Macaristan Başbakanı Viktor Orban, 3 Nisan’da yapılan ve birleşik muhalefete karşı büyük bir zafer kazandığı seçimler sonrası yeni kabinesini açıkladı. Orban bu açıklamasının üzerinden 24 saat bile geçmeden dün sürpriz bir çıkış yaptı ve “savaş durumu” nedeniyle ülkede olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurdu.
Geceyarısından itibaren yürürlüğe giren yeni OHAL’in hangi önlemler içereceği, ülkede kısa ya da orta dönemde ne gibi yeni uygulamalar gündeme getireceği henüz bilinmiyor. OHAL önlemleri bugünden itibaren açıklanacak.
Ancak beklendiği gibi siyasi gözlemciler bu uygulamanın hangi nedenlerle gerekli görülmüş olabileceği üzerine yorumlar yapıyor ve olası önlemler paketini tahlil etmeye çalışıyorlar.
OHAL uygulaması ne anlama geliyor?
OHAL, anayasaya göre ülke yönetiminin parlamento kararlarıyla değil, hükümet tarafından çıkarılan yasa hükmündeki kararnamelerle yürütülebilmesi anlamına geliyor.
Hükümet normal koşullarda günlük icraatının ötesinde, uygulama ve dönüşümleri, ya da tüm toplumu ilgilendiren yasak ve kısıtlamaları hayata geçirebilmek için yasalar ve anayasa tarafından belirlenen yolu izlemek zorunda.
Yani örneğin yeni bir vergi paketinin çıkarılabilmesi, ya da yeni bir yasağın uygulanabilmesi için olağan koşullarda bu konunun parlamentoya sunulması, görüşülmesi ve parlamentoda oylanarak onaylanması gerekiyor.
Aslında Macaristan Parlamentosu’nda Viktor Orban’ın lideri olduğu FIDESZ – Hristiyan Demokrat ortaklığı üçte iki oy çokluğa sahip, Yani iktidar istediği her konuda rahatça yeni yasa çıkarma, gerekli gördüğü her alanda yeni kısıtlamalar uygulama yetkisine sahip. Meclisten geçiremeyeceği yasa yok.
OHAL’e neden gerek duyuluyor?
OHAL kararnameleriyle ülke hızlı, sessiz ve kontrol edilebilir şekilde yönetilebiliyor.
Başbakan Orban’ın imzaladığı kararname beş dakika sonra yürürlükte olabiliyor. Bu kararnamenin içerdiğini halk daha sonra, yani kararnamenin uygulanmasıyla, pratikte görerek, yaşayarak hissederek anlıyor.
Konu parlamentoda görüşülmediği için üzerinde konuşulmuyor, kamuoyunda tartışılmıyor.
Bu süreçte medyanın konumu da çok önemli: ulusal medya ana hatlarıyla hükümet tarafından yönlendirildiğinden, pek çok gelişme basın tarafından “görmezden geliniyor”, olumsuzluklar üzerine konuşulmuyor, olumluluklar vitrine çıkarılıyor, dolayısıyla hükümet icraatının içeriği, sadece bir başarı propagandası olarak halka yansıtılıyor.
OHAL neden eleştiriliyor?
Demokrasiyle yönetilen ülkelerde derin ekonomik krizler ya da savaşlar nedeniyle zaman zaman OHAL ilan edilebiliyor.
Covid-19 salgını da bu tür olağanüstü dönemlerden biri olarak, kimi ülkelerde ülke idaresinde yasaların ve özgürlüklerin kısmen ya da tamamen askıya alınmasına neden olmuştu.
Sokağa çıkma yasaklarından, toplanma ve bir araya gelme özgürlüklerinin kısıtlanmasına, ve hatta bazı ülkelerde aşı olma zorunluluğuna kadar vatandaşların temel hakları ciddi ölçülerde daraltılmıştı.
Ve bu da, krizlerin aşılması sürecinde dünya kamuoyu tarafından olağanüstü dönemin olağandışı önlem paketi olarak normal karşılanmış, krizlerin atlatılmasıyla da normal hayata geri dönülmüştü.
Ancak otoriter eğilimli siyasi hareketlerin iktidarda olduğu ülkelerde OHAL uygulamalarının “amaç dışı” kullanıldığı eleştirileri de yer yer gündeme geldi.
Macaristan’da Covid salgını dönemindeki OHAL uygulaması da bunlardan biriydi. OHAL kararnameleriyle salgına ve ülke sağlık sisteminin işleyişine dair verilerin, vaka ve ölüm istatistiklerinin açıklanmasının denetim altına alınması, enformasyon akışının durdurulması o dönem çok eleştirilmişti.
Ya da daha önemlisi, salgınla uzaktan yakından alakası olmayan bir başka alanda alınan önlemlerdi: Hükümet bir kararnameyle covidi bahane ederek belediyelerin gelirlerinin önemli bir kısmına “el koymuştu” ve söz konusu belediyelerin çoğunluğu muhalif belediyelerdi. Hükümet yanlısı belediyeler ek fonlarla desteklenirken, muhalif belediyeler böylece hizmet veremez hale getirilmişti.
Geçmişte uygulanan OHAL, Orban‘a başarı getirdi mi?
Macaristan’da Orban yönetimi açısından Covid dönemindeki OHAL uygulaması halk nezdinde hükümete duyulan güveni ve desteği arttıran bir süreç olarak tarihe geçti.
Hükümet bu dönemde bazı temel gıda maddelerinin, konutlar için elektrik, gaz faturalarının ve benzinin fiyatını sabitleyerek dar gelirli kesimlerin desteğini aldı. Aile yardımları, evlilik ve çocuk destekleri ile de toplumun orta direğinin güvenini sağladı.
Orban’ın son seçim başarısında bu önlemlerin payı büyüktü.
Oysa Covid-19 salgınıyşa mücadelenin Macaristan açısından çok önemli başarısız yanları da olmuştu: Mesela salgında ölüm istatistikleri nüfusla orantılandığında Macaristan dünyada ölüm vakalarının en yüksek olduğu birkaç ülke arasındaydı. Ancak OHAL yasakları bu gerçeklerin konuşulup tartışılmasına imkân vermedi.
Başbakan Orban’ın yeni hükümetini kurmasının ardından hiç vakit kaybetmeden savaşı işaret ederek OHAL ilan etmesinin gerisinde ülke içindeki bu gerçekler yatıyor.
OHAL ne kadar sürebilir?
Yeni dönemde hangi önlemlerin gündeme geleceği önümüzdeki günlerde netleşecek. Ancak OHAL’e gerekçe olarak “savaş” olgusuna atıf yapılırken, Orban açısından çok yönlü ve çok taraflı bir savaşın kastedildiği de unutulmamalı.
Bir yandan gerçekten hemen sınırların ötesinde Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı, üç aydır devam eden ve sonu hala görünmeyen bir savaş var.
Diğer yandan ise ABD, NATO ve Avrupa Birliği (AB) tarafından koordine edilen ve Rusya’ya karşı Batı ülkelerinin enerji ve hammadde bağımsızlığını sağlamayı hedefleyen, ortak savunmayı koordine etmeyi amaçlayan bir kavga var.
Ve son olarak AB içinde yıllardır devam eden Macaristan ve Polonya gibi hukuk devleti kurallarını ihlal ettikleri öne sürülen doğu bölgelerindeki “haylaz üyeleri” yola getirmeye yönelik bir mücadele var.
Orban’ı OHAL döneminin kıvrak idare mekanizmasını kullanarak Macaristan’ı seferber etmeye yönelten dış gerçekler de bunlar.
Yani Macar kamuoyu bu kez uzun süreli bir OHAL’e hazırlanabilir.
Tarık Demirkan – BBC