1517 yılında, Ada’nın kontrolünü elinde bulunduran Venedikliler, Memluklulara verdikleri 8000 dukalık vergiyi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Mısır’ı almasının ardından, Osmanlı İmparatorluğu’na ödenmeye başlamışlardır.
1571 yılında ise, Osmanlı İmparatorluğu, Ada’yı fethederek, tamamının sahibi oldu.
1878 yılında, Rus İmparatorluğu ile savaşa hazırlanan Osmanlı İmparatorluğu, Ada’yı Rus işgalinden korumak amacıyla İngiltere’ye 100 yıllık süreyle kiraya verdi. Ancak 100 yılın sonunda, İngiltere geri vermeyi reddetti. Maalesef, zayıflamış Osmanlı İmparatorluğu ve sonrasında yerine kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti, 1923 Lozan Anlaşması ile bu durumu kabul etmek zorunda kaldılar.
1878-1960 yılları arasında, Ada İngiltere yönetiminde kaldı. İngiliz döneminde, ticaret ve zanaatı ellerinde tutan Kıbrıslı Rumlar güçlenmişler, çoğalmışlar; aksine Kıbrıslı Türkler, göçe zorlandıkları için azalmışlar ve fakirleşmişlerdi.
İngiliz döneminde, Kıbrıslı Rumlar, İngiltere’den kurtulmak ve Ada’yı Yunanistan’a ilhak etmek amaçlarıyla, örgütlenmeye başladılar. Bu amaçla Kıbrıslı Rumlar 1951 yılında Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasını hedefleyen ‟EOKA” isimli terör örgütünü kurdular. Bu terör örgütü Ada’da önce İngilizlere daha sonra da Kıbrıslı Türklere karşı saldırılar gerçekleştirmeye başladı.
1950’li yılların sonlarında Ada’da EOKA terörü artarken, Kıbrıslı Türkler de 1 Ağustos 1958’de kendi toplumlarını savunmak ve Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasını önlemek amaçlarıyla Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdular.
1959 yılında Ada’dan çekilme kararı alan İngiltere’nin Türkiye ve Yunanistan ile anlaşmasıyla, bahsi geçen 3 devlet ve Kıbrıslı Türk lider Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıslı Rum lider Başpiskopos Makarios arasında Londra-Zürih Antlaşmaları imzalandı. Bu Antlaşmaların sonucunda ise 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.
Yeni kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temel ilkeleri şunlardı:
Ülkenin resmi dilleri Türkçe ve Rumca olacaktır.
Ülkede Cumhurbaşkanlığı makamına bir Rum, Cumhurbaşkanı Yardımcılığına ise bir Türk asıllı gelecektir.
7 Rum ve 3 Türk bakandan oluşan bir Bakanlar Konseyi ülkeyi yönetecektir.
Kanun yapma yetkisi %70’i Rum, %30’u Türk toplumları tarafından 5 yıllığına seçilecek Temsilciler Meclisi’nde olacaktır.
İdarede %70 Rum ve %30 Türk oranı bulunacaktır.
%60 Rum ve %40 Türk olmak üzere toplam 2000 kişilik bir ordu oluşturulacaktır.
İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında bağımsızlığı ve bütünlüğü temin edecek bir Garanti Antlaşaması ve askeri ittifak antlaşması imzalanacaktır.
Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş olmasına rağmen ENOSİS (Ada’yı Yunanistan’a ilhak etme) amaçlarından vazgeçmeyen Kıbrıslı Rumlar, EOKA ile Akritas Planını* uygulamaya kararlıydı. Bu nedenle, Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılar 21 Aralık 1963 gecesi uygulanmaya başlandı.
‟Kanlı Noel” ismiyle anılan gecede, Türk köylerine saldırılmış, köyler boşaltılmış, toplamda 364 Kıbrıslı Türk öldürülmüştür. Lefkoşa’daki Barbarlık Müzesi bu gecenin kanlı anıları üzerine kurulmuştur.
Ada’da artan şiddet durdurulamayınca dönemin BM Genel Sekreteri U Thant’ın hazırladığı ve BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964’te onayladığı 186 sayılı karara göre Ada’da Birleşmiş Milletler Barış Gücü oluşturuldu. Güvenlik Konseyi, Ada’daki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev tanımını taraflar arasındaki çatışmaların tekrarlanmasını önlemek, düzeni ve hukuku sağlanmak ve korunmaya katkıda bulunmak ve normal düzene dönmek olarak saptamıştı.
Güvenlik Konseyi ayrıca, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorununa barışçıl bir çözüm bulunması amacıyla bir arabulucu görevlendirmesini önermişti. Birleşmiş Milletler Barış Gücü, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu (1975) ve ateşkesi muhafaza etme görevi ile halen Kıbrıs’ta bulunmaktadır.
1963 yılında Kıbrıslı Türklere karşı başlatılan terör yıllarca devam etmiştir. Soruna çözüm bulmak ve barışı sağlamak amacıyla 1968 yılında toplumlararası müzakereler başlamış olsa da, uluslararası camia Kıbrıs’taki katliamlara sessiz kalmayı tercih etmiştir.
1974 yılının 15 Temmuz sabahı ise, EOKA lideri Nikos Sampson Yunanistan’ın desteğiyle Ada’da bir darbe gerçekleştirmiştir. Kıbrıslı Rum lider Başpiskopos Makarios ise saraydan gizlice Baf’a kaçmıştır.
Darbe sonrasında Ada’ya müdahale için aradığı uluslararası desteği bulamayan ve 1960’da imzalanan Garanti Anlaşması’ndaki garantörlük hakkını kullanarak Ada’ya askeri harekât düzenleme kararı alan Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekâtı ise 20 Temmuz 1974 sabahı başlamıştır.
Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekâtı neticesinde Kıbrıslı Türklere 1950’li yıllardan bu yana uygulanan terör, katliamlar ve saldırılar son bulmuştur. Kıbrıslı Türkler harekâttan bu yana 45 yıldır Ada’da barış içinde yaşamaktadır.
Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında, iki toplum arasında çözüm arayışları devam etmiştir. Bu nedenle harekât sonrasında kurulan Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi, ileride kurulacak muhtemel bir federasyonun Türk kanadını oluşturmak üzere 13 Şubat 1975’te oybirliğiyle Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni ilan etmiştir.
Tüm bu süre zarfında müzakereler devam ederken, BM Genel Kurulu’nun Rumların girişimiyle talihsiz bir karar almıştır. Bu karar 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin adanın tümüne sahip ve egemen olduğunun kabul edilmesini vurgulamaktadır. Kuzey Kıbrıs Türklerinin haklarını tamamen yadsıyan bu karar üzerine de Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi 17 Haziran 1983’te Kıbrıs Türk Halkının kendi kendini yönetimi hakkını (self-determinasyon hakkını ) vurgulayan bir karar almıştır.
Alınan karar neticesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 15 Kasım 1983’te ilan edilmiştir.
*1963 senesinin başlarında Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinde çoğunluğa sahip Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs Türklerini yönetimde zayıflatarak yok etme ve daha sonra Ada’yı Yunanistan ile birleştirmeyi amaçlayan plan.
Faruk Naci Ceylan,
Emekli Hv. Kur. Albay