„Haşmetmeap, Ekselansları Hanımlar Beyler, Değerli Ödül Sahipleri, Sayın Hanımlar, Beyler,
İsveç Akademisine, Nobel Vakfına teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Teşekkür ederim!
Tüm yayıncılarıma, çevirmenlerime teşekkür ederim. İsveç Akademisi binasına, bu binada, Nobel Edebiyat Ödülü’nin nihai olarak kime verileceği kararının alındığı anda salonu aydınlatan insanın içini ısıtan ışığa teşekkür ederim.
Gyula şehri Ortodoks kilisesi görevlisi ve aynı zamanda ayakkabıcı, vadesi geldiği için artık aramızda olmayan Kerekes Amca’ya teşekkür ederim,
1960 yılında havuz başındaki kaydırağın ikinci basamağında bana bebeklerin bu dünyaya nasıl geldiklerini anlatan ve bu bilginin ağırlığı altında ölmeyi arzuladığım dostum Jóská Pálnik’e teşekkür ederim.
Benden altı yaş büyük ağabeyimin arkadaş çevresine girebilmek için On iki yaşında okuduğum ve o andan itibaren hayatımı değiştiren Şato romanının yazarı Franz Kafka’ya teşekkür ederim.
Sırılsıklam aşık olduğum ilk otuz bir kıza, ve özellikle de Marti Klinkovic’e teşekkür ederim.
Gyula şehrinin tanınmayan şairlerinden kendilerine hayran olduğum ve bu hayranlığıma tahammül edebilen Ernő Szabó ve Imré Simonyi’ye teşekkür ederim.
En çarpıcı Macar öykü yazarı olan ve yarattığı hayaletlerle mücadelesini kaybeden ve artık hayatta olmayan Péter Hajnóczy’e teşekkür ederim.
Klasik Yunan sanatçılarına,
Ve İtalyan Rönesansına,
Sözcüklerin sihirli gücünü gösteren Attila József’e,
Fyodor Mihaylovic Dostojevski’ye,
Ve beni hep kreşten eve götüren ve dünyayı olduğundan daha farklı da görebileceğimi bana anlatan ağabeyime,
William Faulkner’e,
Kioto şehrine,
Değerli dostum Thomas Pynchon’a,
Tanrısı için Johann Sebastian Bach’a,
Kimseye itaat etmemem için beni uyaran Pati Smith’e,
Agnes Baltsa’ya, Natalie Dessay’e, Jennifer Larmore’a, Caballe Monserrat’a Teresa Berganza’ya ve Emma Kirkby’nin sesine,
renkleri yok ederek renkleri gösteren, çünkü filmlerinde tüm günahlarına rağmen sevilmesi gereken bir suçlu gibi konuşan Bela Tarr’a,
Artık hayatta olmayan dostum Allen Ginsberg’e,
Çin İmparatoru’nun eli kalem tutan bilgelerine,
Extremadura şehrinin son kurduna,
Yaratılan doğaya,
Sziddharta prensine,
Macarca’nın kendisine
Tanrıya
Minnet ve şükranlarımı sunarım.




























