Anlamıyorum bu Macarlara ne oluyor? Ülkeye mülteci almamalar falan! Sanki sizin memleketinizin turşusunu
kuracaklar. Bu neyin cakası?
Ben Fransızlardan filan beklerdim böyle bir gıcıklık.
Avrupa, Aylan’ın kıyıya vurmuş fotoğrafıyla birbirine girdikten (en azından öyle göründükten) sonra, “Suriyeli
mültecilerle ilgili ilk ‘ama’yı kibirli Fransızlar söyler” derdim.
Görüyor musun şu Macarları sen?
Hayır onlara ne oluyor?
Ne iki milyon insanın akın ettiği Türkiye, ne kriz içerisinde Yunanistan böyle kalpsizlik etti. Bu neyin ırkçılığı?
Suriyelileri trene bindirmemeler, kamplardaki göçmenlere kedi köpek besler gibi ekmek fırlatmalar, kaçışan insanlara tekme atmalar…
Ne saçma bir başbakanları, ne abuk sabuk gazetecileri, ne insafsız polisleri varmış. Ve, aman da ne kıymetli
ülkeleri varmış!
Her ülkeye, kültürüne, değerlerine saygım var. Ama yani kaba hatlarıyla; üç günde her santimetrekaresini
gezebildiğin bir başşehir, küçücük bir ekonomi, bir tabak gulaş!
Yahu Suriyeliler sizin memleketinizin turşusunu kurmayacak. Orada durmayıp Avusturya ve Almanya’ya geçmek istiyorlar zaten. Bu neyin cakası?
Bu arada İngiltere de 20 bin göçmeni zamana yayarak kabul edebileceğini açıklamış. Ama seçerek alacağı
söyleniyor. Yani doktormühendis olmazsa ülkesini nikâhlamıyor İngiliz. “O şartla 20 bin kişi gelebilir” diyor.
Bu fedakârlık karşısında gözlerim doldu! 20 bin kişilik düğün yapan var kardeşim! Durumunuz yoksa, biz 35 bin kişi sosyal medyada örgütlenip 20 bin mültecinin bir yıllık yeme içme masrafını karşılarız! Bir sene bizden olurlar yani!
Üzerine para da verelim mi İngiltere? Belli ki sıkıntınız var, yanınızda bulunsun!
Hadi meselenin para meselesi olmadığını itiraf edin! Açık konuşun, “Şu sebeple istemiyoruz” deyin de Avrupa’daki ak koyun kara koyun belli olsun.
Keşke şunları konuşsaydık…
Arka arkaya o kadar çok felaket haberi geliyor ki… Eski, normal (ve meğer nispeten iyi) günlerimizde gündemin göbeğine yerleşecek konular, teflon tavadan kayar gibi kayıp gidiyor. Mizahçılar olarak, üzerinde makara yapılabilecek ‘kötü haberler’i özlüyoruz. Çünkü biriki haftadır kötü haberler, üzerine şaka yapılamayacak kadar kahredici. Demek böyle bir eşik varmış.
Bugünlerde, aşağıdaki haberlerin gündem olmasını isterdim: Yoga salonlarında Buda heykellerinin yasaklanması.
İstanbul Bienali kapsamında Beyoğlu Kartal Sokak’taki enstalasyonun, zabıta tarafından “Bu iyi olmamış” diye
sökülmesi! 12 Dev Adam’ın gruptan zar zor çıkması. (Devamı için bol şans!)
”Toplumdaki başka insanlara güveniyorum” duygusunu ölçen ‘güven endeksi’nde, Türkiye’nin son sıralarda çıkması! (100 kişiden sadece 8’i başkalarına güveniyor. İsveç’te bu sayı 63!)
Selülitleriyle yakalanan ünlü kadınlar. (Ne oldu onlara? Ne güzel haberlerdi onlar.)
AK Parti’nin Boğaz’da o çirkin vapurları devreye sokması. (Bunu daha önce konuşmuştuk ama Orhan Pamuk’un “AK Parti hakkında söyleyeceğim en derin eleştiri budur” demesiyle konu tekrar gündeme gelebilirdi. Keşke şu an vapurları konuşsaydık. Eskiden öyle böyle, hayat ne güzeldi… Vapurlar filan…)
İnşallah en yakın zamanda, en kötü haberlerimiz böyle olsun!
Orijinal haber: >>>