Apartmanımızın önünde, ağaçlarla kaplı parkın olduğu meydana doğru yürürken, elinde bir tepsi ve içinde boş bardaklarla karşıdan gelen komşumla karşılaşıyorum.
Yüzünde her zamanki aydınlık gülümsemesi var ama bu kez biraz buruk. “Meydanda iki gündür bir grup genç mülteci var” diyor ve sürdürüyor:
“Akşam burada kalmıyorlar ama bütün günü burada geçiriyorlar. Sanırım Suriyeliler. Tedirgin bir şekilde banklarda oturuyor, bazen kestiriyorlar. Ama sırayla, aralarından biri hep uyanık. Nöbet tutuyor. Kahve ve sandviç götürdüm onlara. Görmeliydin nasıl sevindiler”.
“Nasıl konuştun onlarla? Arapça biliyor musun?” diye soruyorum.
“Aç olan insana bir dilim ekmek uzatırsan konuşmaya ihtiyaç yoktur. Senin dayanışma ve yardımseverliğine, onlar gözlerindeki minnetle karşılık verir. Herşey bundan ibaret zaten.” diyor.
Altmış yaşlarındaki kadının gözleri, mültecilerin yüzünde beliren sevinci bana anlatırken ışıldıyor.
Komşum, Macaristan’da son haftalarda gündeme oturan mülteciler tartışmasında, “Yabancı bile olsa, ihtiyacı olanlara yardım etmek insanlık borcumuzdur” diyenlerden.
Ama kamuyu yoklamalarına göre, toplumun önemli bir kısmı onun gibi düşünmüyor.
Macaristan son zamanlarda giderek yoğunlaşan bir mülteci akınının baskısı altında.
Yunanistan, İtalya ve Fransa gibi ülkeler mültecilerin Avrupa’ya girişinde köprübaşı işlevi görürken, Balkanlar üzerinden gelen Suriyeli mülteciler için Schengen serbest dolaşım bölgesi Macaristan’la başlıyor.
Macaristan’a büyük ilginin nedeni
Her gün yüzlerce, hatta bini aşkın mülteci Sırbistan – Macaristan sınırını geçip Macar topraklarına giriyor.
Mültecilerin amacı burada kalmak değil. Çoğunun hedefi Almanya, Hollanda, Belçika.
Ancak sınırı kaçak olarak geçen on binlerce mülteci, ülkede gerginlik yaratıyor ve ülke siyasilerinden de, konuya farklı yaklaşımlar oluyor.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Avrupa’daki mülteciler konusunda ortaya çıkan şahinler grubu içinde, en tavizsiz liderlerden biri. Macaristan, Avrupa’da Afrika ve Orta Doğu kökenli mülteciler sorunu belirmeye başladığı andan itibaren, bu işi kendi imkânlarıyla ve radikal bir şekilde çözme konusunda adımlar attı.
İlk tedbir, Macaristan – Sırbistan sınırına 175 km. uzunluğunda ve 4 metre yüksekliğinde bir duvar örülmesi kararıydı.
Bunun ardından da Macar hükümeti, ülkeye kaçak olarak giren herkesin yasaları ihlal ettiği için “suçlu sayılacağını” ve suç işleyen kişinin “sabıkalı olduğu için” de iltica talebinde bulunamayacağını ilan etti. Böylece Macaristan tüm mültecilere kapılarını kapatmış oldu.
Hükümet “Tek bir mülteci bile istemiyoruz” derken, muhalefet, örülen duvara karşı çıkıyor ve mültecilerle ilgili önlemlerin “kişiye göre” alınması gerektiğini savunuyor.
Yani savaştan kaçanlara ya da özgürlükleri için ülkesini terk edenlere iltica hakkının tanınmasını, ekonomik nedenlerle ülke değiştiren mültecilerin ise geri çevrilmesini savunuyor.
Halk ne diyor?
Sokaktaki insanlar, biraz şaşkın, biraz ürkek.
Hükümetin dev reklam panolarında sürdürdüğü “Mülteciler Macarların işini elinden alacak” ya da “Mülteciler yasalarımızı ihlal edecek” yönündeki kampanyası, sokaktaki insanı etkiliyor, korkutuyor ve zaten yabancılara karşı hep temkinli olan sıradan Macar vatandaşını, mültecilere karşı harekete geçiriyor.
Ama kamuoyu yoklamalarına göre çoğunluk, hükümetin propagandası doğrultusunda mültecilere karşı olsa da, sivil kuruluşlar kendi imkanlarıyla harekete geçip mültecilere yardım eli uzatmaya çalışıyor.
Sosyal medyada örgütlenen bazı dernekler, gruplar, insan hakları örgütleri ve yardım kuruluşları, pek çok ülkeyi neredeyse yalınayak geçerek Macar sınırına ulaşan mültecilere, sağlık, yiyecek giyecek yardımı veren “acil yardım” merkezleri kuruyorlar.
Arapça, Peştuca bilen üniversite öğrencileri, mültecilerin dertlerini anlatabilmesi için, sınırlarda gönüllü olarak görev yapmaya çalışıyorlar.
Macar başbakanı geçen gün radyoda mültecilere yönelik konuşmasında, “Avrupa bizimdir! Asla sizin olmayacak.” dedi.
“1956 Macar ayaklanmasını unutmayın”
Macar insan hakları örgütlerinin temsilcileri ise, “1956 Macar ayaklanmasını unutmayın” diyor ve ekliyor:
“O zamanlar Avrupa ve dünya ülkeleri Macaristan’ı terk etmek zorunda kalan yüz binlerce Macarın önüne, şimdi Macaristan’ın başkalarına karşı yaptığı gibi duvarlar çekmedi. Aksine kapılarını açıp, gelenlere hayat imkânı tanıdı.”
Macaristan’ın mülteciler konusunda yardımsever bir tavır alması şimdilik zor gibi görünse de, iyiliksever komşumun dediği gibi, “Bu uçsuz bucaksız Karpat ovaları, bu yaşlı Tuna çok şey gördü şimdiye kadar. Gün ola harman ola…”
Orjinal haber: >>>