Albert Szent-Györgyi (1893-1986) Macar doktor ve biyokimyacısıdır. 1930 yılı başında C vitamini izole etmeyi başarmış ve bu nedenle de Nobel ödülüne layık görülmüştür. Macar bilim dünyasında ilk Nobel ödülünü kazanan bilim adamıdır.
Albert Szent-Györgyi kuşaktan kuşağa doktorların olduğu bir ailenin çocuğu olarak Budapeşte’de doğdu. Macaristan Bilimler Üniversitesi Tıp Fakültesini 1917’de bitirdi. Biyokimya alanında çalışmak, araştırma yapmak istiyordu. Bu nedenle de önce Almanya’ya sonra da Hollanda’ya gitti. 1927- 1929 yılları arasında Cambridge Üniversitesinde çalıştı. Bu dönemde dikkatini o yılların en önemli hastalıklarından biri olan iskorpit hastalığı üzerinde toplamıştı. Çok portakal yiyenlerin bu hastalığa yakalanmadıkları biliniyordu. O da portakal üzerinde araştırma yapmaya başladı ve portakaldaki bir maddenin kesilmiş meyvelerin kararmasını engellediğini gördü. Ardından aynı maddeyi bir hayvanın böbrek üstü bezinden de izole etmeyi başardı. Bu maddeye heksuronik asit adını verdi. Aslında izole ettiği bu madde “C” vitaminiydi.
Daha sonra Szeged Üniversitesi’nde profesör olarak çalışırken (1931-1945) de daha önce keşfettiği bu maddeyi bol miktarda izole edebileceği bir yerel bitki aramaya başladı.
Macaristan’ın Szeged bölgesinde çok yaygın olarak üretilen kırmızı biber bu iş için uygun görünüyordu. Aynı asidi kırmızı biberden kolayca ve bol miktarda izole edebildi. 1932 yılında ise kendisinin izole ettiği heksuronik asitin aslında 1905 yılında Axel Holst ve Alfred Fröhlich tarafından teorik olarak öngörülen C vitamini olduğunu anladı.
İnsan bünyesi tarafından üretilmeyen bu çok önemli vitamini keşfetmesine neden olan biyolojik araştırmaları nedeniyle de Nobel ödülüne layık görüldü.
1938 yılında Macar Bilimler Akademisi üyeliğine seçildi.
Albert Szent-Györgyi sadece bir bilim adamı değil, sosyal olaylara da tepki gösteren hassas bir insandı. 1939 yılında Sovyetler Birliği Finlandiya’yı işgal edince Nobel ödülünü Fin halkını desteklemek için açılan kampanyaya bağışladı. Bu ödül daha sonra Macar Ulusal Müzesi tarafından kampanyayı düzenleyenlerden satın alındı ve müzenin en değerli eserlerinden biri haline geldi.
Albert Szent-Györgyi İkinci Dünya Savaşı esnasında Nazilere karşı Macaristan’da kurulan direniş hareketine de katıldı. 1942’den itibaren de bu direnişin liderlerinden biri haline geldi. Bu dönemde bilim adamı, hükümet tarafından Macaristan’ın savaştan çıkma planlarını müttefiklerle görüşmek üzere gizli diplomatik görevle İstanbul’a gönderildi. Ancak bu plan Almanlar tarafından haber alındığından başarılı olmadı ve Albert Szent-Györgyi de savaşın son yılını illegal yaşayarak geçirdi. Ele geçirilmesi için bizzat Adolf Hitler’in emir verdiği bilinmektedir.
İkinci Dünya savaşının ardından bir süre İsviçre’de yaşadı ve Avrupa’da boy veren kaos ve güvensizlik ortamından kurtulmak için Birleşik Amerika’ya, Boston yakınlarındaki Woods-Hole’e yerleşti.
Buradaki araştırmaları insan kaslarının çalışması üzerineydi. Her şeyden önce kaslardaki belli proteinlerin kasların kasılmaları üzerindeki rolünü araştırıyordu. Bunun ardından da araştırmalarının merkezine kanser hastalığını ve tümörlerin nasıl oluştuğu sorunu aldı. Uzun yıllar bu sorunun hücrelerdeki izini ve hücrenin kendi faaliyetlerini düzenlemedeki anormallikleri araştırdı.
1970 yılında ünlü bir bilim adamı kimliği ile Birleşik Amerika’nın Vietnam savaşının anlamsızlığı üzerine sesini yükseltti. Amerikan hükümetini sert bir şekilde eleştirdi.
1986 yılında Semmelweis Üniversitesi Szent-Györgyi müzesi kurulması içim çalışmalar başlattı. Bilim adamının 1986’da Woods-Holes’de hayatını kaybetmesinin ardından Szeged’deki Tıp Üniversitesi de onun adını aldı.
Türkinfo
Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.