Macar tiyatrosunun en büyük isimlerindendi. En aşağılardan, çadır tiyatrosundan Macar sanat dünyasının zirvesine ulaştı. Elli yıl boyunca Macar Tiyatro hayatının en belirleyici kadın oyuncusu oldu. Hayatının son dönemini, evinde penceresinin önünde oturup, kendi adını taşıyan meydanı seyrederek geçirdi. Lafını esirgemeyen karakteri, güzel şarkılar söyleyen sesi nedeniyle kendisine “Ulusun Bülbülü” lakabı takılmıştı.
Lujza Blaha 1850’de bugün artık Slovakya topraklarında kalan Rimaszombat şehrinde doğdu. Asıl adı Ludovika Reindl idi. Babası 1848-1849’da Habsburg imparatorluğundan bağımsızlık amacıyla süren Macar isyanının bütün cephelerinde de çarpışan bir subaydı. Ancak daha sonraki yıllarda isyan bastırıldıktan sonra kaçak yaşarken gezici bir çadır tiyatrosu kurmuştu. Küçük Lujza’nın çocukluğu hep bir yerden bir yere giden yoksul çadır tiyatrosunun dekorları ve sahneleri arasında geçti. Şarkı söylemeyi seven küçük kız yöreden yöreye dolaşırken bir yandan da köylerde çocuklardan oranın türkülerini öğreniyordu. Yedi yaşında daha okula bile başlamadan sahneye çıkmayı öğrenmişti. Yani çadır tiyatrosunun aslında en küçük üyesiydi.
Lujza yoksulluk içinde geçen yılları daha sonra şöyle anımsayacaktı : “hep aklımda en çok istediğim iki şey vardı: ekmek ve ayakkabı (kelime oyunu: cipó ve cipő). Eğer sahnede rolümü iyi yapamazsam, akşam yemek bana verilmeyeceğinden korkuyordum. Bunu babam günde kırk kez söylüyordu. Bundan o kadar korkuyordum ki, sahneye çıktığımda bu korku nedeniyle sahne heyecanı bile duymuyordum”.
Sesi o kadar berrak bir sesti ki, 14 yaşında Buda’da büyük ve ünlü Halk Tiyatrosunda sahneye çıkmıştı. Ardından Szabadka şehri tiyatrosunda çalışmaya başladı. Orada Çek asıllı yönetmen Janos Blaha ile tanıştı ve kısa sürede de evlendi. Evlilikleri kısa sürdü. Kocası dört yıl sonra hayatını kaybetti. Lujza iki kez daha evlenmiş olmasına rağmen ilk evliliğinde aldığı adı bir daha değiştirtmedi.
Lujza Blaha’nın ünü Debrecen tiyatrosuna geçtikten sonra birden artmaya başladı. Viyana tiyatrolarında da sahneye çıktı. Orada daimi çalışma teklifi de almasına rağmen Macaristan’da kalmayı tercih etti ve 24 yaşında Budapeşte’de Ulusal Tiyatro’da çalışmaya başladı. O dönemin ideallerine uygun hafif toplu görüntüsüyle, gülümseyen yüzüyle ve harika sesiyle kısa sürede her rolü rahat oynayabilen, seyircilerin hayran olduğu bir isim haline geldi.
Artık ülke çapında tanınan ve sevilen bir sanatçıydı. Kendisine resmen “Ulusun bülbülü” lakabı takılmıştı. Bu ün ve paye daha sonra Kral tarafından da onandı: liyakat nişanına layık görüldü. Bu kadar çok sevilmesinin gerisinde, aslında çok ünlü olmasına rağmen hep alçakgönüllü, neşeli ve sempatik kalabilmesi ve Macar türkülerini ve değerlerini yüceltmesi yatıyordu.
Lujza Blaha’nın ünü artık sıradan bir tiyatro oyuncusunun ya da şarkıcının ününü çoktan aşmıştı. O artık Budapeşte şehrinin en cazip, vazgeçilmez ve ziyaret edilmesi “zorunlu” güzelliklerinden biriydi. Budapeşte’ye gelenler onun tiyatrosuna gitmeden şehri tanımış sayılmazlardı. Budapeşte ziyaretinde bulunan krallar, kraliçeler onu seyrediyor, eserin sonunda onunla tanışıyor, çiçek veriyorlardı.
Sanatçı pek çok kez artık tiyatroyu bırakmayı düşünse de sonunda her defasında vazgeçti. Macar Ulusal Tiyatrosu 1901 yılında “Ebedi Üye” statüsünü hayata geçirdi ve tiyatronun ilk ebedi üyeliğine de Lujza Blaha getirildi. 1905 yılında, ilk sahneye çıkışının 50. yılını kutladı ve 1908 yılında da sahnelere veda etti.
18 Ocak 1926’da hayatını kaybettiğinde bütün ülke yastaydı. Cenaze töreni gazetelere göre büyük Macar kahramanları ve özgürlük savaşçıları olan Lajos Kossuth ve Ferenc Rákóczi’in cenaze törenleri kadar görkemliydi. İki yüz kişilik bir Roman orkestrası törene eşlik etti. En ünlü şair ve yazarların bulunduğu mezralığa defnedildi.
Adı Budapeşte’nin iki büyük caddesi olan Rákóczi ve Nagykörút caddelerinin kesiştiği meydana verilmişti. Büyük başarılara imza attığı Halk Tiyatrosu da buradaydı. Meydana, adını içeren levha takılırken de gülümseyen çehresiyle balkonda oturuyor, tam karşıdaki tiyatroyu seyrediyordu.
Lujza Blaha bir dönem tiyatroya damgasını vuran, onun çizgisini belirleyen bir isim olarak kalmadı. O, tarihçilere ve sanat tarihçilerine göre Budapeşte düşünsel hayatını Avusturya Macaristan imparatorluğunun çoğunlukla Viyana’dan belirlenen değerlerine karşı, Macar değerlerle dengeleyen isim olarak da Macar ulusunun tarihinde unutulmaz bir yer buldu.
Türkinfo
Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.