Orta Avrupa turumuzun en son ama bence en güzel durağındayız. Tura çıkmadan önce itiraf edeyim ki Budapeşte çok bir şey ifade etmiyordu; fakat, şehri gördükten sonra ışıltısına hayran olduk. Avrupa’nın en iyi ışıklandırılan şehirleri arasındaymış. Ayrıca Macaristan turizme hiç yatırım yapmadığından yani daha doğrusu reklam yapmadığından diğer Avrupa şehirleri gibi hemen akla gelmiyor belki de. Rehberimizden duyduğumuz üzere Macaristan’ın diğer birçok şehri de görülmeye değermiş. Biz önce Budapeşte’yi bir gezelim, diğer şehirler de kısmet olur belki 🙂
Macaristan’ın başkenti Budapeşte’nin ortasından Tuna Nehri geçiyor ve şehri iki yakaya bölüyor: Buda (Budin) ve Peşte… Buda şehrin daha çok tarihi kısmı sayılırken, Peşte ticari ve ekonomik hayatın daha aktif yaşandığı bölge sayılıyor. 1873’te birleşen bu iki yaka bu güzel şehri meydana getirmiş ve bence benim bir savımı doğrulamış: ortasından nehir geçen şehirler bir başka güzel arkadaş! 🙂 Prag’dan Budapeşte’ye hava kararırken geldik ve 1 gece ile 1 gündüzümüz var gezmek için. Son derece kısıtlı zaman, oldukça fazla enerjiye ihtiyacımız var anlayacağınız ?
Turla birlikte direk Eski Buda’nın en görülesi yerine yani Matyas Kilisesi ve Balıkçı Tabyası’na geldik ve gece seyrine başladık. Osmanlılar tarafından bir dönem camiye çevrilmiş olan Matyas Kilisesi şu an Avrupa’nın önemli katedralleri arasında sayılıyor. Hristiyanlığı Macaristan’ın resmi dini olarak benimseyen Aziz Istvan’ın at üzerindeki heykelini’de burada göreceksiniz. Balıkçı Tabyası’nın görsel olarak görüntüsü harika, Matyas Kilisesinin önünde 7 burcuyla yayılıyor. Balıkçılar loncası için yapılan bu yapı eşsiz bir manzara sunuyor. Hemen karşısındaki Parlamento Binasını’nın ve Zincirli Köprü’nün fotoğrafı çektik. Uzun uzun manzara seyrettik, manzara fotoğraflardan kat ve kat daha güzel emin olun.
Devami, fotoğraflar: >>>