabı  (1958)  “Zsofi’ye söyleyin” (1958) dikkatleri çekti.

1959 yılından itibaren artık sadece yazar olarak hayatını kazanmaya başladı. Çok yazan ve çok kitap yayınlayan bir yazar oldu. “Pilatu”s (1963) ve “Danaida” (1964) romanlarında kadın ruhunun derinliğini ele aldı.  1969’da yayınlanan “Katalin Sokağı”nda barış içinde geçen sakin ve romantik bir hayatın bir savaşla nasıl altüst olabileceğini gözler önüne serdi. Romanlarında aile ilişkilerini, geçmişini ve gerçek çevresindeki hayatı da çok boyutlu olarak anlattı.

1970’de yayınlanan “Kökler” adlı romanında çocukluğunu anlattı. Harika bir ortamda mutlu bir şekilde büyüyen bir çocuğun hayat öyküsüydü bu. Arkasından yayınlanan “Eski bir hikaye” romanında annesini anlatıyordu.

En tanınmış romanı, 1971’de yayınlanan “Abigel” romanıdır. Roman yatılı bir okulda okuyan bir subay kızı olan Georgina Vitay’ın gözüyle savaşı, aşkı ve sadakati anlatır.

Magda Szabó, 1977

1982’de eşini kaybetti.  Bir yıl sonra yayınlanan “Szobotka olarak kaldı” romanında sevgili eşinin anılarını yapıtlaştırmıştı.

Güçlü bir kadının kendi hayatını nasıl oluşturduğunu anlatan “Kapı” romanı 1987’de yayınandı. Roman hem Macaristan’da ve hem de dünyada edebiyat eleştirmenleri tarafından övgüyle anıldı.

2002’de kendi hikâyesinden yola çıkarak kaleme aldığı “Für Elise” romanı yayınlandı. Romanın ne kadarının onun hayatı olduğu ne kadarının hayal ürünü olduğu belli değildir.

90 yaşında kendisiyle yapılan bir röportajda hayat öyküsünü anlattığı 3 romanına devam etmek istediğini söylemişti. Ama ne yazık ki bir ay sonra hayatını kaybetti.

Hayatını Debrecen ve Budapeşte şehirlerindeki evlerinde hep ona eşlik eden kuşları ve kedileri arasında geçirdi. 2007 yılının 19 Kasım günü kitap okurken ansızın bu dünyadan ayrıldı.

Kitapları 42 dile çevrildi. Romanları pek çok ödüle layık görüldü. Geriye pek çok eser bırakmasına rağmen yazar, kitaplarını hayli zor yazdığını söylerdi. Bir eserini tem beş kez yeniden yazdığı da bilinir.

“Kapı” ve “Abigel” romanları film olarak da çok sevildi.

Türkinfo

 Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.