Sansür yasası teklifinin görüşmeleri, Mecliste hem ilginç diyaloglar hem de ses getiren protestolar altında sürdü. Bu haftanın kısa bir özetini yapalım; salı günü TBMM Genel Kurulu’nda görüşmelere yeniden başlandığında, yasaya tepki gösteren gazetecilerle birlikte siyah maskelerimizi takıp, izleyici locasında yerimizi aldık. Muhalefet milletvekilleri ise ellerinde “Sansür yasasına hayır” pankartlarıyla Genel Kurul’dalar. Yasanın görüşmelerine başlanacak ama bilin bakalım kim yok? Teklifi Meclise sunan AKP ve MHP milletvekilleri… Yoklama alınıp, Meclis çoğunluğu sağlanamayınca, görüşmeler çarşambaya ertelendi.
Kuliste konuştuğumuz AKP’liler, bu yasa teklifi için “Avrupa örneklerini aldık” diyorlar. Hangi Avrupa ülkesi olduğu konusunda çok meraklıyız, aynı soruyu TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a yönlendirince, Macaristan’ı örnek aldıklarını belirtiyor. Macaristan’da kısa süre önce gerçekleşen seçimlerin Türkiye’deki yansımaları anımsandığında, çok manidar bir örnek!
Hemen hatırlatalım, Macaristan’daki sosyal medya yasası 2010’de yürürlüğe girmiş, girer girmez Avrupa Birliği’nin tepkisi ile karşılaşmıştı. 2021 yılında yeniden düzenlenen yasa, haber alma ve verme hakkı önünde büyük bir engel olarak eleştiriliyor. Macaristan’daki medya düzeninin yolculuğu da dikkat çekici. Zira EFJ’nin hazırladığı rapora göre, Başbakan Orban, 2010 yılında iktidara gelir gelmez, ilk iş olarak medyanın yüzde 80’inini çoğunluğu kamu bankalarından alınan kredilerle yandaş sermaye gruplarına satın aldırıyor, kamu kaynaklarını iktidar yanlısı basın yayın organlarına aktarıyor. Bunun karşılığında ülkedeki muhalif gazeteciler iktidar sahipleri tarafından “hain” denilerek kriminalize ediliyor, muhalif basın yayın organlarının habere erişimi akreditasyon uygulamaları ile engelleniyor, basın yayın organları ciddi maddi imkansızlıklarla boğuşuyor. Bu medya düzenine de sosyal medya yasası eşlik ediyor. Pek tanıdık uygulamalar değil mi?
TBMM Başkanı Şentop, Macaristan örneğini verir vermez, Macaristan Basın Sendikası Başkan Yardımcısı Lengyel László ile görüştüm. “Macar Medya Yasası tüm AB’deki medya düzenlemelerinin en kötü örneği. Bu düzenleme Avrupa’da uzun ve çok derin tartışmalara zemin oluşturdu. Genel kanı bu düzenlemenin gerçekten demokratik gazeteci ve medya düzeni dostu olmadığı yönündedir. Türkiye, ifade ve düşünce özgürlüğüne hiçbir katkısı olmayan Macar düzenlemesini izliyor” diyor. Orban Hükümetinin, her şeyi siyasi amaçlarına göre düzenlediğini ve bağımsız platformlara mümkün olduğu kadar az özgürlük tanıdığını söyleyen László’nun bize çağrısı ise şu:
“Tavsiyem, milletvekillerini Macar örneğini takip etmemeye ikna edin!”