Macar heykel sanatının en önemli temsilcilerindendir. UNESCO dünya kültür mirası listesindeki Andrássy caddesinin en güzel binalarından olan Opera binasının ön cephesindeki heykeller ona aittir. Kale bölgesinin en muhteşem heykeli olan Aziz Istvan heykeli de onun eseridir.
Alajos Stróbl (Alayoş Ştroobl diye okunur) 1856 yılında, bugün artık Slovakya topraklarında kalan Liptóujvár’da (Liptovsky Hrádok) doğdu. Babası Silezya topraklarından göçmüştü ve bir maden ocağının mali işler dairesinde çalışıyordu.
Alajos Stróbl iyi bir lise eğitimi aldı. Ardından bir döküm fabrikanın tasarım dairesinde çalıştı, ürünlerin modellerinin belirlenmesindeki faaliyetleri sanatsal yaratıcılığının farkına varmasına neden oldu. 1874 yılından itibaren de Viyana’da Tatbiki Sanatlar Okulunda eğitim gördü ve hazırladığı bir Merkür heykeli nedeniyle kendisine burs da verildi.
1876-1880 yılları arasında Viyana Sanat Akademisinde okudu. Hocası Kaspar von Zumbusch idi. Ustasının neo barok tarzı onun sanatını da etkileyecekti. 1878’deki kendi model alarak hazırlığı heykeliyle ve 1882’de de mermer Perseus heykeliyle dikkatleri çekti.
Viyana’daki eğitimini tamamlayıp Budapeşte’ye geri döndüğünde, Budapeşte büyük ve dinamik bir değişim içindeydi. Şehir yenileniyor, resmi binalarıyla ve konutlarıyla cadde ve sokaklar yeni çehreye bürünüyordu. Andrássy caddesindeki konaklar inşaat halindeydi. Her birinin ön cephesinde heykeller planlanmıştı. Ana bulvarı oluşturan Körút Caddesi bu yıllarda boş arsaların da kapanmasıyla neredeyse bitişik nizam konutlar inşaatı şantiyesi olmuştu.
1885 yılındaki Dünya Fuarı etkinliği öncesinde kendini şehrin bu hummalı inşaatının
içinde bulan heykeltıraş konak ve binalar için heykeller hazırlıyordu. Ama mimarinin sanat boyutu devasa duvar resimleri ile de sürüyordu. Mimar Miklós Ybl tarafından tasarlanan Opera binasının inşaatı 1884’de tamamlandı. O yıl 28 yaşında olan genç sanatçının eserleri artık olgunluk dönemini temsil ediyordu ve Opera binasının heykellerinin hazırlanması görevi de ona verilmişti. Ferenc Erkel ve Ferenc Liszt’in heykelleri henüz hayatta olan birileri için hazırlanan ilk heykellerdi. Ve opera binası önündeki Sfinx de onun eseridir. Bu çalışmanın ardından siparişler arka arkaya geldi. Yüzyıl sonlarının en çok üreten sanatçısı oldu.
1881’den itibaren Budapeşte’de bir sanat atölyesi vardı. Eserlerinde özellikle Houdon ve Rodin’in sanatından etkilendiği söylenir. 1885 yılından itibaren Budapeşte Sanat Akademisinde ders vermeye başladı. 1920’den itibaren de bu kurumu yönetti. 1925 yılında da emekli oldu.
Eserleri hep tarihi gerçekliği içeren, ama duygulu bir heyecan yansıtan eserlerdi. Heykelleri doğal, eklektik ve biraz da Art Nouveau tarzın çizgilerini taşır. 300 civarında büst çalışması impressionist özelliklere sahiptir.
Géniusz adındaki eseri 1898’de Stansted’de sergilendi. “Anneler” eseri 1900 yılında Paris’de düzenlenen Dünya Fuarında büyük ödül kazandı.
1896 yılında Budapeşte’nin Orczy parkında Avusturya İmparatorunun ve İmparatoriçesinin heykellerini hazırladı. Bu heykeller II. Dünya savaşının yıkımının ardından yok oldu. 1906’da Budapeşte’nin Kale semtindeki Aziz István heykeli, ve Rokus hastanesi önündeki Semmelweis heykeli, Mihály Munkácsy heykeli ve Müzik Akademisi önündeki Liszt heykeli en önemli eserleri arasında anılır.
Pek çok ödül sahibi olan sanatçı 1926 yılında 70 yaşındayken Budapeşte’de hayata veda etti. Bugün Margit adasındaki Sanatçı Patikasında bir büstü bulunmaktadır. 1995’de Mihály Stróbl tarafından onun hayatını anlatan bir kitabı yayınlandı. “Granit Aslan” adındaki kitap bu büyük sanatçının eserlerinin de bir dökümüdür.
Türkinfo
Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.