- Tarık Demirkan
- Budapeşte
6 Mart 2022
Rusya ordusunun yüz binlerce askerle dört koldan Ukrayna topraklarına girişiyle Avrupa’da ve hatta dünyada yeni bir dönem başladığı konusunda küresel stratejistler ve uluslararası ilişkiler bilimi uzmanları genellikle hemfikirler.
Bu dönemin temel özellikleri Batı’nın önde gelen devletlerinin ortak bir tehdide karşı 2. Dünya savaşından bu yana görülmemiş bir hızla kenetlenmesi ve güçlerini harekete geçirmesi oldu.
Berlin duvarının yıkılmasının ardından, Avrupa’da pek çok ülkede artık atıl yapısı nedeniyle gereksiz görülen ve “beyin ölümü gerçekleşti” denilen NATO’ya da artık daha fazla değer verilmeye başladı.
Avrupa Birliği kenetlendi
Avrupa Birliği (AB) içindeki yapısal ve kurumsal işleyişle ilgili bitmez tükenmez tartışmalar da askıya alındı. AB üyesi ülkeler şimdiye kadar görülmemiş bir hızla kararlar alıp Rusya’ya karşı can alıcı yaptırımlar uygulamaya başladı.
Avrupa Birliği, Rusya üzerinden sadece kendi topraklarına yönelik potansiyel egemenlik tehdidine karşı değil, Batı uygarlığının temel değerlerini hedef alan yıkım tehdidine karşı kenetlendiğine dair açıklamalar yaptı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin, NATO’nun Rusya tehdidi altında olduğu öne sürülen Doğu Avrupa ülkelerine yaptığı askeri yardımları gereksiz gören Almanya, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın ardından birkaç gün sonra Avrupa’nın şimdiye kadar gördüğü en büyük askeri yatırım bütçesini açıkladı.
Almanya’nın hamlesi önümüzdeki yıllarda Avrupa’ya sadece silah sanayindeki büyük yatırımlar nedeniyle, yani sadece ekonomik olarak değil; Almanya’nın AB liderliğini askeri anlamda da eline alması nedeniyle damga vuracak türden bir hamle.
Avrupa Birliği’nin yeniden ortak adımlar atmaya başlaması, AB içinde, birliğin yapısal özellikleri üzerine süren tartışmaları ve bazı ülkelerin kendi ulusal egemenliklerini tehlikede görmeleri nedeniyle gündeme gelen bölgesel ittifakları da silip atacak türden.
Doğu Avrupa ülkeleri yol ayrımında
Bu bölgesel ittifakların en kayda değeri V4 ülkeleri olarak anılan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleriydi. Merkezi Avrupa’nın oluşmasını, mültecilerin kabul edilmesiyle etnik anlamda çok renkli bir Avrupa Birliği’nin ortaya çıkmasını uzun vadede kendi ulusal güvenlik stratejileri açısından kabul edilemez gibi gören V4 ülkeleri, yani Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya, kendi ulusal egemenlik alanlarına Brüksel’in AB’nin temel kurumları aracılığıyla müdahale etmesini hoş karşılamıyordu.
V4 ülkelerinin iki temel direği olan Polonya ve Macaristan’da hükümetler AB yatırım fonlarının kendi taraftarlarına dağıtılması yoluyla ulusal sermaye yaratma hedefini resmen de benimseyerek uyguluyorlardı. Bu ise yolsuzluk iddialarına yol açıyordu.
Her iki ülkede de hukuk devletinin bazı temel özelliklerinin “ihmal” edilmesiyle, ülkede taraflı bir basın yaratılmasıyla ve popülist uygulamalarla muhalefet üzerinde sonuç alıcı bir baskı ortamı yaratılmıştı.
Bu ortamda Avrupa’nın, hukuk devleti, bireyin hak ve özgürlükleri, yargının bağımsızlığı gibi bazı temel değerlerinin Avrupa Birliği tarafından söz konusu ülkelerde hayata geçirilmesi talebi, V4 ülkelerinin kendi “ulusal egemenliklerine müdahale” gerekçesiyle bu talebi reddine ve V4 ülkelerinin kendi aralarında kenetlenmesine neden oluyordu.
Polonya ve Macaristan ekseni dağılıyor
İşte Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı savaş bu birlikteliğin temellerini de yok etti. Polonya, ulusal güvenliği açısından tarihte en büyük tehlike olarak gördüğü Rusya’ya karşı batının tüm girişimlerini destekleyerek, hatta daha fazlasını talep ederek Rusya’ya karşı tavır aldı.
Macaristan ise Rusya’ya karşı AB yaptırımlarına karşı tek başına veto uygulamayı göze alamadı. İlk günlerde Rusya’yı Swift sisteminin dışına itmeye yönelik öneriye Almanya ve İtalya ile birlikte hayır dedi, ancak daha sonra bu ülkelerin değişen tavrına bağlı olarak öneriyi onayladı.
Ancak Macaristan hâlâ başbakanının deyimiyle “savaşta taraf olmama” çizgisini izlemeye devam ediyor. NATO’nun ya da Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Ukrayna’ya Macaristan üzerinden silah sevkiyatına izin verilmeyeceğini açıkladı.
Macaristan başbakanı Viktor Orban “Rusya savaşın ardından da var olmaya devam edecek” diyerek ekonomik ilişkilerin tamamen koparılmamasından yana olduğunu bir radyo konuşmasında vurguladı. Orban, ülkede Rusya devlet kredisi ve teknolojisiyle inşa edilmesi planlanan Paks 2 nükleer santralinin de iptal edilmeyeceğini açıkladı.
V4 ülkelerinin savaşın getirdiği yeni koşullarda tek ortak yanları mülteciler konusundaki olumlu yaklaşımları. Ukrayna ile sınırı olan V4 ülkeleri mültecilere hemen yardım eli uzattı. Şimdiye kadar Polonya 505 bin, Macaristan 116 bin, Slovakya 131 bin mülteci kabul etti.
Savaş sonrasında nasıl bir Avrupa bekleniyor?
Savaşın gidişatı üzerine henüz çok değişik varsayımlar seslendirilse de, Avrupa’nın geleceği Rusya-Ukrayna savaşının sonucuna çok derinden bağlı değil.
Avrupa Birliği açısından Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi başlı başına Berlin duvarının çöküşü kadar önemli bir dönemeç.
Avrupa Birliği, tarihinde ilk kez bu kadar büyük krizle ve varlık koşullarını tehdit eden bu kadar büyük bir tehlikeyle karşılaştı. Şimdiye kadar enerji bağımlılığı ve ticari ilişkiler nedeniyle Rusya’nın müdahalelerine ve ilhaklarına ses çıkarmayan AB, bu kez Rusya üzerinden gelebilecek tehlikenin AB için ne kadar ölümcül olacağını idrak etti.
NATO ile ilişkilerin güçlendirilmesi, Avrupa Birliği’nin kendi ordusunun ve muharip silahlı güçlerinin oluşturulması, bağımsız enerji politikalarının acilen hayata geçirilmesi ve en önemlisi de Avrupa Birliği’nin “bir tartışma kulübü” olmakta çıkarılıp, kendi içinde dinamik ve hızla karar alıp uygulayabilen bir yapıya dönüştürülmesi önümüzdeki yılların en önemli hedefleri olacak.