Geçtiğimiz günlerde Amerikan senatosu üyesi John McCain, bir oturumda Macaristan başbakanını “neo faşit diktatör” olarak tanımlamıştı. Macaristan başbakanı da bir radyo konuşmasında Amerikan senato üyesi John McCain’in sözlerini değerlendirirken “Macaristan’ın ekonomik ve mali bağımsızlığı birilerinin hoşuna gitmiyor ve bu yüzden bize saldırıyorlar” dedi.
Bu gelişmeyle Budapeşte ve Washington arasındaki ağır sorunlar de yeni bir aşamaya ulaşmış oldu.
İki NATO üyesi ülke arasında son dönemlerde yaşanan gerginlik, geçen ay Amerikan yönetiminin 6 üst düzey Macar devlet bürokratına Amerikan vizesi verilmeyeceği açıklamasıyla başladı. Kim oldukları ne Washington ve ne de Budapeşte yetkilileri tarafından belirtilen bu üst düzey bürokratlar arasında Gümrük ve Vergiler Kurumu Başkanı İldiko Vida’nın da bulunduğu kısa süre içinde ortaya çıktı.
Amerikan yetkililer bu şahısların yolsuzluklara ve vergi kaçakçılığına karıştıklarını ve hatta Macaristan’da faaliyet gösteren Amerikan şirketlerinden rüşvet istediklerini belirterek, Macar hükümetinden konuyla ilgili işlem yapmasını ve soruşturma açmasını beklediklerini söylediler. Ancak Macar hükümeti ise, bu konuda kendilerine gelen bilgilerin yeterli olmadığını, eğer bu tür yolsuzluklar söz konusuysa bunun Amerikan hükümeti tarafından kendilerine delillerle bildirilmesinin doğru olacağını söylediler. Ve hükümetin çok önemli bürokratlarından olan İldiko Vida da görevden alınmadı. Hatta Gümrük ve Vergiler Kurumu’nda bu iddialar nedeniyle açılan ön soruşturmanın da İldiko Vida’nın yönetiminde sürdürülmesi kararlaştırıldı. Yani Gümrük ve Vergi Kurumu başkanı kendisi hakkında açılan soruşturmayı kendisi yürütmüş oldu.
Hükümet çevreleri ve hükümete yakın medya, Amerika’nın bu tavrının gerisinde, Macaristan’ın Rusya’ya karşı takındığı temkinli ama olumlu ilişkiler olduğunu iddia ediyorlar. Bilindiği gibi Macar hükümeti Ukrayna nedeniyle Rusya’ya karşı uygulanan ekonomik ve ticari ambargoyu engellemeye çalışmıştı. Macaristan’ın tek nükleer santrali Paks’ın genişletilmesi projesi de uluslararası bir ihale açılmadan Rusya’ya verilmişti. Öte yandan Macaristan geçtiğimiz günlerde Putin’in Türkiye ziyareti esnasında, inşaatından vazgeçtiklerini açıkladığı Güney Akımı projesine de destek veriyordu ve bu tavrı nedeniyle de Avrupa Birliği içinden olumsuz tepkiler alıyordu. Putin de bir konuşmasında Macaristan’ı Avrupa’daki “en önemli politik, ticari ve ekonomik” partner ülkelerden biri olarak tanımlamıştı.
Amerikan senatosunun güçlü isimlerinden John McCain’in Macar başbakanını ağır bir dille “Putin’le yatağa giren yeni faşist diktatör” diye tanımlamasının ardından Macar hükümeti bu açıklamaya sert tepki göstermişti. Macar dışişleri sözcüsü Kovacs, senatörü Macaristan hakkında en küçük bir bilgisi olmamakla, gazete haberlerinden edindiği bilgilerle yüzeysel ve haksız ithamlar yapmakla suçladı. Bunun ardından da Çarşamba günü John McCain yeni ve detaylı bir açıklamayla, bu suçlamasının nedenlerini gerekçelendirdi. Bu gerekçeler aslında son dört yıldır Macar hükümetinin hayata geçirdiği ve hem Avrupa Birliği ve hem de dönem dönem Amerika Birleşik Devletleri tarafından eleştirilen tüm anti demokratik uygulamaların bir listesi niteliğinde.
Bu gelişmelerin ardından Amerikan’ın Budapeşte büyükelçiliğinde bir süredir vekil büyükelçi görevini yürüten André Goodfriend’i dışişlerine çağırdı. Amerikan diplomat, Amerikan senatörünün açıklamasının Washington’un resmi tavrı olmadığını söyledi, ancak, bu açıklamalarda gündeme getirilen eleştirilerin de sürpriz olmadığını belirtti.
2014-12-05
Hüseyin Sabri