Osmanlı Tarihi açısından önemli bir dönüm noktası olan Estergon en az bizler kadar Macarlar için de önemli anlamlara ev sahipliği yapıyor.
Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da kalıcı olarak tutunabildiği en son (ileri) nokta olarak tarihe geçen Estergon, Macarca adıyla Esztergom olarak Macar Krallığı’nın yaklaşık 250 yıl kadar başkentliği yapan kentte, hala Macaristan’daki Roma Katolik Kilisesi’nin temsilcisinin tahtı bulunmakta.
Şimdiki başkent Budapeşte’ye 60 km. kadar bir mesafede bulunan Estergon, Macaristan’ın en büyük kilisesi ile beraber şehir ile aynı adı taşıyan ve Kanuni’nin geçmişte ele geçirdiği kalenin de bulunduğu birçok tarihi eseri barındırıyor sınırlarında.
Osmanlı Devleti 1526 yılında ilk kez geldiği Macar topraklarını o çok ünlü Mohaç Meydan Savaşı ile elde ederken; 1541’de Buda (Budin), 1543’de Estergon ve 1566’da Zigetvar’ı savaşarak topraklarına kattı. Estergon Kalesi’nde tutunan Osmanlı Devleti’nin bu stratejik konumdaki faaliyetleri ve izlerinin yok edilmesi açısından, bugün birkaç surundan geriye bir şey kalmayan bu noktada Macaristan’ın en büyük kilisesi tam kale sınırları içerisinde.
Kale ve kilisenin hemen dibinden genişçe bir düzlükte akan Tuna Nehri Slovakya Cumhuriyeti’nin Štúrovo kenti ile Macaristan’ın Estergon’u ile sınır görevini üstlenmiş.
Nehrin üzerinde iki şehri birbirine bağlayan köprü ise iki ülke arasında gümrüksüz geçiş imkânı sağlarken, sınırları yürüyerek aşmak mümkün.
Tüm heybetiyle Macaristan’ın en büyük kilisesi Ezstergom Bazilikası aynı anda 8 bin 500 kişiyi barındırabilecek kapasitesiyle görülmeye değer. İçerisindeki müzelik eserleri ve dünyanın en büyük orguna sahip olmasıyla da ilgi gören bazilika katedral olarak da adlandırılıyor.
Estergon’daki bu bazilika aynı zamanda Papa’nın kürsüsünün yer aldığı bir katedral statüsünde. Kilisenin altında kahramanların ve azizlerin mezarları yer alıyor, azizlerin kemikleri ise katedral içerisinde cam kaplarda sergileniyorlar.
Katedral ile hem Müslümanların, özellikle Türklerin, hem de Hıristiyanların uğrak noktası olan Estergon savaş kahramanlıklarını konu alan türküsüyle, akıllardan çıkmayan savaş hikâyeleriyle, dinler açısından kutsal sayılan yapıları ve hala korunarak günümüze ulaşan bakirliği ile ilgi odağı.
Orijinal haber: >>>