Macaristan’ın milli bayramı olan 20 Ağustos’ta Mezőtúr’de bir sergi açılışı gerçekleşti.
Mezőtúr Şehir Galerisi’nde düzenlenen sergide, bir Türk heykeltıraş Sencan Yüksel’in eserlerine de yer verildi. 1981 yılında kurulan Mezőtúr Sanatçılar Kolonisi, 43 yıldan bu yana faaliyet göstermekte ve dünyanın dört bir yanından gelen sanatçılara ev sahipliği yapmaktadır.
Heykeltıraş Sencan Yüksel de üç yıldır bu sanatçılar topluluğunun bir parçası.
Sanat kampının açılışı, başta Kossuth Radyosu olmak üzere yerel televizyon ve radyo kanallarının ilgi odağıydı.
Sencan Yüksel, bu seneki sergiye sanat atölyesinin bulunduğu Takacs-Tanya’da yaptığı bir balmumu ve bir bronz eser olmak üzere iki eseriyle katıldı.
Yüksel, izleyicilere eserlerin bronza dönüşmeden önceki aşamasını göstermek amacıyla bir eserini balmumu olarak sergilemek istediğini ifade etti.
Sergi, bir gitar resitali ile başladı.
Açılış konuşmasını Mezőtúr Sanat Vakfı genel müdürü Krisztina Lengyel yaptı.
Ardından belediye başkanı Dániel Szűcs, 43 yıllık sanat kampının Mezőtúr şehri için büyük bir değer taşıdığını belirtti.
Vakfın sanat yönetmeni Sándor Győrfi, Yüksel’in artık bu sanatçı topluluğunun bir ferdi olduğunu ve önümüzdeki yıllarda da genç sanatçı ile birlikte çalışmaktan mutluluk duyacaklarını vurguladı.
Mezőtúr Sanatçılar Kolonisi, bronz dökümü için antik bir yöntem olan “kayıp mum” tekniğini kullanmaktadır.
Bu yöntem, balmumundan üretilen eserlerin özel hazırlanmış kalıplar içinde 24 saat boyunca yaklaşık 1000 derecede eritilmesiyle başlamaktadır. Üç gün dinlendirilen kalıplara, yüksek derecede eritilmiş bronz dökülerek işlem tamamlanmaktadır.
Mezőtúr Sanat Vakfı, 1981 yılından günümüze kadar toplanan 300’den fazla tablo ve 200’den fazla heykelle geniş bir koleksiyona sahiptir. Ayrıca, sanat kolonisi Mezőtúr için 26 kamu eseri üretmiştir.
Uzmanlara göre, eserlerin mevcut değeri 1 milyar forintin üzerindedir.
Sergi, 28 Eylül tarihine kadar ziyaret edilebilir.
(Genç sanatçımızın Kossuth Radyosuna’ya verdiği röportaja şu linkten ulaşabilirsiniz>>>.)
Türkinfo
Fotoğraf: Kabai László