Nefis bir masalın içinde dolaşmak

334605Budapeşte, Tuna’nın güzelleştirdiği tarihi sokakları, kaplıcalarının sağlık dağıtması, sanata yakınlığı ve cıvıl cıvıl modern yaşamıyla Orta Avrupa’nın en çok tercih edilen şehirlerinden biri…

Bu hafta sizlere bir rota önerme yeceğim, bir masal anlatacağım. Daha doğrusu ben değil, bizzat Tuna anlatacak bu masalı… Asırlar boyu nice savaşlar nice şenlikler gören bu eşsiz nehrin bizzat yazdığı bir masal bu üstelik. Adı, Budapeşte.

Evet, bizzat Tuna’nın yazdığı, çünkü Budapeşte’nin varlık sebebi, Avrupa’da içinden geçtiği onlarca şehirde olduğu gibi zaten Tuna… Tuğrul kuşunun peşine takılıp gelen atalarının Macaristan’ı yurt edinmesinden sonra, nehrin iki yakasına biri Buda, diğeri Peşte diye anılan iki şehir kuran halk, 1873’te iki kentin birleşmesiyle Budapeşte demiş ona ve Orta Avrupa’nın cazibe merkezi yavaş yavaş serpilip güzelleşmiş.
Budapeşte’ye bu masal atmosferini veren adıyla sanıyla “Mavi Tuna” ama; birçok kez el değiştiren, bir dönem Budin dediği Buda’da Osmanlıların da hüküm sürdüğü, uzun yıllar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun iki başkentinden biri olan şehre her köprüyü kuran, her binayı diken, her heykeli yerleştiren de sahip çıkmış bu havaya. İşte bugün, mimari ve doğanın kol kola olduğu, geceleri Avrupa’nın en iyi aydınlatmasıyla Tuna nehri üzerinde dünyanın en güzel turlarından birini vaat eden, dileyenin sükuneti; dileyenin coşkuyu; hatta dileyenin onlarca kaplıcasında sağlığı bulduğu bu güzel kent çıkmış böylelikle ortaya.

Kente yolu düşen seyyah, önce Citadella tepesine çıkıp kentin her yerinden görülen defne dalı tutan kız şeklindeki Özgürlük Anıtı’na, sonra da aşağıdaki nefis panoramaya bakmalı ilk. İşte Kıta Avrupası’nın en büyük Parlemento Binası Peşte’de, Buda’da ise tarihin beşiği; bugün binalarının çoğu müze olarak kullanılan Kraliyet Sarayı. Siz onları bir de gece ışıklar içinde görün… Köprüler de ne güzel değil mi: Elbette en görkemlisi turistlerin Zincir Köprü diye andığı Kont Széchenyi Köprüsü. Şu, zamanında Kanuni’nin camiye çevirdiği İç Kent Kilisesi’nden “doğan” ünlü Kraliçe Sisi’nin adını verdikleri. Tuğrul kuşları ve armalarla süslü olansa Özgürlük ya da Franz Joseph Köprüsü. Hadi bu “tablo kent”in içine dalalım da gerçek bir masaldan bir hafta sonu çalalım artık…

Devamı >>>

dunya.com